Gençliğin Değerinin Bilinmesi

Gençlik, büyük bir nimet, önemli bir kuvvettir. Gençlik ihmale uğrar, ona yeterince güzel ahlâk verilmezse kendisi, ailesi ve toplumu için bir endişe ve üzüntü kaynağı haline gelir. Yani iyi yetiştirilirse rahmet, ihmal edilirse fitne ve belâ demektir gençlik. Çünkü düzenli çalışma, ana-babaya, büyüklere ve çevreye saygı, hoşgörü sabır ve yardımlaşma, Allah, Peygamber ve insan sevgisi, kurallara uyma, doğruluk, iman, ibadet ve güzel ahlâk sahibi olma bilinci, güzel erdemler bu dönemde kazanılır. Gençlik; çalışıp kazanma, evlenip aile kurma, insanlara yararlı olma ve Allah’a ibâdet etme bakımından hayatın en verimli çağıdır.

Hz. Peygamber de, kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacaklar arasında, “Rabbi’ne ibadet ederek yetişen gençleri”4 de sayarak, gençken dini yaşamanın önemine işaret etmiş; başka bir hadisinde de, “İnsanoğlu, Kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından... sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz”5 buyurarak, gençlik enerjisinin Allah’a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda değerlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir. Dünyaya gelişimizin gayesi, Allah’ı tanımak ve ona ibadet etmektir. (Zâriyat, 51/56) İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenin maddi gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhun da manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun en önemli gıdası sağlam iman ve ihlâsla yapılan ibadettir.  “Allah, gençliğini Allah’a itaatle (arzularının peşinden gitmeyen, haramlardan kaçınarak) geçiren genci beğenir, sever.”6 Bu, öyle bir müjdedir ki, insanın tüm sevdiklerinden, beğenisini kazanmak istediği bütün şahısların beğenisinden çok daha değerli, çok daha yücedir.

Peygamberimiz (s.a.s.) de şu hadisi şerifinde dikkatimizi bu gerçeğe çekmektedir: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil; ihtiyarlamadan önce gençliğinin, ölüm gelmeden önce hayatının, hasta olmadan önce sağlığının, meşguliyetten önce boş vaktinin, yoksulluğa düşmeden önce zenginliğinin kıymetini bil”7 buyurur. Gençliğin değerinin bilinmesi, her türlü kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzak durulması, öncelikle Allah’a yönelik kulluk görevlerinin yerine getirilmesi, sonra da ailelerine ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeleriyle mümkün olur.

Yaratılış gayemiz Allah’a kulluktur/ibadettir. Doğru dini inanç, ibadet ve güzel davranışlarla şahsiyet gelişir, olgunlaşır. İlkeli, tutarlı, dengeli, kararlı, sabırlı ve güçlü bir kişilik oluşur. Böylece insan hem kendine, hem de başkalarına faydalı olur. Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa (inanç, ibadet ve güzel davranışlarda bulunursa) ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” (Nûr, 24/52)    

“Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar, sonra anası babası onu Yahudi veya Hıristiyan veya Mecusi yapar.”8 Bu itibarla iman açısından ana-babalara çok görevler düşmektedir. Gençliğimizi güzel bir şekilde yetiştirmek istiyorsak, sadece sözlü ikazlar, öğütlerle yetinmeyip, ayrıca kendimiz güzel örnek olmalıyız. Çünkü evlat üzerinde, ana babanın sözlerinden çok, davranışları etkili olmaktadır. Gençlerimizi bâtıl ve sapkın inançlardan;  sigara, alkol, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan korumalıyız. İnsanları bu kötülüklere bulaştıran sebeplerin başında olumsuz çevre ve kötü arkadaş gelmektedir. Ana-babaların evlatlarını bu türlü zararlılardan korumaları dinî vecibelerindendir.                                              

Gençlik, bir toplumun ümidi ve yarınlarıdır. Onların inançlı, anne-babasına saygılı, ahlâklı, faziletli, sağlıklı, mutlu ve geleceklerinden umutlu olmaları yarınlarımız için çok önemlidir. Bir ana baba için çocuğu en değerli varlıktır. Bu değerli varlığı en güzel şekilde yetiştirmek anne ve babanın öncelikli görevidir. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir miras bırakamaz”9 buyurarak çocuk terbiyesinin önemini vurgulamıştır. Gençlik, bir toplumun taze filizleridir. Gençlerimize sunacağımız en değerli armağan, onlara bırakacağımız en kıymetli hazine, doğru, dini inanç ve güzel ahlâktır. Eğitim, insan yetiştirme sanatıdır. Her bir eğitimci çocukların ruh ve düşünce dünyalarını güzel fikirlerle bezeyip onları imanlı, ahlâklı birer insan olarak yetiştirmelidir.                    

Her ailede az veya çok diyalog aksamaları olabilmesine rağmen, manevi değerlerin ön plânda olduğu ailelerde, vahim problemlerin yaşanma riski çok azalır. Sağlıklı bir manevi temeli olan insanlar kendisi ile barışık, insan ilişkileri olumlu ve kuvvetli saygılı bireyler olarak yetişirler. 

Sonuç olarak toplumların yaşadığı güzelliklerin arkasında gençliğin olumlu davranışları bulunduğu gibi; yaşanan facia ve kötülüklerin arkasında da ihmal edilmiş gençlerin olduğu bir gerçektir. İnsan, maddi ve manevi yönleri olan bir varlık olduğundan, çocuklarımızı hayata hazırlarken, onları maddi ve manevi değerlerle donatmalıyız. Bu nedenle gençlerimizin maddi ve manevi sorunlarını tespit edip onlara yardımcı olmalıyız. Çocukların genel eğitimi içinde, din eğitiminin de dikkate alınması hayati bir öneme sahiptir. Dinî eğitimle insanlar tevhidî inancı ve güzel ahlâkı tanıyıp sevebilir ve isterse yaşayışını ve ahlâkını güzelleştirebilir. Gençlerimizin imanlı, ahlaklı, tutarlı, dürüst, iyi niyetli, ailesine, milletine ve insanlığa faydalı kişiler olması için; onların maddi imkânlarını düşündüğümüz gibi; çocukluktan itibaren manevi açıdan da iyi yetişmesi için gerekli tedbirleri almalıyız.