Bazı ilim adamı kisvesinde olup da cahil kalmış ulema-i zahir, cifir ilmini ve ebced hesabını inkâr ediyor. Yetmedi bu ilmin en ince noktalarına kadar nüfuz etmiş din alimlerine ilişmek istiyor. Bu konunun bir hayli uzun olması ve ancak uzmanlara mahsus olarak yazılması ve izah edilmesi gerekirken halkımızı bilgilendirmek maksadıyla elden geldiğince kısa ve basit bir şekilde ifade etmeye çalışalım.
Her şeyden önce kutsal kitabımız olan Kur’an’da 29 surenin başında bulunan 14 hece harfini ihtiva eden ve mükerrerlerle beraber sayıları 78’e ulaşan münferid harflerin bulunduğu sure ve âyetlerin varlığı, bu ilme delalet eder. Bu ayetler birer şifre olup ancak ilimde rasih (üstün) olanların anlayabileceği hikmetlerle doludur.
Bu ayetlere meşhur adı ile “Huruf-i mukatta’a” denir. Bu sistemde yer alan hece harfleri “el-hurûfu’1-mukatta’a” veya “münferid harfler” şeklinde ifade edilir. Cifir ilmini inkâr eden cahiller, öncelikle bu ayetleri kabul etmiyor demektir. Rabbimden böyle insanlara akıl ve izan nasip etmesini niyaz ediyorum.
Bediüzzaman Said Nursî,  bu konuda şöyle der: “Ehl-i hakikatin çok ileri giden bir kısmı, Kur’ân’ın kelimâtında pek çok münâsebâtı ve sâir âyetlere, cümlelere bakan vücûhları (yönleri), alâkaları göstermişler. Hususan ulemâ-i ilm-i hurûf (edebiyatta uzman kişiler) daha ileri gidip, bir harf-i Kur’ân’da bir sayfa kadar esrârı (sırları) , ehline beyân ederek ispat etmişler.”
Bu konuyu daha iyi anlamak için Yahudi âlimlerin Peygamberimiz’e (asm) sordukları suali aklımıza getirelim. Birgün Medine’de yaşayan bazı Yahudi alimleri Peygamberimiz (asm)’a gelerek “Ya Muhammed senin ümmetinin ömrünün az olduğuna (Bakara suresinin başındaki) “Elif lam mim” işaret ediyor” diyorlar. Peygamberimiz (asm) de onlara cevaben diğer surelerin başlarındaki huruf-u mukattaaları okuyor ve “daha var” diye cevap veriyor. Bu cevap Kuran’ın her kelimesinin hatta bir harfinin önemine işaret etmektedir.
Burada Yahudi âlimleri, eski malumatlarıyla huruf-u mukatta ile tarih verildiğini bildiklerini ifade ediyorlar ve bu ilmin çok eskilere dayandığı anlaşılıyor.
Harflerden tarih çıkarılması ise ebced hesabına dayanmaktadır. Bu hesaba göre her harfin bir rakam değeri vardır. Kur’an-ı Kerim’de bir yandan harflerle manaları anlatırken, diğer bir taraftan da bazı tarihlere işaret edilmektedir. Mesela, “elif lam mim” harflerinin ebcedi değeri  71 ettiği için Yahudiler ümmetinin ömrü az demişler.
Mesela, Kur’an’da güzel belde manasına gelen “beldetün tayyibetün” ibaresinin İstanbul’un fetih tarihini gösterdiğini Osmanlı âlimleri keşfetmişlerdir. Bunu şimdi sizler de meşhur bir belediye başkanının ismini telaffuz ederek yapabilirsiniz. Yani her Kuran harfinin açık manaları yanında derin ve gizli birçok manası olduğu görülebilir.
Bu ebced hesabı ve daha geniş ifadesi ile cifir ilmi, gizli, ince fakat makbul bir ilimdir. Peygamberimizin’in (asm) Yahudilere aynı tarz ile cevap vermesi bunu gösterdiği gibi, Kur’an’dan yapılan birçok tarih tesbitleri de bunu isbat eder. Mesela Yavuz döneminin büyük âlimi İbn-i Kemal Hazretleri Mısır’ın fetih tarihini bir ayetten çıkarmıştır.
Bediüzzaman da ilm-i cifirle pek çok tarihleri Kur’an’dan çıkarmıştır. Mesela Kevser suresinden İstanbul’un fetih tarihini çıkarmasının yanında yine aynı sureden Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılış tarihini dahi bulmuştur. Hatta Osmanlılar’ın Avrupa’ya ilk ayak bastığı tarihi dahi istihraç etmiştir.
Bediüzzaman da ilm-i cifirle pek çok tarihleri Kur’an’dan çıkarmıştır. Mesela Kevser suresinden İstanbul’un fetih tarihini çıkarmasının yanında yine aynı sureden Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılış tarihini dahi bulmuştur. Hatta Osmanlılar’ın Avrupa’ya ilk ayak bastığı tarihi dahi istihraç etmiştir.