Zamanın kolları arasında geçip gidiyor ömrümüz. Dünya yüzeyinde yaşayan milyarlarca insan ve küçük hayatları. Her biri farklı bir uğraş, farklı mecralarda ve çok farklı alanlarda nefeslerini tüketmektedir.

Ne Gruplara ayırmak ne de standart kişilik adı altında bir alanda toplamak uygun olur. İnsan işte. Daima bir uğraş içerisinde. Öğrendiği tek gayesi yuva kurmak ve kurduğu yuvasını idare ettirip genişletmek. Tüm uğraşısı budur insanın. Sahi bu mudur?

Devamlı bir istek arzusu içerisinde. Ne zaman son bulur biliyor musunuz insanın istekleri? Ya ölüm döşeğindeyken ya da ölmüşken. Öyle buyurdu Peygamber Efendimiz (sav): Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız!

Tutturmuş gidiyoruz. Tamam belki hayatımız rayında gidiyor. Bazı şeyler normal düzeyde ilerliyor. Ömür tükeniyor belki de farkında değilizdir. Hissetmiyoruz ya da. Olumsuzluk yok en nihayetinde. Pembe bir rüzgar esintisi gözümüzü perdeleyen. Olumsuzluk durumu görmezden geliyoruz devamla.

Aslında bu öteye atmaktır. Ertelemek. Sonraya bırakmaktır bir nevi. Aslında ne ertelenen bir an ne de çok daha sonralara bırakılan bir durum söz konusu. Her şey her an zamanının esiri. Anını bekliyor. Bu konuda Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: Yarın yaparım diyenler helâk oldu.

Güvendiği limanı olmalı insanın. Şöyle büyük sermayesi. Sermaye nedir? Büyük oranlarda mal varlığı mıdır? Yüksek binaların sahibi olmak mıdır? Yüzlerce hatta binlerce çalışanının olduğu, büyük büyük şirketlerinin olması mıdır?

Akıl sahipleri için sermaye dünya hayatı içerisinde yer alan ürün değildir. Çünkü gelip geçici olduğunu bilir. Tamam bunlar bir nimettir. Vesile kaynağıdır. Bir etki alanıdır. Ancak gerçek ve zamanını bekleyen öteki alem için toz parçası hükmündedir.

O yere göğe sığdıramadığın, sayfalarca yazıp sonunu getiremediğin yahut farklı türlü sözcüklerle betimleyemediğin varlığın çok ufak bir sınav ile yok olmaya muktedirdir. Bir sinek ile firavunu helak eden Allah’ın şanı ne yücedir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) bu hususta nimetleri değerlendirmede, nelerin nimet olduğunu idrak etmede, neyin daha önemli olması hususunda kısa ve öz olarak şunu ifade etmiştir: Dünya ahiretin tarlasıdır.