Duâ, kişinin Allah’a yakarması ve O’ndan isteklerde bulunması demektir. Duâ, Allah’ın eşsiz büyüklüğü karşısında insanın kendi aczini ve ihtiyacını anlayarak hacetlerini O’na arz etmek ve yardım dilemektir. O’ndan başka Yaratan, hayat veren, rızık gönderen, şifa veren olmadığını bilmektir. Duâ, insanda fıtrî bir olgudur. Duâ, Allah ile insanlar arasındaki bir bağlantı yoludur. Allah ile bağlantı kurma ihtiyacı ise insanın fıtratında, yaratılışında vardır. Duâ, insanı Allah’a yaklaştırır. Duâ, insanın en büyük teselli, ümit ve huzur, mutluluk kaynağıdır. Duâ, ruhun gıdası ve ilâcıdır. Duâ, insanı maddî ve mânevî sıkıntılardan kurtarır. Duâ, Allah’tan hidayet, başarı ve mutluluk talebidir. Duâ, insanı başarıya ulaştırır. Rızkın genişlemesine, sağlığın düzelmesine, ömrün bereketlenmesine vesile olur. Duâ, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan Allah’tan istemektir. O bir şeye ol deyince olur. Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez. Duâ, Allah’ın büyüklüğünü ve her şeye gücü yettiğini, insanların isteklerini yerine getirdiğini, üzüntü ve sıkıntılarını giderdiğini anlamaktır. Duâ, kişide psikolojik bakımdan bir rahatlık, huzur ve mutluluk sağlar. Duâ edebilmek, kişi için büyük bir nimettir ve hayırdır. Duâ, insanın dünya ve âhirette mutlu, huzurlu olmasına sebep olur. Duânın Önemi Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Bana duâ edin, duanızı kabul edeyim.” (Mü’minûn, 23/60) “Kullarım sana Beni soracak olurlarsa, haber ver ki, Ben şüphesiz onlara yakınım. Bana duâ edenin duâsını kabul ederim.” (Bakara, 2/186) Allah Teâlâ, kendisine duâ edenlerin duasını kabul edeceğini bildirmektedir. “(Rasûlüm!) De ki: (kulluk ve) duânız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin” (Furkan 25/77) Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Duâ mü’minin silâhı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”1 “Duâ ibadetin aslı ve özüdür.” 2 “Duâ, gelmiş olan musibet için de, henüz gelmemiş olan mu¬sibet için de faydalıdır. Duâ belâyı def eder.” 3 Duâ, üzüntüleri giderir, huzur ve mutluluk getirir. “Allah katında duâdan daha makbul bir şey yoktur.” 4“Kim sıkıntı ve belâ zamanında dualarının kabul edilmesini arzu ederse, bolluk ve rahatlık zamanında çok çok duâ etsin.”5 “Günahtan kaçacak güç (sabır), ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.”6 İbn Mes’ud (r.a.) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s.) duâ ettiği zaman üç kere tekrar ederdi. Allah’tan bir şey istediği zaman üç kere isterdi.” 7 “İnsana bir zarar dokundu mu, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize duâ eder. Zararı üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarar için Bize duâ etmemiş gibi döner, gider…” (Yunus, 10/12) Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Biriniz duâ edeceği zaman Allah’a hamd ve senâ ile başlasın, Rasûlüne salevât getirsin ve bundan sonra artık dilediği duâyı yapsın.” 8 “İnsanoğlu öldüğü zaman artık ameli kesilmiştir. Yalnız şu üç şey bunun dışındadır; Sadaka-i cariye, faydalanılan ilim ve duâ eden sâlih evlât.” 9 Duâ, kısaca, istemektir, istemesini de bilmektir. Duâ ettikten sonra insan gönlünde bir ferahlık ve serinlik hisseder. İsteğinin yerine getirileceği konusunda ümidi artar. Bu yönüyle duâ, insana bir şifa ve rûhî bunalımlara karşı, koruyucu bir sağlık tedbiridir. “Duâ, korkuyu giderip insana huzur verir.” (Alexis Carrel) Hz. Peygamber’in Yaptığı ve Tavsiye Ettiği Duâlar “Allah’ım! Kötü ahlâklı olmaktan, çirkin işler yapmaktan ve yanlış inançlara sapmaktan Sana sığınırım.” “Allah’ım! Beni senin doğru yoluna ilet! Nefsimin şerrinden beni koru.” “Allah’ım! Beni doğru yola ilet ve o yolda başarılı kıl!” “Ey kalpleri halden hale çeviren Allah’ım! Benim kalbimi dininden ayırma!” “Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve cinsel organımın şerrinden (bütün âzâlarımın şerrinden) Sana sığınırım.” Allah’ım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.” “Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet et, rızânı kazandıracak işler yaptır, bana âfiyet ve hayırlı rızık ver.” “Allah’ım! Cehennem azâbından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.” Ayetler ve hadis-i şeriflerde görüldüğü gibi ‘duâ’ maddî-mânevî huzur ve mutluluğa ulaşmaya, maddî-mânevî olumsuzluklardan ko¬runmaya sebep olmaktadır. Kur’an’daki duâ âyetleriyle, Peygamberimizin dualarıyla, duâ etmek mümkün olduğu gibi, kendi dilimizle, içimizden geldiği gibi duâ etmemiz de mümkündür. Duâ dilinin Arapça olması da şart değildir. Ne mutlu Allah’ın büyüklüğünü bilenlere ve O’nun emir ve yasaklarına uyanlara! Ve ne mutlu dünya ve ahiret güzelliği için, Yüce Allah’tan yardım talep edenlere!