İSTANBUL (AA) - ICBC Turkey Yönetim Kurulu Başkanı Gao Xiangyang, "İstanbul Finans Merkezi kanalıyla İstanbul’un finans dünyasındaki yerinin yukarılara taşınması planı, Çinli ve Türk finansal şirketlerin arasındaki bağın kesinlikle güçleneceği bir platformdur. Bir Çin-Türk ortaklığı, iki finansal piyasanın entegrasyonuna büyük katkı sağlayabilir." dedi.

Dünyanın en büyük bankası ICBC'nin Türkiye iştiraki ICBC Turkey ve Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen "İstanbul’daki Çinli İşletmelerin Başarı Hikayeleri Fuarı" ve "Çin-Türkiye Ekonomik ve Kültürel İş Birliği Semineri" İstanbul'da bir otelde gerçekleştirildi.

ICBC Turkey Yönetim Kurulu Başkanı Gao Xiangyang, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 70'inci yılına özel gerçekleştirilen etkinlikte yaptığı konuşmada, 1 Ekim'de Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 70'inci yıl dönümünü kutlayacağını ve bugün etkinlik vesilesiyle bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Çin ve Türk kültürleri arasındaki bağların yüzyıllar öncesine dayandığını aktaran Gao, "İki ülke arasındaki aktüel ilişki 1971'de ortaya çıktı ve 2010'da yeniden canlanarak 'stratejik ortaklık' seviyesine yükseltildi. ICBC Turkey'in kurulması, Çin-Türkiye finansal iş birliğinin olağanüstü bir örneğidir." diye konuştu.

"ICBC’nin Türkiye’deki yapılanması olarak, iki ülke arasında ticareti ve yatırımı desteklemek suretiyle Çin-Türk ekonomik iş birliğinde bir katalizör olmak istiyoruz." diyen Gao, küreselleşmek için Çinli işletmelere finansal desteği artırmak ve Kuşak ve Yol inisiyatifi kapsamındaki projeleri uygulamak için Türkiye'de olduklarını ifade etti.


- "İlk 4 yılda önemli ilerlemeler kaydettik"


Gao, yerel pazarda ise ICBC Turkey'in Türkiye ekonomisine destek olmak amacıyla Türk şirketleri ve perakende müşterileri için "tam kapsamlı" finansal hizmetlere odaklandığını belirterek, "Ülkedeki ilk 4 yılda bu hedefe yönelik önemli ilerlemeler kaydettik. Bu ilerlemeyi, Türk hükumetinin sürdürdüğü dostane bir faaliyet ortamı ve tüm iyi müşteriler ve yerel toplumun destekleriyle sağladık. Türkiye’deki başarılarımızın, ülke ekonomisine daha fazla olumlu katkılar sağlamasını umuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Çin’in 2013’te Kuşak ve Yol inisiyatifini açıklamasından bu yana, 100’den fazla ülkenin buna katılmak için desteklerini ve isteklerini dile getirdiğini anlatan Gao, şunları söyledi:

"Çin, 39 ülke ve uluslararası kuruluşlarla, geniş bir yelpazedeki alanları kapsayan 46 iş birliği anlaşması imzaladı. Çin ve Türkiye, ayrıca Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ne ilişkin iş birliğini genişletmek, daha üst seviyeye çıkarmak ve derinleştirmek hususunda anlaşmaya vardılar ki bu, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğini, ciddi oranda artıracaktır.

Şu anda, giderek artan sayıda Çinli finansal kuruluş, Türk muhataplarındaki pozisyonlarını artırmaya başladılar.İstanbul Finans Merkezi kanalıyla İstanbul’un finans dünyasındaki yerinin yukarılara taşınması planı, Çinli ve Türk finansal şirketlerin arasındaki bağın kesinlikle güçleneceği bir platformdur. Bir Çin-Türk ortaklığı, iki finansal piyasanın entegrasyonuna büyük katkı sağlayabilir."

