Yolda yürürken bir kediyi sevdim. Kuşlarla konuştum. Ağaçlara yaprakların ne kadar güzel diye selam verdim. Pencereden dışarıyı seyreden teyzeye el salladım. Kornaya basan amcaya sakin ol amca dedim. Kaldırımları süpüren belediye görevlisine kolay gelsin diye seslendim. Markette alışveriş yapan birinin poşetlerini taşımaya yardım ettim. Ceketini beğendiğim bayana çok şıksınız diye iltifatta bulundum. Bisikletinin zinciri çıkmış bir çocuğa yardım ettim. Kitaplarımı okuması için arkadaşıma ödünç verdim. Puf puf poğaçalar yapıp komşularıma ikram ettim. Okul servisini kaçırmış olan çocuğu okuluna yetiştirdim. Teyzemin yaşlı kayınvalidesini arayıp hatırını sordum. Simit satan çocuktan simitler aldım bütün komşularımın kapısına birer tane koydum. Yandaki inşaat ustalarına ellerimle limonata yaptım. Mahalle bakkalımdan alışveriş yapıp halini hatırını sordum. Bu gün bu kadarcık iyilik yapabildim, sadece bu kadarcık. Ama dün, trafikte kavga etmediğim bir Allahın kulu kalmadı. Dışarıda top oynayan çocukları azarladım. Görevliye ekmeği geç getirdiği için söylendim. Ayrıca apartmanın merdivenleri de kirli diye uyardım. Kahvaltıyı tabakları masaya vura vura hazırladım. Televizyonun sesi kafamı şişirdi diye bağırdım da bağırdım. Zor taşıdığım alışveriş poşetlerini yere fırlattım. Yoldaki dilenciyi senin başka işin yok mu sapasağlamsın neden dileniyorsun diye aşağıladım. Marketteki kasiyere işini yavaş yapıyor diye saymadığım kalmadı. Aslında en başından beri söylediğim hiçbir şeyi yapmadım. Sadece sizleri yanıltmaya çalıştım. Siz hangisisiniz, gözünüzde canlandırabildiniz mi iyi ile kötüyü. Hangisi kolay sizce. Aksi bir insan olmak mı yoksa mülayim sevecen olmak mı. Tabiki mülayim olmak dediğinizi duyar gibiyim. Dürüst müsünüz peki. Hiç kimseden karşılık beklemeden neler yaptınız, hayatınız boyunca, tanımadığınız insana gülümsediniz mi hiç. Gülümsemediniz çünkü bir daha onu hiç görmeyeceğinizi düşündünüz. Uzaklarda olan eski bir ahbabınızı aradınız mı hayır aramadınız çünkü bir daha onunla karşılaşmanız çok zor bir ihtimal. Taşındığınız mahalledeki komşunuzu ziyarete gittiniz mi neden gidesiniz ki. Okuldaki hademenin ya da çaycının ismini biliyor musunuz, bilmenize gerek var mı. Çok mu acımasız oldum bilmiyorum ama ruhlarımız taşlaşmaya başladı. Karşılığını almayacağımız her şey bize zor ve gereksiz geliyor. Sadece seviliyorsak seviyoruz. Bizi eğlendirecek insanlarla bir arada olmak istiyoruz. Elbetteki saygı duyacağımız sabır yüklü insanlarımız da var. Ama çıkarımız olmadan çok nadir birliktelik kuruyoruz. İş hayatında en çok kiminle yakınlık kuruyoruz. Makamımızı daha da yükseltecek biriylemi yoksa işimizi layıkıyla öğretecek biriyle mi. Okul hayatımız da böyleydi fakülteye girdiğimiz günden itibaren birileri hep hocalarımızla sürekli iletişimde olmamızı, tabiri caiz ise gözüne girmemiz için çaba harcamamızı söylerdi. Silik ve aslında çalışkan bir öğrenciysen çok geç farkedilirdin. Sorgulayalım kendimizi ve çevremizi günün birinde mutlaka farkedilecek olan bir insan olalım. Her işimizi dosdoğru yapıp hiç bir çıkar gözetmeksizin de yaşayabilir ve başarılı olabiliriz. Evet bu kısa vade de olmayabilir ama bize uzun vadede çok şey kazandırır. Başımızı yastığa çok rahat koyar ve derin derin uyuya biliriz. Dürüst olmak insanları sadece Yaradan dan dolayı sevmek bizim için her şeyi kolaylaştıracaktır. Makam sahibi olmayalım, sürekli pohpohlanmaya da ihtiyacımız olmasın. Çıkarı için yanımızda olanlar varsın çıksın hayatımızdan. Biz de veren el olalım hep verdiğimizi saymadan denize atalım gitsin. Anne gibi olalım herkese hep karşılıksız sevelim...