Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararına rağmen Suriye'de siyasi geçiş sürecine ayak direyen Beşşar Esed rejimi, ABD, Rusya ve Türkiye'nin Cenevre görüşmelerinin yeni turunda gündemi siyasi geçişe odaklamasıyla köşeye sıkıştı.


BM gözetiminde Suriye rejimi ile muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komisyonu (MYK) arasında 14 Mart'ta başlayan dolaylı görüşmelerin ilk turuna, rejim heyetinin siyasi geçiş konusunu tartışmaktan kaçınması üzerine ara verilmişti. Esed görüşmelerden önce iktidarını güvenceye almak için bir dizi taktik ve söylem ortaya koymuştu. Esed ilk olarak 20 Şubat'ta İspanyol El Pais gazetesine verdiği röportajda da muhalifler temizlenene dek savaşmayı sürdüreceklerini ve ateşkesi düşünmediklerini ifade etmişti. Bunun üzerine Rusya'nın BM elçisi Vitaly Churkin, açıklamalarının Rusya'nın diplomatik çabalarıyla uyumlu olmadığını söyleyerek, Esed'i uyarmıştı.

Esed, Rusya'nın uyarısına kulak asmayarak, ertesi gün de BMGK kararına göre haziran 2017'de yapılması öngörülen genel seçimlerin 13 Nisan'da yapılacağını duyurmuştu.

Cenevre görüşmelerinin başlamasından bir gün önce Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim'in "Esed kırmızı çizgimiz" söylemi, rejimin, Rusya'nın ABD ile vardığı mutabakat çerçevesinde oluşturduğu yol haritasına rıza göstermediğini gözler önüne sermişti. Bunun üzerine Rusya aynı gün Suriye'deki güçlerini azaltma kararı aldığını açıkladı.

ABD Başkanı Barack Obama da Rus mevkidaşı Putin ile güçlerini azaltma kararının ardından yaptıkları telefon görüşmesinde, rejimin devam eden saldırgan eylemlerinin hem ateşkesi hem de BM önderliğindeki süreci baltalama tehlikesini vurgulamıştı.

Diplomatik kaynaklar, Cenevre'deki 2. tur görüşmelerin Esed'in belirlediği genel seçim tarihiyle aynı gün başlatılmasının "kendi takviminin anlamsız olduğu, sürecin BMGK kararında öngörüldüğü şekilde ilerleyeceği" mesajını vermeyi amaçladığını belirtiyor.

İkinci turun kaçınılmaz gündemi siyasi geçiş

Cenevre görüşmelerine katılan diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, ABD ve Türkiye yeni turun gündeminin siyasi geçiş olmasında hem fikir. Rusya'nın da büyük ölçüde aynı tutumu paylaştığı ifade ediliyor.

BM Suriye Özel Temsilcisi Stefan De Mistura, son turun bitiminde Türkiye'nin de telkinleri sonucu, taraflar arasında ortak zemin oluşturabilecek 12 maddelik bir belge açıklamıştı. Belgenin özellikle 6. maddesi siyasi geçiş gündemini teminat altına alıyor. Bu madde, "Suriye'de BM gözetiminde, en yüksek uluslararası şeffaflık ve hesap verebilirlik standartları dahilinde, katılması mümkün olan diasporadakiler dahil tüm Suriyelilerin katılımıyla güvenilir, kapsayıcı ve mezhepçilik temelinde olmayan bir yönetim, takvim ve yeni anayasa yazım süreci ile yeni anayasaya uygun özgür ve adil seçimleri içeren siyasi geçiş sürecini" öngörüyor.

Beşşar Esed, 30 Mart'ta Rusya'nın resmi haber ajansı RIA Novosti'ye verdiği röportajda, geçiş hükümetinde kendisinin de yer alması gerektiğini ve muhaliflerin aksi yöndeki isteklerinin "mantık dışı ve anayasaya aykırı" olduğunu iddia etmişti. Geçiş sürecinin mevcut anayasa çerçevesinde olması gerektiğini de savunan Esed, yeni anayasanın "ulusal birlik hükümeti" tarafından yapılması gerektiğini öne sürmüştü.

Bu süreç, rejim için "kartların yeniden dağıtılması" yani sadece kendisine yakın muhalifleri de içine alarak kurulacak bir hükümeti ifade ederken, muhalifler için ne Esed'in ne de yakın çevresinin bulunmadığı geçiş hükümeti anlamına geliyor. Esed'e yakın isimlerin yönetimde kalmaya devam etmesi halinde sürecin sekteye uğraması ve çatışmaların alevlenme riski yüksek. 
Türkiye ve ABD, Esed'in devam etmesi halinde, "geçiş sürecini öldüreceği" vurgusunu yapıyor. 

ABD, başından beri "Esed'siz Suriye"den yana bir tutum sergilese de 2254 nolu BMGK kararı Rusya'nın ABD'yi ikna etmesi sonucu Esed'in iktidarını en az 2 yıl güvenceye almıştı.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, geçen hafta Esed'in "sadece geçiş sürecinde rol oynayacağını" söylemişti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner de dün Kerry'nin sözlerini değerlendirerek, çatışmaların durdurulması sonrasında hedeflenen siyasal geçiş arayışlarında Esed rejiminin de rolü olduğuna dikkat çekti. Toner, "Rejim bu sürecin bir parçasıdır ve Suriye’de bir tür idare kalsın istiyoruz ki ülkede bir boşluk oluşmasın." ifadesini kullandı.
Esed'in söyleminin aksine yeni bir anayasa yazımı, geçiş sürecinin öncelikli hedeflerinden. Rejim ise Cenevre müzakerelerinde, yeni bir anayasa hazırlanıp referanduma sunulması yerine, anayasada göstermelik değişikliklerle reform yapılması ısrarını dillendirdi. 

Yeni anayasa şart

İkinci tur görüşmelerin siyasi geçişe ilişkin bir diğer odağı da geçiş hükümetinde Esed'in yakın çevresinden hiçbir ismin yer almayacak olması. Diplomatik kaynaklar, rejimin olası ısrarının muhalefetin sert tepkisine sebep olarak görüşmeleri çıkmaza sokacağına işaret ediyor.

Suriye görüşmelerinin gündemini 2254 nolu BM Güvenlik Konseyi kararında kayıt altına alınan yol haritasının hayata geçirilmesi oluşturuyor. Karara göre, Suriyelilerin öncülüğünde ilk 6 ay içinde yani haziran 2016'ya kadar tarafların müzakereleri sonuçlandırıp geçiş hükümeti kurması öngörülüyor. Buna müteakip 12 ay içinde de yeni anayasa hazırlanması ve adil bir seçim düzenlenmesi amaçlanıyor.

Son görüşmelere ara verilmesinin ardından AA muhabirine görüş bildiren sahadaki güçlü muhalif gruplar,Esed rejiminin Cenevre'deki siyasi görüşmelerde ayak direyerek, süreci sabote ettiğini söylemişti. Ahraru'ş Şam ve Şam Cephesi'nin sözcüleri, geçiş hükümetinde Beşşar Esed rejiminde eli kana bulanmış kimsenin yer almasını istemediklerini vurgulamıştı.

Muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komisyonu (MYK), Esed'in geçiş hükümetinde yer almasını reddediyor.

Esed'in Mart'taki röportajı üzerine MYK sözcülerinden Esad el Zobi de uluslararası kararların geçiş hükümetinin devlet başkanlığı da dahil olmak üzere tüm yetkilerle kurulmasını öngördüğünü belirterek, "Esed, geçiş hükümeti kurulduktan sonra 1 saat dahi yönetimde kalmamalı." demişti.