Gao ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanlığı nezdinde Finans Ofisi'nin kurulmasından bu yana, İstanbul'un küresel finans merkezi sıralamasında 15 sıra birden yükseldiğine dikkati çekerek, "Kısa süre önce Finans Ofisi yetkilileri, FinTech'in İstanbul Finans Merkezi'ni daha üst sıralara taşıyacak odak noktasının FinTech olabileceğini söylediler. Çinli ve Türk girişimcilerin bir araya gelebilecekleri ve teknoloji ve 'know-how’ı paylaşabilecekleri FinTech alanında ortaklıklar için uygun bir ortam var." dedi.


- "Çin ile el ele ilerlememiz lazım"


Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez de konuşmasında, "İş yaparken iki önemli sır var. Bunlardan biri kalpleri kazanmak diğeri ise güven kurmak. Bu ikisini yapmazsanız ne kadar uğraşırsanız sonuç alamazsınız. Proje için finansman veya iş için sermaye aramak amacıyla ilerlersek hiçbir şey bulamayız. Önemli olan o bölgeyi anlamak ve bunu yapmak için tarihe bakmamız lazım." ifadelerini kullandı.

Çin ile ilgili daha fazla organizasyon yapılması gerektiğine işaret eden Sönmez, Çin'den buraya doğrudan yabancı yatırım (FDI) gelmesi için Türkiye-Çin yatırım dengesinin karşılıklı mütekabiliyet esasına dayanması gerektiğini ve çift taraflı kurulması gerektiğini söyledi.

Türkiye'deki toplam Çin yatırımının sermaye ve yabancı kredi olarak 15 milyar dolar olduğunu belirten Sönmez, "Ben burada bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ev ödevimizi doğru yaptığımızı düşünmüyorum. En öne de kendimi koyuyorum. Bu boşluğu çok hızlı kapatmamız lazım. Bunu da,başında söylediğim gibi, kalpleri kazanarak, güven tesis ederek, birbirimizi anlayarak ve tanıyarak yapacağız. İş yapma tarzımızı bilmemiz lazım." şeklinde konuştu.

Sönmez, Türkiye'nin Kuşak ve Yol projesinin tam geçiş noktasında yer aldığına değinerek, "Yani Kuşak ve Yol projesinde Türkiye'den kaçış yok. Bu güzel bir şey. Bu hatları çok hızlı şekilde bağlamamız lazım. Bunun için de Çin ile el ele ilerlememiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.


- "Çin-Türkiye ekonomik ilişkileri birkaç eksende ilerleyecek"


Asya ve Çin özelinde Türkiye'nin çok hızlı alması gereken aksiyonlar olduğunu belirten Sönmez, Varlık Fonu'nun bunun için kurumsallık, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi konular üzerine yatırım yaptığını söyledi.

Sönmez, "ICBC, bizi en çok anlayan, hikayemizden en çok heyecan duyan ve bir adım öteye götürmek için en çok yardımı dokunan bankadır ve bizim için çok değerlidir." diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"İşlerimizi birçok üründe tek taraflı değil, buradan oraya, oradan buraya bir köprü oluşturduğumuz, bir ana hat olarak kurgulamak istiyoruz. Bu anlamda Çin-Türkiye ekonomik ilişkileri tek eksen değil birkaç eksende ilerleyecek. İthalatımız zaten olgun seviyede. Bunun yanına ihracatı, sermayeyi, kültürü ve bağları koyacağız. Türkiye Çin mahallesi olmayan tek mega şehirdir. Türkiye'nin çok hızlı şekilde bu eksiklikleri yerine koyması lazım."


- "Türkiye ve Çin yükselen bir değer olarak öne çıkıyor"


İstanbul Vali Yardımcısı Dr. Hülya Kaya da Türk-Çin ilişkilerinin milattan önceki yıllara kadar uzandığını ve ortak bir coğrafyada başlayan siyasi, ekonomik ve kültürel alışverişin tarihi seyrini hız kesmeden sürdürdüğünü dile getirdi.

