Merkez üssü Kaynaşlı olan 7.2 büyüklüğündeki Düzce Depremi'nin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen, depremde yakınlarını kaybedenlerin acıları halen tazeliğini koruyor.  Çok sayıda can kaybının yaşandığı depremin merkez üssü Kaynaşlı'da, neredeyse her evde acı bir hikaye var.

Depremde engelli eşi ve 4 aylık çocuğunu göçükten çıkartan dönemin mahalle muhtarı bedensel engelli Zeki Canazlar (59), deprem anında ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.

Canazlar, yaşam ile ölüm arasında giden, yaşadıkları olumsuzluklara ve bedensel engeline aldırmadan her insanın yardımına giderek saatlerce enkaz altındaki vatandaşlara destek olduğunu belirtti.

Üç aylıkken çocuk felci geçirdiğini ifade eden Canazlar, "Ömrümde hiç adım atmadım. Rüyalarda yürüdüm, bisiklete rüyalarda bindim. Halimize şükürler olsun, bundan iyisi can sağlığı. Herkes 10 dakikada gider, ben de yarım saatte giderim, ne fark eder." diye konuştu.

"SIRTIM YANDI, AYAĞIM ÇATLADI, ÇİĞNENDİ"
Depremde kahvehanede olduğunu dile getiren Canazlar, yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Kahvede depreme yakalandık. Kahve yıkılmadı ama her taraf patladı. Deprem anında oturduğum sandalye kırılınca ayağa kalkamadım. Üzerime çay kazanı devrildi. Sırtım yandı, ayağım çatladı, çiğnendi. Depremi öyle atlattık çok şükür. Zaten yarım bir ayak vardı, depremde o da gitti. Oradan sürünerek çıktım. Ev hiç adamın aklına gelmiyor. O zaman 4,5 aylık çocuğum var. Allah'a şükür çıktılar enkaz altından. Yaklaşık 100 metrekarelik ev 25 metrekareye doldurulmuş gibiydi."

'AĞRILARIMIZI VE SIZILARIMIZI UNUTTUK'

O dönemde mahalle muhtarı olduğu için sorumluluklarının bulunduğunun altını çizen Canazlar, şöyle devam etti:

"Sorumluluk ayrı bir şey. O dönem ağrılarımızı sızılarımızı unuttuk. Çok enteresan şeylerle karşılaştık. İmamlar 5-6 gün mezarlıktan çıkamadılar. Allah bir daha o günleri göstermesin. Allah'ın yardımıyla mücadele ettikçe o şevk artıyor. Güç kuvvet geliyor. İnsanlar etraftan yardım bekliyor. Herkes feryat ediyor. Onları teskin ettik, 'Bir şeyin yok çıkacaksın' dedik. O, Allah'ın verdiği bir kuvvetti."

Kendisi gibi çocuk felci geçirerek 8 yaşında bedensel engelli olan Canazlar'ın eşi Filiz Canazlar da deprem anında çocuğu ile enkaz altında kaldıklarını, ilk olarak çocuğunun çıkarılmasını istediğini dile getirdi.

ERCAN DEPREMDE YAŞADIKLARINI VE ÖLEN ARKADAŞLARINI UNUTAMIYOR
Kaynaşlı'da yıkılan Merkez Camisi'nin enkazında kalan ve 3,5 saatlik yaşam mücadelesinin ardından kurtarılan imam Numan Ercan (66), deprem anında yaşadıklarını ve yanında ölen arkadaşlarını unutamıyor.

Görev yaptığı caminin yıkılmasının ardından yenisinin inşa edildiğini belirten Ercan, depremin meydana geldiği saatlerde yatsı namazını kıldıklarını ve cami altında bulunan çay evine cemaatle indiklerini söyledi.

'ÇOĞU ARKADAŞIM YANARAK ÖLDÜ'

Henüz bir bardak çay içemeden depremin meydana geldiğini belirten Ercan, şu değerlendirmede bulundu:

"Yıkılan caminin altında kaldık. 37 arkadaşım orada vefat etti, çoğu yanarak öldü. Çay evi birden yanmaya başladı. Çay evinin içindeki varil soba devrildi. Zeminde bulunan talaş tozlarından dolayı çay evi yanmaya başladı. Çay evinin yanında bulunan tüp bayisi de bir anda patlamaya başladı. Böyle zor bir an yaşadık. Allah o günleri bir daha göstermesin. Yaklaşık 3,5 saat enkazın altında kaldım. Yaralı bir halde çıktım. Beton yığınlarını genişlete genişlete Allah'ın yardımıyla dışarı çıktım."

Enkazdan çıktıktan sonra Allah'a şükrettiğini dile getiren Ercan, "Ne kadar şükretsek az çünkü benimle beraber az önce camiden çıkan kardeşlerimin hepsi orada yerin dibinde vefat etti, bir çoğu da yandı." dedi.

VATANDAŞLARIN YARDIMINA KOŞTU
Kaynaşlı'da 19 yıl çalıştığını anlatan Ercan, görev süresi boyunca birçok öğrencisinin ve cami cemaatinin bulunduğunu belirtti.

Enkaz altından çıktıktan sonra görev bilincini kaybetmediğini aktaran Ercan, ilçe halkının maddi ve manevi yardımına koşarak her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını söyledi. Ercan, geç saatlerde enkaz altından çıkanları el fenerleri ve telefon ışıklarıyla mezarlara defnettiklerini ifade etti.

AİLESİ ÖLDÜ SANDI
İki çocuğunun olduğunu belirten ve deprem olduktan sonra oğlu Fatih'in koşarak caminin bulunduğu yere geldiğini aktaran Ercan, "Buraya geliyor caminin o halde olduğunu görünce ağlaya ağlaya evi zor bularak gidiyor. Annesine, 'Babamın oradan çıkması mümkün değil, babam öldü' diyor, hanım bayılıyor. " sözlerine yer verdi.