Yeryüzünü adeta işgal eden insanoğlunun her alana ufakta olsa bir dokunuşu mevcuttur. Her zaman diliminde değişkenlik gösteren kimlik görünümü, düşünce dünyası ve insanın gayesindeki kararlılık har zorlu koşul ve de pek amansız durumlarda bukalemun hayvanı gibi renk değiştirmektedir.

İhtiyaçların günden güne arttığı ve ekonomik buhran içerisinde bırakın yaşamayı insanların yegane gayesi hayatta kalmışken, ellerini nereye atsa ya çökmüş ya da kurumuş bir vaziyeti almışken insanlığın hayır adına mücadele ettiklerini söylemek güç.

Hep bir uğraş ve de hep bu uğraşların içerisinde kaybolma hissiyatı. Kazanç elde etmek olan bir yüzyılda infak etmek ne büyük bir nimet. Ne büyük cesaret, ekonomik zorluluğun çekildiği süreçte bile yokken dahi verebilmek.

Bir de bunun tam tersi bir durum var. Cimri olmak! Varsa da vermemek yoksa da vermemek. Tek bende olsun kötü hissinin bedeni işgal etmesi. Bahane göstermesi meşhurdur insanın. Ufak miktarda dahi vermemek için çeşitli nedenlere sığınır kimi zaman. Delicesine dünya sevgisine düşmüş, mal çokluğunun sevdasına kanmıştır. Daha çok ve daha çok. Eksilmesinin istemez pek tabi. En ufak yahut çakıl taşı da olsa gözüne çok gelir ve en nihayetinde karşılıksız bir şekilde vermek istemez.

Bir de bunun diğer yanı var. Duyurmak! Ne sol el ne de sağ el bilinse iyi. Tüm cümle alem bilir kimin ne verdiğini. Bilmese hoş tabi ancak bu artık raflarda yer alan ürünler gibi fiyatının ne kadar olduğu bilinircesine kimin cebinden ne kadar çıktı, kimin cebine ne kadar gitti, ne geldi, kimler öğrendi bu gizli alışverişi, herkes bilir oldu bu alı verme işlerini.

Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi büyük bir fedakarlıktır. Sadece fedakarlık mı? Hayır! Cömertliktir. Göğsü iman doludur. Gayesinde yaratıcının rızası vardır. Kısacası hakiki mümindir. Bu yüzyılda böylesi insanlarla karşılaşmak zor tabi. Var evet var! Ancak bu taksimin içerisinde lekesiz bir işlemi bulmakta zor.

Peygamber Efendimiz (sav), ümmetini dünyada fesat ve kötülüğe götüren cimrilikten sakındırmıştır ki, ahirette kahr-ı ateş ile helâk olmasın. Bu hususta Efendimiz, “İnsanda bulunan en şerli şey, aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur.” ve “Cehennem, bozguncu, cimri ve başa kakıcı her insana yakındır.” Bir rivayette de şöyle buyurulmuştur: “Cennete ne bozguncu, ne cimri ne de başa kakıcı girer.” Hadislerini buyurmuştur.