Yazının bu kısmında ise kamuoyunda az bilinen bazı hususları aydınlatmak istiyorum. Yazının uzunluğuna bakıp üşengeçlik yapanlar okumasın. Bunlara minnet edecek değilim. Lakin benden başka kimse doğru dürüst bu hususları dile getirmediği için dikkatle değerlendirmek gereklidir.

Peki, YAŞ ve Kararname mağduru askerler ile ilgili gerçekler nelerdir? Madde madde sayalım…

Bu kişiler hakkında memuriyetten çıkartılmayı gerektiren mahkeme kararı yoktur. Memuriyetten çıkarmayı gerektiren bir mahkûmiyeti olanlar; “Tart – İhraç” cezası alırlar. Demek ki resen emekli işlemi, hukuksuz ve keyfi bir uygulamadır.

Resen emeklilik tabirinin “emeklilik” ile bir ilgisi yoktur. Kamuoyunu aldatmak veya yumuşatmak için hukuksuz böylesi işlere, bu isim verilmiştir.

Bu uygulamalar askeri darbe ve ihtilaller döneminde artmış sivil yönetimlere ise dayatılmıştır. Asıl amaç; ordu içinden darbeye karşı çıkacak olanların temizlenmesidir.

Küçük rütbeliler için mahkeme kararı olmadan yapılan bu uygulama, uygulamaya imza atan generaller için asla tercih edilmemiştir. Çeşitli nedenlerle mahkeme kararı ile suçlanan generaller söz konusu olunca haklarında açığa alma işlemi tesis edilmiştir.

Zamanın Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları görsel ve yazılı medyaya “dava açılmış olması resen emekli olmayı gerektiremez, kesinleşmiş bir mahkeme kararı yoktur” diyerek farklı muameleye tabi olmuşlardır. Yani ona öyle buna böyle mantığını sergilemişlerdir. Bu düşünce dahi resen emekli edilen askeri personele “disiplinsizlik” yaftası vuranların, her askerde en azından bir parça bulunması gereken “adalet, onur, hakperestlik” ilkelerinden ne derece uzak kalındığının ispatıdır. Gerçek disiplinsizlikler; darbe dönemlerinde ortaya çıkmış ve mahkeme kararları ile sabit olmuştur.

YAŞ kararı ile ordudan atılanlar ile kararname mağdurlarının atılma sebepleri aynı maddelerdir. Başörtüsü, namaz kılma, içki içmeme gibi hiçbir yerde suç olarak görülmeyen maddeler kullanılmıştır. Yegane fark; YAŞ mağdurlarına Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) yolu kapalı, kararname mağdurlarına açık olmasıdır. Zaten Askeri mahkemeler, anayasa ve kanun değişikliği ile kaldırılarak böylesine keyfi tutumların önüne geçilmiştir. Meclis Anayasa komisyonunun oybirliği ile üzerinde anlaştığı ilk madde AYİM in hukuksuz bir yapı olup kaldırılması gerektiğidir. Tüm askeri yargının kaldırılması gerekliliği üzerinde komisyon mutabakatı meydana gelmiştir. Meclis darbeleri araştırma komisyonunun raporuna göre de AYİM in bir mahkeme hüviyeti yoktur. Taraflı, emir altında, hukuki zeminden uzak, askeri vesayet ürünüdür. Kuruluşu itibari ile üyeleri hâkimlik vasıflarından uzak, bir kısmı bizatihi hukukçu olmayan kurmay subaylardan kurulu mahkeme heyetinin; emir ve komutası altında bulunduğu generallere ve idare aleyhine karar vermesi zaten mümkün değildir.

AİHM’nin kararları, resen emeklilere tek hak arama noktası olarak gösterilmiştir. Üst mahkemesi olmayıp kararına itiraz mercii yine kendisi olan bu mahkemeler kapatılarak büyük bir hukuksuzluğun önüne geçilmiştir.

6191 Sayılı Kanun, kısmen de olsa YAŞ mağdurlarının uğradığı zulme son vermiştir. Ancak, “yargı yolu açık” diyerek askeri yargıyı adres göstermekle mağdur edilen kararname ile resen emekli askerlere hiçbir hak iade edilmemiştir.

Aynı kanun maddeleri esas alınarak, zulme uğrayan insanlara açıklama olarak Anayasal bir kurum olan AYİM kaldırılmadan olmaz denmiştir. Fakat askeri yargı kaldırıldıktan sonra gereği yapılmamıştır. Derin bir sessizlik başlamıştır.

15 Temmuz işgal girişiminden önce ordudan atılan bizlerin dile getirdiği fakat dikkate alınmayan FETÖ örgütünün darbeci generallerle birlikte hareket ettiği darbe gecesi tankların harekete geçmesi ile ispatlanmıştır. 15 Temmuz 2016 Tarihinde ordudan atılan askerler; darbecilerin tanklarını durdurmak için sivil halk ile birlikte hareket ederek; darbeyi başarısızlığa mahkum etmişlerdir.

FETÖ ile beraber hareket eden cuntacı yapı “karala, suç uydur, isnat et, ordudan at” yöntemi ile vicdansızca hareket etmiştir. Vatanperver askerler; başörtüsü gibi söyleyeni bile utandıran bir suçla çok sevdikleri mesleklerinden uzaklaştırılmışlardır.

Basın ve medya kurumları generalleri sık sık manşete taşıyarak dindar insanların ekmeği ile oynamıştır. Bu medya patronlarını ve dillerinden düşürmedikleri generalleri; daha sonra bankaları hortumlayan yönetim kurullarında gördük. Ne yazık ki FETÖ yargısı tarafından aklanan hortumcu işadamları ve generaller, şu anda zevk ve sefa içinde yaşamaktadırlar. Müebbet yemiş generallere dokunamazken bunlara ne diyelim ki? Allah izan nasip etsin!

Daha söylenecek çok söz var lakin şimdilik yeterlidir, vesselam…