En büyük değişiklik 1942’de çıkarılan “Varlık Vergisi” kapsamında “D harfi ile damgalanan” ve ağır vergi ödemek zorunda kalan Sabetaistlerin önemli bir kısmı Kapani grubundandır. Bu durum bazı Kapani grubundan olan Sabetaycıların neden İsmet İnönü’ye düşman olduğunu bir parça izah etmektedir. Aynı şekilde 1946’da Demokrat Partiyi kuranlar arasında da Kapanilerin ağırlıkta olduğu görülmektedir. Partinin kurulmasına büyük destek veren Tevfik Rüştü Aras’ı ve Damadı olan Fatin Rüştü Zorlu’yu görmekteyiz. CHP’ye karşı siyasi mücadele vermeye başlayan ve Demokrat partide ağırlığını koyan Kapaniler, 1951’de Atatürk’ü koruma kanununu çıkarmaya da muvaffak olmuşlardır. Fakat 27 Mayıs 1960’da Demokrat Partiyi indiren bu sefer Karakaşi grubu olmuştur. Kısaca söylemek gerekirse Türkiye’nin siyasi hayatı 1924’ten 1950’ye kadar tek partili bir dönem sürmüş ve önce Kapanilerin sonrasında da Karakaşi grubun etkisine girmiştir. Çok partili hayat ile birlikte bu sefer ABD’nin destek ve yardımı ile Karakaşi-Kapani çatışması tekrar şiddetlenmiş yönetim dönem dönem bir o tarafın bir bu tarafın etki altına girmiştir. Bu çatışma mason localarına da sıçramıştır. Aynı Sabetaycılar gibi faaliyetlerini gizli olarak sürdüren Masonlar, yurt dışındaki İslam düşmanları ile de işbirliği içindedir. Bununla birlikte Hristiyan, Yahudi ve daha bir çok farklı etnik ve dini kökenli insanlara da hizmet etmektedirler. Günümüzde bunlara ilave olarak bir de FETÖ örgütü aralarına katılmıştır. Sabetaycı ve Fetocular, Masonların değişik localarına kayıt yaparak ülkemizin siyasi hayatını gizli yollarla etkilemeye devam etmektedirler. Ülkemizde dört farklı Mason teşkilatı bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların bir kısmı “kainatın yüce mimarı” diyerek tanrı’ya inanmayanları üye kabul etmemektedir. Diğer bir kısmı ise ateist veya agnostiktir. Bunlar arasında da geçimsizlik, kavga, çekişme vardır. İşte ülkemiz siyasetçileri onların bu kavgası sayesinde bir parça nefes almaktadır. Eğer bunlar birleşip ortak hareket etmiş olsa idiler; gerçekten de işimiz çok zor olacaktı. Sabataycıların Yakubiler grubunun genellikle Kapancılara karşı Karakaşileri destekledikleri gözlenmektedir. Türkler arasına karışarak büyük ölçüde asimile olan bu grubun niçin bu şekilde hareket ettiği üzerinde çalışmalar yapılması gerekir. Elbette en güzeli Yakubilerden birisinin çıkıp meseleyi izah etmesidir. Lakin böylesi bir çalışma büyük cesaret ister. Sabetaycıların derin sırlarına vakıf olan kişilerin yapacağı ve vatanperverlik gerektiren cinsten işlerdir. Bunu beklemek ise ham hayaldir. Biz ise sadece kamuoyuna yansıyan ve kayıtlara geçen bilgilerden yararlanarak bazı analizler yapabiliyoruz. Türkiye Sabataycıları arasında kapalı kapılar ardında gizli toplantılar yapıldığı ortaya çıkmakta ve bu konuda duyumlar alınmaktadır. Karakaşi-Kapani-Yakubi gruplarının ileri gelen zenginleri; anlaşmaya ve özellikle de ABD’den gelen baskılar nedeni ile Ak Parti hükümetine karşı ortak tavır almaya çalıştığı gözlenmektedir. 15 Temmuz 2016 darbesine halkın direnç göstererek karşı çıkması, yeni bir yapılanmaya ihtiyaç göstermektedir. Artık gizli yollardan ülke yönetimini ele geçirme imkanı kalmayınca “kavgayı bırakıp işbirliği yapma kararı” kendileri açısından önem kazanmıştır. Bu duruma karşı hükümetin uyanık olması ve Sabetay Yahudileri üzerinde akademik çalışmalar yapılması için YÖK’ü ve üniversiteleri uyarması gereklidir. Keza bu konuda araştırma yapması gereken kamu kurumlarının da üzerlerine büyük görev düşmektedir. Eğer bunu yapmazlar ise; gizli olarak faaliyet yürüten ve ülkemize onarılması zor zararlar veren bu Sabetaycı grupların yaptıkları fenalıklar, artarak devam edecektir, vesselam…