AA muhabiri, "cemaat" kisvesi altında yaptığı hukuksuzlukların deşifre olması üzerine silaha sarılan FETÖ'nün, sonunu hazırladığı 15 Temmuz darbe girişimine nasıl geldiğini derledi.

Örgüte ilişkin hazırlanan iddianame, mütalaa ve gerekçeli kararlara göre, FETÖ, gerçek yüzünü, 17/25 Aralık kumpas soruşturmaları olarak tarihe geçen süreçte gösterdi. Zira bu kumpas, 15 Temmuz'a giden yolda döşenen ilk taşlardı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında görevli örgüt mensubu savcılar, 17 Aralık 2013'te iş adamı ve bürokratların aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyi "kara para aklama", "altın kaçakçılığı" ve "kamu görevlilerine rüşvet" iddiasıyla gözaltına aldı.

Dönemin özel yetkili savcısı Muammer Akkaş, bu operasyondan bir hafta sonra 25 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da arasında olduğu 96 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.

Ancak 17 Aralık operasyonunda görev alan örgüt mensubu polislerin yerine atanan kolluk görevlileri, gözaltı kararlarını uygulamadı ve örgütün kumpas planı başlamadan suya düştü.

Örgütle mücadele başladı, yargıdaki gücü sarsıldı

"Hükümete ilk darbe girişimi" olarak kabul edilen sözde 17/25 Aralık operasyonlarının ardından, FETÖ'ye karşı her alanda mücadeleye hız verildi.

Bu kapsamda, kumpas oldukları sonradan ortaya çıkan Balyoz ve Ergenekon dosyalarının da arasında bulunduğu birçok davanın savcı ve hakiminin özel yetkileri kaldırıldı, görev yerleri değiştirildi.

Ardından FETÖ'nün güdümünde olduğu değerlendirilen HSYK'nin yapısının değiştirilmesi için çalışma başlatıldı.

17/25 Aralık sürecinin ardından 2014'ün ilk günlerinde, örgüt mensubu savcıların talimatıyla Adana'da, MİT'e ait 3 tır durdurularak usulsüz şekilde arandı.

Bunun üzerine HSYK, tırları aranmasını isteyen savcı Aziz Takcı ile Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ahmet Karaca ve aynı birimde görevli Mustafa Sırlı'nın özel yetkilerini kaldırdı.

17/25 Aralık soruşturmalarını yürüten savcılar Celal Kara, Mustafa Erol ve Mehmet Yüzgeç'in de özel yetki alanları değiştirildi.

Yargıdaki örgüt mensuplarına yönelik mücadele kapsamında, 11 Şubat 2014'te 166 hakim ve savcının yeri daha değişti. Ergenekon soruşturmalarını yürüten Zekeriya Öz de Bolu'ya düz savcı olarak atandı.

Milli Güvenlik Kurulunun 26 Şubat 2014'teki toplantısının ardından, "Ülke genelinde güvenliği ilgilendiren hususlar ve yürütülen çalışmalar değerlendirilmiş, bu kapsamda halkımızın huzurunu ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden yapılanmalar görüşülmüştür." açıklaması yapılarak FETÖ'ye karşı mücadelenin daha kapsamlı olacağı sinyali verildi.

Bu açıklamadan bir gün sonra, HSYK'nin yapısını değiştiren kanun yürürlüğe girdi ve kurumun genel sekreteri ile yardımcılarının da arasında bulunduğu birçok personelin görevi sona erdi.

Ardından çıkarılan kararnamelerle kritik yerleri tutan FETÖ mensuplarının görev yerleri değiştirilmeye devam edildi. Demokratikleşme paketinin yürürlüğe girdiği mart ayında ise özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Böylece FETÖ'nün yargıdaki gücü sarsıldı.