İki ülke arasındaki ilişkilerin bir çok alanda uzun soluklu bir anlayışla ve stratejik bir bakışla bugüne kadar artarak geldiğini belirten Kaya, "Bugün geldiğimiz noktada geçmiş ile gelecek arasında kurduğumuz sağlam köprüleri koruma ve yaşatma arzumuz önemini korumaya devam ediyor." dedi.

Kaya, Türkiye ve Çin'in hem siyasi geçmişleri hem de son dönemde ekonomide attıkları ortak adımlarla yükselen bir değer olarak öne çıktıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bugün Çin Halk Cumhuriyeti dünyada üçüncü, Doğu Asya'da ise en büyük ticari ortağımız. Çin'in ülkemize farklı sektörlerde yapmış olduğu toplam yatırım milyarı 2 milyar dolar civarında. İki ülke arasında her geçen yıl sayısı artan ziyaretçiler Türk ve Çin halklarını yakınlaştırıyor. Liderlerin vardığı mutabakat gereğince 2018 yılı Çin'de 'Türkiye Turizm Yılı' olarak kutlandı. 2018 yılında Çin'den ülkemize gelen turist sayısı yüzde 60 artışla 390 bine ulaştı. Bu sevindirici ve umut verici veriler ışığında geleceğe dostça ve umutla bakıyoruz. İnanıyoruz ki bu umudumuz tarih boyunca geliştirdiğimiz dostluğumuza ve komşuluğumuza güç katacaktır."


- "Türkiye, olgun bir yatırım ortamına sahip"


Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei ise Çinli şirketlerin ekipman imalatı, altyapı, enerji, finans, haberleşme ve internet gibi alanlarda dünyada öncü konumda bulunduğuna işaret ederek, Çin'in birçok ülkeye nitelikli hizmet sunduğunu anlattı.

Cui, özellikle Kuşak ve Yol girişiminden sonra Çinli şirketlerin Türkiye'ye giderek daha fazla ilgi duyduklarına değinerek, "Türkiye coğrafi avantajı olan bir ülke. Eşsiz bir konumda bulunuyor. Oturmuş bir yasa sistemine, tamamlanmış bir alt yapıya ve olgun bir yatırım ortamına sahip. Bu yıl içerisinde Çinli işletmelerin Türkiye'deki yatırım kapasitesinin 4 milyar dolara ulaşması bekleniyor." ifadelerini kullandı.


- "Çin tarafında Türkiye adına daha gidilecek yol var"


Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Çin İş Konseyi Başkanı Murat Kolbaşı da Çin ve Türkiye'nin geçmişinin çok eski yıllara dayandığını ve iki ülkenin bazı ortak yanları bulunduğunu dile getirdi.

İki ülkenin de zamanla büyük gelişmeler gösterdiğine dikkati çeken Kolbaşı, "1992 yılında Çin'e gittiğinde Türkiye'nin nüfusunun 60 milyon, Çin'in nüfusu ise 1,2 milyar seviyelerindeydi. Ekonomide Çin o zamanlar 10'uncu sırada, Türkiye ilk 20'ye ancak giriyor. Ama bugün baktığımızda iki ülke çok çok farklı yerlerde. 1992'de Türkiye'nin dış ticaret hacmi sadece 40 milyar dolar, Çin'in ise 170 milyar dolar." ifadelerini kullandı.

Kolbaşı, Çin'in küresel anlamda ikinci büyük ekonomi konumuna geldiğini belirterek, "Bununla da ilgili gerginlikler yaşanıyor. Ben savaş kelimesini kullanmak istemiyorum ama baktığınız zaman da bir ticari mücadele var. Çünkü Çin birçok konuda sadece üretici olmayı bir kenara bıraktı artık marka sahibi. Dünya markalarını alıyor ve dünyaya da ciddi anlamda ticari yenilikler de getiriyor." diye konuştu.

