Tolstoy şöyle der: Ahlâk kurallarını çiğnemeyin. Zira öcünü çabuk alır. Ahlâk bir defa bozulmaya yüz tuttu mu toplumda bir çatışma ve şiddet zuhur eder ve huzur, güven kalmaz. Dinî etkinin zayıflaması,  ahlâkî çöküntüye ve çeşitli sorunlara sebep olmaktadır. Ahlâkın önemini âyet ve hadisler ortaya koymaktadır. “Ve Sen (Rasûlüm); büyük bir ahlâk üzerindesin” (Kalem, 68/4) diye övdüğü önderimiz Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Ben ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.”1 Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “İman edip iyi işler yapanlar da halkın en hayırlısıdır.” (Beyyine, 98/7) “Kim iyi iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim de kötülük yaparsa zararı yine kendisinedir. Sonra (ölünce) Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Câsiye, 49/15) Hz. Peygamber (s.a.s.): “Mü’minlerin iman yönünden en mükemmel olanları ahlâkı en güzel olanlarıdır”2 buyurmaktadır.
 Hz. Peygamber (s.a.s.) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: “İnsanlara, güzel ahlâkla muâmele et.”3 Bu âyet ve hadislerden ahlâkın önemi ve fazileti anlaşılmaktadır. Mü’min kişi iyi ahlâk sahibi olmaya gayret sarf etmeli, kötü huylardan, alışkanlıklardan son derece sakınmalı, kötü ahlâklı değil; iyi ahlâklı olmalıdır.
Manevi değerlerden, Kur’an ve sünnetten uzak bir hayat, benliğin parçalanması ve yok olması demektir. Dini değerlerimize uygun davranışlar sergileyemeyen kimseler için; her arzu ve tutku, her türlü ideoloji, cinsellik, moda, gösteriş, aşırı tüketim,  eğlence, alkol, uyuşturucu ya da bir takım sapık inanç (Ateizm, deizm ve nihilizm gibi din karşıtı akımlar) ve düşünceler gençlerimizin hayatını bütünüyle kuşatmaktadır.
Tabiî ki, gençlerimize dini ve manevi idealleri kazandırmak, onların ruh sağlığı yönünden de son derece önemlidir. Nesli korumak ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için gençlerimize iyi ve doğru bir din eğitimi verilmeli. Gençlerin kendilerini korumaları, dünya ve âhirette mutlu, huzurlu olmaları için inanç, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olmalarına yardımcı olmalıyız. Fizikî ve sosyal yönden hızlı bir değişim geçiren ergenin sorumluluklarını öğreneceği ve bu sorumluluklarını yerine getirmede kendine yardımcı olacak bir rehbere ihtiyacı vardır. Bu rehber, ergenin ailesidir.

Gençliğin Değerinin Bilinmesi
Gençlik, büyük bir nimet, önemli bir kuvvettir. Gençlik ihmale uğrar, ona yeterince güzel ahlâk verilmezse kendisi, ailesi ve toplumu için bir endişe ve üzüntü kaynağı haline gelir. Yani iyi yetiştirilirse rahmet, ihmal edilirse fitne ve belâ demektir gençlik. Çünkü düzenli çalışma, ana-babaya, büyüklere ve çevreye saygı, hoşgörü sabır ve yardımlaşma, Allah, Peygamber ve insan sevgisi, kurallara uyma, doğruluk, iman, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olma bilinci, güzel erdemler bu dönemde kazanılır. Gençlik; çalışıp kazanma, evlenip aile kurma, insanlara yararlı olma ve Allah’a ibâdet etme bakımından hayatın en verimli çağıdır.
Hz. Peygamber de, kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacaklar arasında, “Rabbi’ne ibadet ederek yetişen gençleri”4 de sayarak, gençken dini yaşamanın önemine işaret etmiş; başka bir hadisinde de, “İnsanoğlu, Kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından... sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz”5 buyurarak, gençlik enerjisinin Allah’a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda değerlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir. Dünyaya gelişimizin gayesi, Allah’ı tanımak ve ona ibadet etmektir. (Zâriyat, 51/56) İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenin maddi gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhun da manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun en önemli gıdası sağlam iman ve ihlâsla yapılan ibadettir.  “Allah, gençliğini Allah’a itaatle (arzularının peşinden gitmeyen, haramlardan kaçınarak) geçiren genci beğenir, sever.”6 Bu, öyle bir müjdedir ki, insanın tüm sevdiklerinden, beğenisini kazanmak istediği bütün şahısların beğenisinden çok daha değerli, çok daha yücedir.