Muhabbet sırasında köyde birinin evi yandığı hali vaktinin çok kötü olduğunu söyler köyde başka yakınında kaldığını anlatır sabah o köyün halkı Evin yanından geçerken evin o yanan bölümünün yapıldığını görür bunun gibi bir çok hikaye köyde Hocayı tanıyanlar normal bir ustanın iki günde yaptığı bir işi bir günde ve çok daha titizlikle terazi kullanmadan teraziden daha düzgün iş çıkaran usta bir çok önemli yapılarda usta başı olmuş sözleri dillerden dile dolanmış bir nevi köy onun sayesinde nam almış belki oğluna pek bir şeyler bırakamamış eski bir çekiç bir el hızarı bir eski önlük Ağaç yontmak için balta, küçük bir ev fakat öyle bir nam bırakmış ki zenginlerin dudak ısırdığı omzuna eliyle vurulup koça çınarın oğlu sanmayın öyle koca adam ufak tefek hızlı yürüyen biraz eğik sürekli başı önde gördüğü insanların hal hatırını soran elinde yüküne yardım eden çocukları daha çok seven güler yüzlü konuşkan lakin her sözü kitaplarda konu olabilecek üzerinde düşünülecek tarzdan bir insandı.
Asla bilmediği konularda fetva vermez Haçlığından daha ön planda ustalığını tutan övünmeyi sevmeyen birisi Muzaffer dede babasını kaybettikten yıllar sonra bir gün yakın bir köyden iş alır ve o evde çalışırken evin sahibi onunla sohbet ederken yanlarına yaşlı bir amca yanaşır bastonlu kimin oğlu falan derken yaşlı amcanın gözleri dolar bastonuyla hafifçe Muzaffer dedeye dokunur der ki sen o hocanın oğlu musun der bir Maşallah der ve başlar anlatmaya.
Senin muhterem baban bir gün benim amcamın evinde bir işçilik çıkmış bir usta çağırdı usta daha fazla işçilik çıkardı kasabaya inen amcam sizin köylü biri hocadan yani babandan söz etti amcam bu hocaya haber gönderdi Hoca söylediği günün söylediği tam vakitte orada oldu amcam hocaya, hoca kusura kalma önceki çağırdığımız usta size çok işçilik bıraktı Hoca alnını biraz açtı inşaata biraz göz gezdirip ”bu inşaatta işçilik pek yok lakin sen de çok işçilik var dedi bazı sohbetlerini amcam babamla paylaşınca babam beni sabahın köründe uyandırdı elime bir keser git amcanın ustasından bir şeyler öğren bana yardım etmenden daha faydalıdır dedi.
Keseri alır almaz hemen hoca’nın yanında aldım soluğu yanına sokuldum nasılsın yiyen dedi iyiyim çok şükür çekiciyle eski bir çiviyi göstererek bunu yerinden çıkar bakalım yiyen başladım çiviyi yerinden çıkarmaya lakin baya bir uğraştım hatta onlar indi çay iti sohbet ettiler ben hala o çiviyle uğraşıyordum sanki o mübarek oraya çakılmamış kaynamış ağaç eski yontma olduğu için dal kısmına gelen çivi daha bir sert olmuş yanıma yaklaştı elimden keseri aldı bir anda o kadar zaman uğraştığım çiviyi yerinden söküp aldı.
Elime keseri uzattı al şu keseri git evde önce tutmayı öğren oradan ayrılınca eve gittim onun o amcamı o kadar etkileyen sohbetine karışmak için gecenin yarısına kadar keser elimden düşmedi sabah gidince elimde sımsıkı keseri tuttuğumu gören hoca aferin dedi.
Sevindim elime iki üç çivi uzattı al şu çivileri şuraya çak dedi birin iyiydi de ikinciyi yamulttum üçüncü çivi ise boşa gitti önlüğünden bir avuç çivi uzattı al bunları git çalış öğren eve gittim koca bir ağaca çaktım çektim bu durumu gören kardeşlerim ve arkadaşlarım alay ediyorlardı.