Türkiye ile Çin arasında dış ticaretin yeterli düzeyde olmadığına işaret eden Kolbaşı, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin bugün 400 milyar doları aşan bir dış ticaret hacmi var. Çin 4,5 trilyon dolarlık bir hacme ulaştı. İki ülke arasındaki ticari ilişkiler ve ticari boyut yeterli değil. Bu süreçte birçok değişim yaşandı ama yaşanan gelişmeler bizim açımızdan bakıldığında çok da yeterli değil. Çin baktığımızda 2018 yılında Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 16'ncı sırada. Bizim ithalat yaptığımız ülkelerde ise Çin 2'nci sırada. Türkiye ise Çin'in ithalatında 58'inci, ihracatında da 28'inci sırada. Dolayısıyla Çin tarafında Türkiye adına daha gidilecek yol var. "


- "ICBC geldikten sonra binden fazla Çinli firma Türkiye'de aktif hale geldi"

Kolbaşı, Türkiye ile Çin arasındaki 25 milyar dolarlık ticaret hacminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Çin ziyaretinde 50 milyar dolar çıkarılması adına bir hedef konduğunu anımsattı.

Türkiye'de Çinli firmalar için büyük fırsatlar bulunduğuna değinen Kolbaşı, "Çinli firmaların Türkiye'ye yatırım ve iş birlikleri yapıp bu yatırımları üçüncü ülkelerde kullanabilme şansı hem lojistik hem de ortaklık anlamında çok yüksek. Şu an Türkiye biraz daha beklenilenin gerisinde o yüzden Çinli firmaların burada olmalarını arzu ediyoruz. Buradan ICBC'ye de teşekkür ediyoruz. ICBC Türkiye'ye geldikten sonra binden fazla Çinli firma Türkiye'de aktif hale geldi." şeklinde sözlerini tamamladı.


- "Tarım ve Orman Bakanı ile de zirai ürün ve gıdalarla ilgili konuşmak isterim"


The Better Hong Kong Foundation Başkanı Ronnie C. Chan ise şirketlerinin güçlü bir şirket olduğunu ve değerinin 25 milyar dolar civarında olduğunu ifade etti.

Xi Jinping'in 2013'te açıkladığı Tek Kuşak Tek Yol projesi üzerindeki ülkeleri gezmek için yola çıktığını kaydeden Chan, bu kapsamda seçilen üç önemli ülkeden birisinin Türkiye olduğunu söyledi.

Chan, Çinliler'in barışı seven bir millet olduğunu aktararak, Çinliler'in diğer ülkelere gittiğinde Çin'in kültürünü ve iyi şeylerini götürdüklerine işaret etti.

Chan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tek Kuşak Tek Yol, tarihi ipek yolunun yeni ismidir. Çinlilerin ürettiği bir şey değildir. İpek Yolu tüm milletlerin ekonomik yoludur. Tek Kuşak Tek Yol'da biz kurucu değiliz, katılımcı da değiliz sadece bu kavramı ortaya atan kişiyiz. Tek ülkenin çıkarları için değildir, bunun için batı da doğu da gerekiyor. Bu yüzden biz Türkiye'yi de önemli bir ülke olarak görüyoruz ve daha fazla katılmasını istiyoruz. Dileriz ki bu inisiyatif sayesinde daha fazla Hong Kong'lu arkadaş buraya gelir ve yatırım fırsatlarını araştırır."

Çin'in birçok kaynağa ve büyük enerji kaynağına ihtiyacı olduğunu belirten Chan, "Tarım ve Orman Bakanı'yla da zirai ürün ve gıdalarla ilgili konuşmak isterim. Çin, Orta Asya ve Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak istiyor." diye konuştu.

Öte yandan etkinlik kapsamında düzenlenen panellerde, Türkiye-Çin arasındaki ekonomik-kültürel ilişkilerin yanı sıra inovasyon konuları ele alındı.

Ayrıca etkinlik kapsamında düzenlenen fuarda, fotoğraf sergisi, ürün tanıtımı, kültürel etkinlik ve paneller ile farklı yöntemler harmanlanarak, 70 yıl boyunca, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar olan kalkınması ve elde ettiği başarılar anlatıldı. Katılımcılar etkinlik alanında dövüş sanatları, kaligrafi sanatı, Çin çay seromonisi ve kanun dinletisi gibi geleneksel Çin sanatları ile buluşturuldu.


Kaynak: aa