Bu işin çözümü teknik olup aslında çok basittir. Çim refüjün ortadan kaldırılması, yolun ortasına çelik bariyer yapılması ve refüjden kazanılacak alanla, emniyet şeridinde yürüyen köylülere yaya kaldırımı yapılmasıdır. Bu refüjlerin toprak ve taşına, refüjdeki çim ve ağaçların bakımına harcanan paralarla köylüler için yaya kaldırımı yapılabilir. Önemli bir husus da şudur ki, yolun ortasında çelik bariyer değil de bordür taşlarıyla örülü refüj olduğu için, kaza yapan araçlar çok kolay refüjü aşıp karşı şeritteki araçlara çarpmaktadırlar.
Yol yapımında yapılan diğer bir yanlış da şudur: Yolun sağına ve soluna örülen bordür taşları, yağmur sularını yola hapsetmektedir. Mevcut minicik mazgallar çok yetersiz kaldığı için yol yüzeyi adeta gölleşmektedir. Özellikle gece vakti; yoldaki gölleşmeyi fark edemeyen araçlar suda kızaklayıp (Aquaplaning) takla atmaktadır. Refüjdeki toprak, yağmurla birlikte yola akıp yolu kayganlaştırmakta ve araçların takla atmasına ayrıca ikinci bir sebep olmaktadır.
Bu tuzağın bir başka acı örneği, Şehid Trafik Polisi Ali Ulaş ile meydana gelmiştir. Gerçi kaza bordur taşlarından dolayı yolda gölleşme meydana getiren su ile değil; fakat sebep olan şey çim sulama fıskiyelerinden yola akan su nedeniyle oluyor. Motosiklet devriliyor ve ağır yaralanan Ulaş, tüm  müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybediyor.
Yine yaya kaldırımı olmadığı için iki metre genişliğindeki emniyet şeridinde yürüyen birçok vatandaş, kendilerine çarpan araçlarla çelik bariyerler arasında sıkışarak can vermektedir. Halbuki çelik bariyerin öte tarafında bu insanlar için yaya kaldırımı olsaydı, çelik bariyer araçların yayaya çarpmasını engelleyecek ve birçok insan kaza geçirmeyecektir. Vızır vızır araçların geçtiği yolda, yaya kaldırımı olmadığı için insanlar; genellikle yolun kenarındaki emniyet şeridinde yürür, alt geçit olmadığı için tek başına veya hayvanlarıyla yolun karşısındaki tarlasına geçerken hayvanlarıyla birlikte araba altında kalıp feci şekilde can verirler. Bu tür kazalar sonucu sayısız masum köylü vatandaşımız vefat etmiştir.
Elbette bu acıklı manzaranın suçlusu, Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin km bölünmüş yapılmışken, son 17 yılda 25 bin 200 km bölünmüş yol inşa eden Ak Parti İktidarı değildir. Ancak ülkemizde öyle bir memur bürokrasisi vardır ki, ilgisiz kişiler yüzünden bu yollar standartlara uygun inşa edilememektedir. Duble yollarımız inşa edilirken, yolun ortasındaki refüje harcanan paralar, vatandaşlar için yaya kaldırımı ve köy sapaklarında alt geçit için harcandığı takdirde işte o zaman; hakiki manada hizmet verilmiş olacaktır.
Avrupa’da düşük hızla gidilmesi zorunlu olan şehir içlerindeki yollardaki kavşaklar hariç; otoyol, karayolu, çevre yolu, hiçbir yolda kontrolsüz kavşak yoktur. Fakat zaruretten dolayı otoyol olarak kullandığımız devasa bir trafik yükü olan bizim duble yollarımızda, il ve ilçe merkezlerindekiler hariç, geri kalan bütün kavşaklar hem kontrolsüzdür, yani sinyalizasyon yoktur. Bunlar genellikle döne (döner)  kavşaklardır.
Bu kavşakların kontrolsüz olmasından dolayı, kavşaktan ana yola aniden çıkan araçlardan dolayı sürekli feci kazalar olmaktadır. Bu kavşakların dönel kavşak olmasından dolayı ise, yuvarlak bir ada meydana getirildiği için, dümdüz olan yol, kavşak nedeniyle bir anda keskin virajlı olmakta ve özellikle gece vakitlerinde düz olan yolda belli bir hızda seyreden sürücüler, bu virajı fark edemeyip direkt kavşağa girerek kaza yapmaktadırlar.