ANKARA (AA) - Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Yunanistan'ın göçmenleri geri itmesine yönelik tutumunun "hak gasbına" yol açtığını belirterek, "İnsan hakları ihlali olarak nitelendirebileceğimiz bütün bu eylemlerin, insanlık adına utanç verici bir tablo olduğunu ifade etmem gerekiyor." dedi.

Kılıç, Sığınmacılar ve Düzensiz Göçmenlere Yönelik Geri İtme Eylemlerinin İnsan Hakları Perspektifinden Değerlendirilmesi Raporu'nu, kurumda düzenlediği basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.

21'inci yüzyılın göç yüzyılı olduğunu ifade eden Kılıç, Birleşmiş Milletler'in (BM) 2020 raporuna göre uluslararası göçmen statüsünde 281 milyon kişinin bulunduğunu ifade etti.

Uluslararası Göç Örgütü'nün 2022 raporuna göre dünyada 26,4 milyon mültecinin bulunduğunu bildiren Kılıç, "BM Mülteciler Yüksek Komiserliği dünyada evini terk etmek durumunda kalanların sayısının 100 milyon rakamına ulaştığını ifade ediyor ve bu rakamın ne yazık ki 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını görüyoruz." diye konuştu.

Herkesin göçmen durumuna düşme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten Kılıç, Ukrayna-Rusya savaşının sürdüğünü anımsatarak, "BM tespitlerine göre Ukraynalı mülteci sayısının 5 milyonu geçtiği ifade ediliyor." dedi.

Göçün sınır ötesi bir olgu olduğunu kaydeden Kılıç, savaş, şiddet ve iç çatışma gibi insan hakları ihlalleriyle ortaya çıkan iltica durumunun 2021'de yüzde 8 artarak, bu durumdaki kişi sayının 89 milyonun üzerine çıktığını aktardı.

Bu küresel sorunun çözümü konusunda alınan tedbirlerin güvenlikçi politikalar kapsamında yapıldığını bildiren Kılıç, ülkelerin göç meselesini dışsallaştırarak göç politikası benimsediğini ve insanları kriminalize ettiğini bildirdi.

Ülkeler tarafından milyarlarca doların sınır güvenliğini tesis etmek için harcandığını aktaran Kılıç, "Bu bakış açısının insani bir temelde, insan hakları temelinde yapılandırıldığını söyleyemeyiz." dedi.

Gelişmekte olan ülkelerin dünyadaki mültecilerin yüzde 85'ine ev sahipliği yaptığını söyleyen Kılıç, gelişmiş ülkelerin bu yükü alma noktasında ilgisiz olduğunu kaydetti.

- Tavsiyeler Yunanistan'a iletildi

Göç hareketinin en fazla sınır komşusu ülkelere yapıldığını vurgulayan Kılıç, Cenevre Sözleşmesi'ne göre ise iltica ve sığınmacılar konusundaki yükün bütün ülkelerin sorumluluğunda bulunduğuna dikkati çekti.

Yunanistan'ın göçmenleri geri itme eylemleri konusuna değinen Kılıç, Yunan tarafına geçen göçmenlerin kayıt altına alınmadan yeniden sulara ve kara sınırına geri gönderildiğini söyledi.

Yunanistan'ın bu tutumunun "hak gasbına" yol açtığını belirten Kılıç, "İnsan hakları ihlali olarak nitelendirebileceğimiz bütün bu eylemlerin, insanlık adına utanç verici bir tablo olduğunu ifade etmem gerekiyor." diye konuştu.

Kılıç, konuyla ilgili tavsiyelerini Yunanistan'a ilettiklerini dile getirdi.

- "Sınırların güvenliğini sağlamak için tel örgüler yetmez"

TİHEK Kurul Üyesi Dilek Ertürk de Türkiye'nin kurulduğu günden bu yana hem göç aldığını hem de göç verdiğini anımsatarak, muhacirliğin ne olduğunu iyi bildiğini belirtti.

Son dönemlerdeki çeşitli sıkıntılar nedeniyle düzensiz göç hareketinin hızlandığını aktaran Ertürk, bununla bağlantılı olarak Avrupa Birliği ülkelerindeki güvenlikçi politikaların da hız kazandığını söyledi.

Hazırlanan raporda hem denizden hem de karadan geri itme faaliyetlerinin ele alındığını bildiren Ertürk, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı desteğiyle geri itilenlerin tutuldukları yerlerde inceleme yaptıklarını anlattı.

Geri itmeler konusunda Yunanistan'ın yükümlülüklerini ihlal ettiğini kaydeden Ertürk, Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Komisyonuna sunduğu mektubunda da Yunanistan'ın kınanmasının talep dildiğini dile getirdi.

Ertürk, Yunanistan'ın düzensiz göçmenlere su ve yiyecek verilmesi bir tarafa, kıyafetlerini ve paralarını aldığını, yaşam hakkı başta olmak üzere göçmenlerin temel haklarını ihlal ettiğini vurguladı.

Sınırların tel örgülerle korunamayacağını, insanların ülkelerindeki kaynaklarına el atılmaması gerektiğini aktaran Ertürk, şunları söyledi:

"Sınırların güvenliğini sağlamak için tel örgüler yetmez. Sınırlarımızı tel örgülerle, kolluk kuvvetleriyle koruyamayız. Sınırların korunması bu ülkelerde yaşayan insanların kaynaklarına el uzatmamakla, oralarda savaşlar çıkararak, terör olayları desteklenerek bu insanların ülkelerindeki huzuru bozmamakla mümkün."