Kimilerine şehadetle, kimilerine hastalıkla, kimilerine kazayla, kimisine oturduğu yerde gelirsin. Kapıyı çalmadan heybetli girişin var ya senin, of diyorum gözünü sevdiğim, canını yediğim ölüm. Emir olan ve nimet olarak sunulanların en güzelisin sen. Nefes alabilmenin, nefesisin sen ÖLÜM. Soluklanmanın en büyük soluğudur ölüm. Göğüs kafesine sıkışın nefesin özgürlüğüdür ölüm. Maddeden manaya geçiş, güzele en güzel yolculuktur. Affedilmek için çıkılacak mecburi yoldur. Bütün nefretlerin en güzel temizleyicisidir. İyi ya en çok nefret edilenler ölümle tanışınca herkes elini eteğini çeker ondan. Açılacak en güzel gözdür ölüm, gözerin daha o zamana kadar görmediklerini görür yürekler. Solup alıp verirken, bir sürü şey yüklenen insanın, kara kaşlı kara gözlü olması, değer kazanması, yürek acısı olmasıdır Ölüm. Mümkün olsa da bir anlık geri gelse, nankördür ya insan oğlu kendini de bilmez, fendini de, yine yeniden yükler o geri gelen adama, fikri, zikri, yükü, sorumluluğu, beklentiyi. Bunların hepsinden en temiz kurtuluştur ÖLÜM. Bize bazı kavramlar hep kötü anlatıldı, kötü bildirildi. En büyük kötü olansa sanki ölümdü. Aslında yer yüzünün en güzel çamaşır suyudur ölüm. Hem beyin, hem beden, hem ruhsal temizliktir. Su kadar güzel, ekmek kadar kutsal. Nerede, nasıl öleceğimiz bize önceden bildirilmiş olsaydı acaba ne yapardık ?Oraya mı gitmezdik ? O eylemimi yapmazdık, kaçar mıydık ? Korkar mıydık? Ya da nasılsa yaşayacağız deyip gözü kapalı devam mı ederdik sermayeyi tüketmeye Ölüm güzel, çünkü ölümü Yaratan güzel. Ölüm meleği mübarek, çünkü ona emri veren kudret mübarek. Ölüm candır, can. Ölüm kandır, ölüm yükseliştir göğe, kanatsız, uçaksız. Ölüm başarabiliyorsanız yaşamasını adam gibi yaşamayı, en güzel sınıfla uçuştur, kaç kat aleme. Meleklerin bile gıbta ettiği, hızla en güzele gidişin adıdır Ölüm. Böylesine güzel hali ve şekli varken neden bize hep kötüsü anlatıldı. Neden Azrail hep can alırken can yakandı. Nasıl yaşarsanız öyle ölür, öyle haşredilirsiniz diye bildiriliyor bize. Nasıl öleceğimizi mi merak ediyoruz. Nasıl yaşadığınıza bakın. Can vermek mi , can teslim etmek mi ? Emaneti yerine geri teslim ediş. Hem de çıt çıkarmaksızın, Bütün teslimiyetiyle. Çıkarılacak seslerin sessizliğidir ÖLÜM. Doğumu kadar sevinilecek anıdır bedenin, ölüm. Doğumda yer değişen beden ve ruh, ölümde ne mutlu ki en son ki evine gider artık. Bitmiştir sınav. Sona ermiştir. Zil çalmıştır. Kalemi bırak, geride dur artık sıra hesaplamada denmiştir. Şaşarım aklıma ki burnumun bu kadar dibindeyken, kendime çok uzak sandığım ve yanıldığım bu tatlı gerçeği, bu canını yediğimi unutur, oyuncaklarıma dalıveririm. Güzel hatta çok güzel ölebilmemiz duasıyla...