Fotoğraf Tarihi

Mağara duvarlarında yaplıan resimlerden günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçen fotoğraf dijital ortamlara aktarılmıştır. Daguerrotype görüntüleri şöyle oluşuyordu: Bakır bir levha gümüş bileşikleriyle kaplanıyor ve iyot buharıyla gümüş iyodür haline getiriliyordu. Camera Obscura kullanılarak bu levha pozlanıyordu. Pozlama sonrasında karanlık bir odada cıva buharı kullanılarak görülebilir hale getiriliyordu, daha sonra görüntünün sabitleşmesi için, bugün de saptama banyosu olarak kullanılan hiponun (sodyum hiposülfit veya potasyum metabisülfit) içinde tutuluyordu. Hipo, levha üzerinde pozlanmamış, bir başka deyişle kararabilecek gümüş bileşiklerinin levha üzerinden akıp gitmesini sağlıyordu ve pozlanmış görüntü levha üzerinde sabit olarak kalıyordu. Bu yöntemin zayıf tarafı elde edilen görüntünün bir tane olmasıydı. Bir başka deyişle çoğaltma olanağı yoktu. Ayrıca cıva buharı insan sağlığını ciddi bir biçimde etkiliyordu. Fotoğraf sözcüğün ilk kez 1800’lerin ilk yarısında, 1839 yılında Sir John Herschel tarafından kullanıldı. Fotoğraf sözcüğü eski Grekçeden gelir. İki farklı sözcüğün birleşmesiyle oluşmuştur. Foto=Işık, Grafi= Çizmek. Bundan da anlaşılabileceği gibi fotoğraf, ışıkla yazma işidir. Işık varsa fotoğraf da vardır. Işık yoksa fotoğraf da olmayacaktır. Fotoğraf, 19. yüzyılın en önemli buluşlarından biridir, günümüz iletişim ortamlarının ve araçlarının önemlileri arasında yer alır. Görüntünün bir “aygıt” kullanılarak, iki boyutlu bir yüzey üzerine kaydedilmeye başlanmasının üzerinden yüz yetmiş yıldan fazla geçti. Fotoğraf üzerine çalışmalar yalnızca Fransa’da yapılmıyordu. Eş zamanlı olarak İngiltere’de de çalışmalar vardı. William Henry Fox Talbot da bu yönde çalışmalar yapan bir İngilizdi. Fox da gümüş nitrata batırılmış kâğıtları pozlayarak, Tablotype adını verdiği bir yöntemle görüntüler elde ediyordu. 1839 yılında ışığa duyarlı kâğıtları icat ettiğini kamuoyuna duyurdu. Yukarıda adı geçen ve fotoğrafın isim babası olan Sir John Herschel Talbot’un yakın arkadaşıydı. Herschel’de bir bilim adamıydı ve bugün de saptama (tespit banyosu-hipo) olarak kullanılan sodyum tiyosülfatın görüntülerin sabitleştirilmesinde kullanılabileceğini buldu. Fox Talbot’un, Daguerre’in çalışmalarından farkı, Daguerrotype görüntülerinin tek olması, bir başka deyişle çoğaltılamaması, Talbot görüntülerinin ise elde edilen negatif görüntü kullanılarak çoğaltılabilmesiydi. Talbot 1844 yılında ilk fotoğrafçılık kitabı olan “The Pencil of Nature, Doğanın Kalemi’ni yayınladı. Ortaya çıkışı veya resmi olarak tescil edilişinden sonra, 1840’lı yılların başlarında fotoğraf yaygınlaşmaya başladı. Bu yıllardaki fotoğrafçıların hedef kitlesi, pahalı olduğu için yağlı boya portrelerini yaptıramayan orta sınıftı. O yıllarda yağlı boya portreler yaptırmak soyluluğun sembolüydü ve üst sınıflara ilişkin bir eylemdi. Takip eden yıllarda duyarkatlara ve objektiflere ilişkin çalışmalar devam etti, fotoğraflarda detaylar arttı, kalite yükseldi, pozlama süresi azaldı. Bu gelişmeler fotoğraf makinalarını gezginlerin en önemli yol arkadaşları haline getirdi. Özellikle Fransa ve İngiltere başta olmak üzere dünyanın her yanına fotoğrafçılar gitti, egzotik ülkelere ilişkin fotoğraflar satılan metalar haline geldi. İlk Savaş Fotoğrafları Fotoğrafın ortaya çıkışından hemen sonra 1846 yılında Meksika-Amerikan Savaşı’nın fotoğraflandığı bilinmektedir. Bu savaş sonrasında, Kırım Savaşı (1853 – 1856) Fotoğraflandı. Fotoğraflar Roger Fenton ve yardımcıları tarafından çekilmişti. Fenton, Kırım Savaşı’nda 360 adet fotoğraf çekti. Bu fotoğraflar sergilendi ve fotoğraf albümleri oluşturuldu. Kırım Savaşı Fenton dışında birkaç fotoğrafçı tarafından da fotoğraflanmıştır.. Fotografik görüntünün gerçeği olduğu gibi yansıttığı düşüncesi o yıllardaki kamuoyunu ve politik görüşleri de etkiledi. Fotoğrafın büyük gücü ve iletişim boyutu anlaşıldığı zaman ise bulunuşunun üzerinden henüz yirmi yıl geçmişti. Kırım Savaşı sonrasında Amerikan İç Savaşı (1861-1865) fotoğraflandı.