Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesinden sonra katili Mevlüt Mert Altıntaş'ın FETÖ'cü mü yoksa El Nusra üyesi mi tartışması devam ediyor. Siyasi uzmanlar Altıntaş'ın FETÖ'cü olduğunu, El Nusra üyesi olduğuna dair işaretler verilerek, işlenen cinayetin FETÖ'yle bağlantısının karartılmaya çalışıldığını ifade etti. 

Konuyla ilgili olarak Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, bugünkü köşesinde kaleme aldığı "Katilin Gülen’le irtibatı" başlıklı yazısında "Mevlüt Mert Altıntaş, tipik bir FETÖ elemanı. Zaten bütün bağlantıları da çıktı ortaya. FETÖ tarafından okutulmuş, eğitilmiş, ardından da polis yapılmış. Ayrıca, bu örgütle tek bir irtibatı ortaya çıkarılamasaydı bile 'Bu adam da onlardan biri' demek mümkündü. Katil Altıntaş, Fetullah Gülen’in adeta bir kopyası. Karşılaştığımız bütün FETÖ’cülerle aynı tornadan çıkmış gibi…" dedi. 

İşte Pazarcı'nın yazısından satır başları: 

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş, tipik bir FETÖ elemanı. Zaten bütün bağlantıları da çıktı ortaya. FETÖ tarafından okutulmuş, eğitilmiş, ardından da polis yapılmış.
Ayrıca, bu örgütle tek bir irtibatı ortaya çıkarılamasaydı bile “Bu adam da onlardan biri” demek mümkündü.

Katil Altıntaş, Fetullah Gülen’in adeta bir kopyası. Karşılaştığımız bütün FETÖ’cülerle aynı tornadan çıkmış gibi…

Birincisi, yılan misali son derece sinsi!

İkincisi, Fetullah Gülen gibi o da arkadan vuruyor.

Üçüncüsü, bu katil de İslam adına hareket ettiğini iddia edip, İslam’a zarar veriyor. Yaptığı eylemle, belli çevrelere “İşte radikal bir İslamcı daha; bunların tamamı katil” propagandası yapma fırsatı doğurdu.

Dördüncüsü, Fetullah Gülen gibi o da Türkiye’nin menfaatlerine saldırıyor, içimizde yaşayıp bizi vuruyor.

Beşinci ve en önemlisi, Fetullah Gülen nasıl ABD’ye hizmet ediyorsa, bu adam da Amerika’nın kafasını bozan hedeflere saldırıyor.

Demem o ki…

FETÖ’cüleri iyi tanıyan herhangi birinin katil Altıntaş’a bakıp, “işte yine onlar” demesi için her türlü veri mevcut!

***

1990’lardan bu yana gözlemleme fırsatı buldum. İyi tanıdığımı söyleyebilirim bunları. Yüzüme “abi” der, saygıda kusur etmezlerdi. Ancak, sürekli olarak aramıza bir perde gerdiklerini hissederdim.

Karşıma geçip, “abi, abi” diye diye kuyumu kazıp, işsiz bıraktılar.

Hep yüzüme güldüler ama fırsat bulduklarımda arkamdan oyunlar çevirdiler. Hatta “abicim” diyerek, hakkımı gasp etmeye, paramı çalmaya bile çalıştılar.

TRT’de program yaparken, önlerini iliklemeden karşıma geçmezlerdi. Sürekli “Abi bir emrin var mı?” derlerdi. Program başlayıp, kameraların karşısına geçtikten sonra da engellemek için ellerinden geleni yaparlardı.

Böylesine alçak bunlar.

Katil Mevlüt Mert Altıntaş’ın, polis kimliğini gösterip içeri girdikten sonra Rus Büyükelçi’nin arkasında koruma gibi duran, daha sonra silahını çekip, arkadan vuran görüntülerini izlediğimde hep bu yaşadıklarımı düşündüm.

Sergilenen sinsilik ve kahpelik aynıydı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile yanına sokulup, el pençe divan durarak yaltaklandıktan sonra öldürmek istemedi mi bunlar?

***

Açın Fetullah Gülen’in eski konuşmalarını, bakın. Münafıklığın zirvesine ulaşmış bir kişilikle karşılaşacaksınız…

O dönemde söylediği sözlerle bugün yaptıklarını karşılaştırın, riyakârlık ve yalan konusunda nasıl uzmanlaştığını göreceksiniz.

Bu adamın hiçbir değeri yok…

O yüzden de yıllarca bugün çok iyi bildiğimiz güç odakları tarafından uşak gibi kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediyor.

Ama son kullanım tarihi geçti. Artık millet de gayet iyi tanıdı bunu. İşe yaramıyor, ne yaparsa eline yüzüne bulaştırıyor. Yaldızları döküldü, takkesi düştü, kel görüldü. Her geçen gün daha fazla dibe doğru batıyor.

Ne dedi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’li meslektaşı John Kerry ile yaptığı telefon görüşmesinde? Lafı hiç evirip çevirmeden ayıplarını yüzüne vurdu:

-Türkiye de Rusya da Karlov’a yönelen silahın arkasında Pensilvanya merkezli FETÖ’nün olduğunu biliyor.

Çavuşoğlu, daha fazlasını da söyleyebilirdi ama frene bastı, sustu. Zaten Kerry de anlamıştır ne demek istediğini!

***

Diyorum ki, artık Amerika’nın da Fetullah Gülen’in son kullanım tarihinin geçtiğini görmesi gerekiyor. Çünkü bu adam ve FETÖ denilen örgütü, onlara eskisi gibi fayda değil, zarar getiriyor. Belki Türkiye’yi hâlâ sıkıntıya sokarak cinayetler işleyebiliyor ama eskisi gibi operasyon kabiliyetini yitirdi.

Gülen, ABD için ne kadar değerli olursa olsun, sonuçta bir uşak!

Artık eskisi gibi hizmet edemiyor. Geldiğimiz noktada, Amerika bu adamı hâlâ sırtında taşıyor. Ancak, konuya Amerikan menfaatleri açısından bakıldığında da boş bir çuval gibi yere indirmenin zamanı geldi de geçiyor bile.

Tabii kendileri bilir!

Çünkü Türkiye alternatifsiz değil, yoluna devam ediyor…