28 Şubat döneminde Cuma namazına gittiği için mahkemeye verilen subayları tanıyorum. Dindar askeri okul öğrencilerinin canına okudukları bir zamanda Bahriye Mektebinde okudum. Yahudilerin her “22 Şubat” tarihinde yaptıkları Kuzu Günü törenleri, hiç aksatılmadan devam ederken Cuma namazlarına gitmek büyük bir suçtu. Hadi diyelim ki 28 Şubat ve önceki darbe dönemleri faşist bir uygulama ile böyle yapıyordu. Peki, şimdiki duruma ne demeli? 15 Temmuzda FETÖ ve faşist darbecilerin gerçekleştirdikleri isyana karşı ezan ve salalar ile göğsünü siper etmiş bir Müslüman toplumuna karşı bu derece pervasız olunur mu? Tanklarla savaş gemileri ile gerçekleştirilen isyan yüzünden hiç utanma dahi olmaz mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir uygulamaya nasıl müsaade etmektedir? İstanbul Çevre, Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği üyesi olarak 1930 yılında yıkılan Heybeliada Deniz Harp Okulu Camiini ihya etmek için büyük gayret sarf ettik. Yıllarca süren uzun uğraşılar sonucunda caminin inşası için çeşitli kamu kurumlarından gerekli kararı çıkarmaya muvaffak olduk. Lakin cami düşmanlığı bazı memurların ve özellikle de üst düzey yöneticilerin mesleği haline gelmiş. Milli Savunma Bakanlığının engellemesi sonucunda hala bir çivi dahi çakılamadı. Bazılarına battığı için minare yapılmasını istemiyorlar. Daha ne kadar mücadele edeceğiz; bilmiyorum. Çünkü bakanlık bürokratları ve askerler; bu hayırlı işe engel olmak için ellerinden gelen bütün gayretin azamisini gösteriyorlar. Milli Savunma Bakanlığından yüz bulan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı da benzer gerekçelerle 1666 yılında inşa edilen Hünkar İskelesi Camiinin yapılmasına engel olmaya çalışıyor. Binbir güçlükle bu caminin yeniden ihya edilmesi için çaba sarf edildi. Hatta İstanbul Çevre, Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneğimiz bir hayırseveri ikna ederek inşası için gerekli sözü dahi aldı. Fakat bürokrasinin akıl almaz engellemesi ile karşı karşıya kaldık. Tek bir emir verildiğinde yapılması gereken fakat bürokrasinin acımasız çarklarına maruz kaldığımız ve en sonunda TCDD’nin engellediği Hünkar İskelesi Camisi ile yapılan işlemleri burada yazayım ki; hali pür melalimiz ortaya çıksın. Olur ki ilgili bakanlıklar insafa gelir ve emeklerimizin karşılığını almak ve camiyi inşa etmek; hiç olmaz ise dünya gözü ile görmek mümkün olur… Bahse konu gayrimenkul, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kararıyla 1959 yılında eski eser vasfını yitirdiği için yıkılmıştı. Caminin 3. kez yeniden inşa edilmesi için İstanbul Çevre, Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği, önce koruma kurullarına başvurdu. İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 2015 yılında “günümüzde parsel üzerinde yer almayan Kavak İskelesi Mescidinin korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine, koruma grubunun 2. grup olarak belirlenmesine” karar verdi. 3. Kez yapılacak Kavak İskelesi Camisi ve müştemilatı 9 Mayıs 2017 tarihli İBB Meclis oturumunda CHP'nin muhalefeti ile plana işlendi. Mevzuat gereği plan değişikliği tekrar İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun onayına sunuldu.