Kaynağının cehalet olduğunu düşündüğüm evlilik karşıtı söylemlerin mesnetsiz görüşlere, pervasız açıklamalara karşı durmamak elde değil. Hele hele günümüzde daha çok artan bu karamsar düşünce, çevre insanlardan değil; tam aksine evlilik arifesinde olan bireyin zihninden fırlamış hale gelmiş olması ne acı bir durum artık orasını siz düşünün.

Ekonomik buhranın yaşandığı şu günlerde destek olacağına köstek olan bu kuru gürültü fikirlerden sıyrılmak neredeyse zor bir durum. Bin bir türlü olumsuz şartlarla mücadele etmek mi, düğüne yetiştirilmesi gereken bir dünya eşya mı, o taraf bu taraf şu taraf söz etmesin gülünç duruma düşmeyelim gibi büyük sözlerin altında ezilmemek için iki ayağın bir pabuca tıkıştırıldığı o anlarda bir de böylesine kişilerin çıkıp adeta felaket tellalı kesilmeleri elbette üzücü bir durumdur.

“Ee yok mu biri felan? Ne zaman evlilik?” Soruların ardından gelen yanıtın karşı tarafın zihin dünyasında oluşturduğu alay etme iç güdüsü ve arkasından gelen “Evlenip te ne yapacaksın?” ne büyük kötürüm bir anlayış, ne kötü bir söylem!

Muhtemeldir ki bu gibi ifadeleri kullanan kişinin evliliğin manasından, mayasından, çağlar ötesinden gelen çağrıdan, yaratıcının emrinden bağdan bağlantıdan bihaber. Gönül dünyasından haberi yok, hoş bir sohbet, muhabbetin ardından gelen iki ayrı dünyanın birleştiği gönül bağından haberi yok. Haberi olsaydı böyle olmazdı elbet. 

İslam çatısı altında kurulan ve saadet yuvasına geçişin yapıldığı evliliğin önemini, kıymetini, hassasiyet gösterilmesi gereken bir durum olduğunu, veda hutbesinde Peygamber Efendimizin (sav) şu sözlerle dile getirmişti “Siz kadınları, Allah’ın emanet olarak aldınız.”

İşin özüne inecek olursak kavramlardan ve anlamsız betimlemelerden sıyrılıp manevi zenginliğin gelişip yeşermesinde önemli bir rol oynayan ve kulun imanının yarısı kapsayan evlilik öyle kurtlar sofrasına parçalanacak bir durum yamana atılacak bir et parçası değildir.

Evlilik kalpten kalbe olan bağlantının kilit noktası. Toplum oluşmasında seyreden mihenk taşı. Kalpten kalbe doğru giden bir yol. Sevgilinin gönül dünyasında oluşan sohbet muhabbet halidir.  Evlilik öyle boş laf edilecek bir müessese değil, aksine hayatın dönüm noktasında yer alan bir eşiktir. Bu eşiği geçmekte marifet gerektirir. Bu marifet ise kurulan yuvanın sürdürülebilmesidir.

Gönül erlerinin geçtiği merhalelerden sonra dillerinden dökülen hakikatler nakşolmalı kalplere. Yunus Emre’nin (ks) de dediği gibi “Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için, Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.”