Türkiye Diyanet Vakfı'nın organize ettiği ve İBB Kültür A.Ş.' nin katkılarıyla düzenlenen 34. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı Beyazıt Ramazan Sohbetleri bütün hızıyla devam ediyor.
Konuşmacı olarak katılan akademisyen yazar Prof. Dr. Bedri Gencer, dinleyicilerine ilim dolu bir konuşma yaptı. Gencer, sohbetinde; oruç, itikaf gibi Ramazan ayında ayrı bir önem kazanan ibadetlerin faziletlerine değinerek ''Dinin yarısı sabır, sabrın yarısı da oruçtur. Orucun ve dindarlığın özü itilaftır. Bir beldede hiç kimse sünnet olan itifakı yerine getirmezse herkes vebal altındadır. Dünya hayatı sabır, ahiret hayatı zaferdir.'' diyerek çok farklı bir konuya yani itifakın önemini dile getirdi.
Gencer Hoca, en az bunlar kadar önemli başka bir konuya da değindi. ''İslam ve Osmanlı kültürü dinlemektir. '' diyerek, dinlemenin hele, hele karşındakini saygıyla dinlenmenin bir olgunluk, erdemlik olduğunu vurguladı.
Gencer Hoca, konuşmasını şöyle sürdürdü; ''Okuma kültürünü kapitalizmin öncülüğünde ve sanayi devriminden sonra ortaya çıkmış bir kültürdür. Bizler dinleme kültürünü kaybettiğimiz gibi okuma kültürünü de muhafaza kaybettiğimiz gibi okuma kültürünü de muhafaza edemedik. Kaybettiğimiz her şeyin kaynağı cami medeniyetimizi kaybetmemizden kaynaklanıyor.''
Burada vurgulanan, maalesef okuma ve dinleme gibi önemli değerlerimizin yavaş,  yavaş yok olma eğiliminde olması ki, bu durum bizleri uzun, uzun düşünmeli.
Konuya açıklık getirmesi açısından genç İbrahim Fidan kardeşimden dinlediğim bir hatırlatmayı eklemek istiyorum. Egendim; Osmanlı döneminde ''Kulak Mollası'' varmış. Bu kişi çok okumuş belki ama çok dinlemiş, o kadar dinlemiş ki, birçok konuda bilgi sahibi olmuş. Birçok kişi gelir bazı konularda danışırmış. Enteresan değil mi?
Bütün mesele, karşımızdakini sabırla dinleyebilmekle. Bunu yapabildiğimiz sürece herhalde karşımızdaki kişilerse daha iyi anlaşma imkanımız olacak gibi.


PÜF NOKTASI

Hz. Musa (a.s.)' ın Cennetteki komşusu
Hazreti Musa (a.s.): ''Yarabbi, bana Cennetteki komşumu bildir.'' diye ilticada bulunmuştu. Hak Teala, Musa (a.s.)'a Senin komşun buradaki kasaptır.'' diye talimatta bulundu. Hz Musa (a.s.) tarif edilen yere gitti, kasabı buldu ve evine misafir oldu.
Kasap, akşam eve gelirken yanına bir miktar et getirmişti. Eve geldiklerinde, misafirinden izin istedi ve onları pişirdi. Sonra bir zembil içinde tavanda asılı olan annesini indirdi. Altını kuruladı ve eti parçalara bölerek onun ağzına vererek yedirdi. Musa Aleyhisselam, Cennet komşusunun kim olduğunu öğrenmeye başlamıştı, sinek vızıltısı gibi bir sesin geldiğini fark edip, ''Ne diyor'' diye sordu. Kasap annesinin yerine astıktan sonra misafire, ''Bu benim annemdir. Senelerden beri bu şekilde yedirir, içirir ve bütün ihtiyaçlarını temin ederdim. Oda bana her zaman ''Oğlum, Allah Cennette Hz. Musa (a.s.)' ya komşu eylesin'' diye eder dedi. O zamana kadar kendisinin kim olduğunu gizleyen Musa Peygamber, kendisinin Musa (a.s.) olduğu söyledi ve Kasap'a Cennet komşusunu müjdeledi.