Güncel

Müslüman beldelerin sancağı "Ulu" camiler-1

Anadolu'da birçok il ve ilçenin merkezinde bulunan şehrin genellikle en büyük camisi olma özelliğini hâlâ koruyan "ulu" camileri tanımaya çalışalım.

Anadolu'da birçok il ve ilçenin merkezinde bulunan "ulu" camiler şehrin genellikle en büyük camisi olma özelliğini hâlâ koruyor. 1243 Kösedağ Savaşı'ndan sonra bütün Anadolu'ya yayılan bağımsız beylikler güçlerini diğer beyliklere göstermek için bir yarışa girişmişler böylece Türk mimarisindeki önemli eserlere vesile olmuşlar. “Cami-i kebir” yani "ulu cami"ler, bulundukları yerde yaşayanların cuma ve bayram namazını bir arada kılması için planlandığından olabildiğince büyük inşa edilmiş. Bulundukları yerin Müslüman beldesi olduğunun ibaresi de olan “ulu” camiler:

Afyon Ulu Cami, 1272- 1277 yılları arasında Selçuklu Veziri Fahreddin Sahib Ata'nın oğlu Afyon Sancak Beyi Nasuriddin Hasan tarafından yaptırılmış. Moloz taş malzemeyle yamuk dikdörtgen biçiminde inşa edilen kırma çatılı yapı özgün haliyle düz toprak damla örtülü olup ortasında da aydınlık feneri bulunmaktayken, 1947'deki onarım sırasında fener kapatılmış, 1983 yılında da çatısı yenilenmiş. Kuzey, doğu ve batı yönlerinde üç girişi bulunan camide eskiden ahşap kirişler ve lambriler üzerinde geometrik, bitkisel, yazılı ve figürlü kalem işi süslemeler bulunuyormuş ancak bu süslemelerden çok azı günümüze ulaşabilmiş. Kesme beyaz kireç taşından mihrabı, yalın bir Selçuklu taş işçiliğine sahip olan caminin geometrik motiflerle bezeli ahşap minberi ise Selçuklu ahşap işçiliğinin güzel örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Afyon Ulu Cami, yüksek nitelikli ahşap ve taş işçiliğinin yanında bezemeli tuğla minaresi ve Selçuklu'dan günümüze ulaşan en eski ahşap direkli camilerden biri olması hasebiyle Anadolu'daki yapı taşlarından biri olarak önemini koruyor.

İzmir’in Ödemiş ilçesi Birgi Bucağı’nda bulunan Birgi Ulu Cami, medrese, hamam ve türbeden oluşan bir külliye olarak yapılmış günümüze kadar sadece cami ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in türbesi gelmiş. Aydınoğlu Beyliği’nin kurucusu Mehmed Bey, 1308 yılında fethettiği Birgi’yi kendisine başkent yaparak, (1312-1313) yılında Birgi Ulu Cami’yi inşa ettirmiş. Bu bilgilerin bulunduğu iki kitabe caminin kuzey ve doğu giriş kapıları üzerinde bulunan yapı, Muzaffereddin bin Abdülvahid Usta tarafından inşa edilmiş. Birgi’nin simgesi durumundaki halısıyla bilinen caminin mihrap önü mekânı kubbeyle örtülmüş 15 sütun, 5 sahınlı bazilika planlı bir yapı. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde, doğudan batıya doğru dörderli olmak üzere üç sıra halindeki sütunlar (orijinal yapıda on altı sütun bulunur) özellikle belirtilmiş. Yapıda inşa malzemesi olarak moloz taş, kesme taş, mermer bloklar ve tuğla kullanılmış.

Divriği Ulu Cami ve Darüsşifası olarak bilinen bu yapı topluluğu, Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiş. Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüsşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılmış. 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde tamamlanan yapı kompleksinin Baş Mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah. Başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, külliyenin bir çok yerinde bulunan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve en ince örneklerini yansıtan harikulade motifler tüm dünyanın ilgi ve dikkatini çekmekte. Bu eseri farklı ve özgün kılan bir diğer özellik de, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiç birinin bir daha kendini tekrar etmemesi; kainattaki farklı varlıkların muhteşem bir ahenk ve denge içerisinde olduklarının taşa nakşedilerek gözler önüne serilmesi olarak yorumlanmakta. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin dengeli ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan bu eseri Evliya Çelebi yüzyıllar önce şöyle ifade etmiştir: "Methinde diller kısır, kalem kırıktır"

Ermenek’te mevcut camilerin en büyüğü olan bu eser ceviz ağacından işlenmiş kapı kanadı üzerindeki kitabesine göre Karamanoğulları devri eseri. Hicri 702. Miladi 1302 tarihinde Kerümüddin Karaman Bey oğlu Mahmut Bey tarafından yaptırılmış ancak Mahmut Bey’in ölümünden sonra aslında bu cami oğlu Halil Bey tarafından tamamlandığı da söylenir. Miladi 1710’da Şeyh Seyyid Hacı Abdilvehhab Efendi tarafından tamir ettirilen ve ağaç sütunların taşıdığı kirişler üzerine oturtulmuş toprak damlı bu eserin mihrabı güzel oyma taştan. Cami kısa süre önce yeniden restore edilen cami ziyaretçilerini ağırlıyor.