Türkiye'nin son dönemdeki dünya vizyonu doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığını küresel ölçeğe taşıyan Prof. Dr. Mehmet Görmez, din hizmetleri alanında hem yurt içinde hem de yurt dışında gerçekleştirdiği atılımlarla uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti.


Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının din hizmetleri anlayışını değiştirerek sadece Türkiye'nin değil, İslam dünyasının ve hatta tüm insanlığın sorunlarına yöneldi.

Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Çanakçı köyünde 1 Ocak 1959 yılında doğan Görmez, ilköğrenimini Nizip'te, orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladı.

Görmez'i küçük yaşlardan beri tanıyan AK Parti Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül de bu isimlerden biri.

Gül, "Görmez'in çok güzel Kur'an-ı Kerim okuduğunu ve o yıllarda dinlediği Mısırlı ünlü Hafız Abdussamed'i Görmez ile karıştırdığını", "İlk gençlik yıllarımdan hatırladığım, çok güzel Kur'an-ı Kerim okurdu. Ben, meşhur Mısırlı kurra Abdussamed'i dinledikçe o kişinin Mehmet Görmez olduğunu düşünürdüm. Yaşımız ilerledikçe o kişinin Abdussamed olduğunu anladım" sözleriyle dile getirdi.

Öğrencilik yıllarında fark edilen azim ve başarı 

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 1983'te yüksek öğrenime başlayan Görmez'in çalışmalarındaki azmi ve başarısı, öğrencilik yıllarına kadar dayanıyor.

Görmez'in öğrencilik yıllarına şahit olan hocası eski Devlet Bakanı Prof. Dr. Sait Yazıcıoğlu, eski öğrencisini "Hem iyi bir akademisyen hem de alanında yetkin bir isim" olarak değerlendirdi.

"Alanında çığır açan bir doktora çalışması"

Kendisini ilme adayan Görmez, 1990 yılında başladığı doktora öğrenimini, 1995'te "Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu" adlı teziyle tamamladı. Görmez'in akademik çalışmalarındaki farkı, katıldığı yarışmalarda da fark edildi. Görmez, doktora çalışması ile 1996'da Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları birincilik ödülü aldı. 

Söz konusu yarışmanın jürisinde olan ve Görmez'i ilk kez bu eseri ile tanıyan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, bu çalışma için "ilmi düzeyi yüksek ve alanında çığır açan bir eser" tanımlaması yaptı.

Görmez'e başarı dileyen Bardakoğlu, "Başkanımızın başlattığı güzel hizmetleri daha da ileri götüreceği ve başkanlığın 'üst bürokrasi' olma konumunun bu dönemde artık 'alanında temsil ve merci' konumuna doğru evrilmesinde önemli mesafeler alacağı inancındayım" ifadesini kullandı. 

"Atanmış din görevlisinden, adanmış din gönüllüsüne"

Diyanet İşleri Başkanlığı görevini "ateşten cübbe" olarak tanımlayan Görmez, bu görevi 11 Kasım 2010 tarihinde Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'ndan devraldı. 

Göreve geldikten hemen sonra alışılmışın dışında çalışmaları ile dikkati çeken Görmez, din hizmetlerinin konseptini tamamıyla değiştirdi. Din ile hayatı birleştiren bir anlayışla yeni çalışmalara imza atan Görmez, camileri hayatın merkezine taşıyabilmek amacıyla ülke genelinde bu ibadethanelerin gün boyu açık kalması yönünde adımlar attı. Camilerin engelliler için elverişli olması için çalışmalar başlatan Görmez, kadın mekanlarını iyileştirebilmek için cami mimarisinin yeniden ele alınmasını sağladı. 

Üniversite kampüsleri içerisinde camiler inşa edilmesine yönelik "Mabetsiz Üniversite Kalmasın" projesine büyük önem veren Görmez, gençlerle iletişim kurabilen ve yüksek lisans ya da doktora eğitimi almış din görevlilerini bu camilerde görevlendirdi. 

Cami dışı, sosyal-kültürel içerikli din hizmetlerinde büyük adımlar atan Görmez döneminde, "Hastanelerde Manevi Bakım", "Cezaevlerine Özel Din Hizmetleri" başta olmak üzere pek çok kurumla işbirliği protokolleri imzalandı.

Bu dönemde müftülüklerin, bürokratik yönünden ziyade şehirlerin dini-manevi hayatını sevk ve idare eden merkezler olmasına ayrı bir önem veren Görmez, "Atanmış din görevlisinden, adanmış din gönüllüsüne" şiarıyla ülke genelinde din görevlileriyle buluşma toplantıları gerçekleştirdi. 

Din hizmetlerini kanaat önderleri ile yürütme kararı

Terörün son bulması amacıyla Güneydoğu'yu sık sık ziyaret eden Görmez, Bahsegel bölgede yaşayan kanaat önderleriyle pek çok kez bir araya geldi. Görmez, bu dönemde bölgede yürütülen din hizmetlerini sadece imamlar ve müftüler ile değil aynı zamanda bölgede hayatını ilim ve irfana adamış kişiler ve kanaat önderleriyle yürütme kararı aldı. Bu kararın yasal bir zemine kavuşması ve kurumsallaşması için de çalışmalar başlatan Görmez, kanaat önderleri ile bölgede bazı ön çalışmalara başladı. 

Sadece Türkiye'nin değil, İslam dünyasının sorunlarına yöneldi 

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının din hizmetleri anlayışını değiştirerek, sadece Türkiye'nin değil, İslam dünyasının ve hatta tüm insanlığın sorunlarına yöneldi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Görmez döneminde Suriye ve Irak başta olmak üzere İslam coğrafyasının farklı bölgelerindeki şiddet, savaş, terör, çatışma ve kaosun sona erdirilerek yeniden barış, huzur ve kardeşlik ortamının tesisi yönünde ilk defa inisiyatif aldı, sorumluluk ve rol üstlendi. Bu çerçevede Dünya İslam Alimleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi girişimi başlatılarak Daimi Temas Grubu oluşturuldu. 

"Türkiye'ye derinlik kazandıracak hizmetler"

Gazeteci Yazar Ahmet Taşgetiren, Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde tanıştığı Görmez'i "İyi bir İslam alimi, güzel bir mümin, kendi hayatında İslam'ın güzelliklerini yaşayan bir ilim adamı" olarak nitelendirdi.

Kurumun uluslararası alanda çok derinlikli hizmetler verdiğini belirten Taşgetiren, "Diyanet'in hemen hemen Müslümanların bulunduğu bütün coğrafyalarda bir ilişki ağı oluşturma noktasında çaba gösterdiğini biliyoruz. Bunlar temelleri atılan ve geliştikçe de hem İslami hizmetlere hem Türkiye'ye derinlik kazandıracak olan hizmetler" şeklinde konuştu. 

DAEŞ'e karşı güçlü bir ses

Görmez'in başkanlığı döneminde Diyanet İşleri Başkanlığının öncülüğünde gerçekleştirilen uluslararası toplantılarda İslam dünyasının sorunları tartışılarak, çözüm yolları arandı. Bu kapsamda Görmez, İslam dünyasının son dönemdeki en büyük sorunlarından olan ve İslamiyet'e büyük zarar veren DAEŞ gibi terör örgütlerinin karşısında İslam alimleri arasında güçlü bir ses olmayı başardı.

Son 50 yılda "Selefilik" adı altında ortaya çıkan öğretiyi İslam dünyası için bir tehdit olarak gören Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bu kapsamda eğitim alanında müfredatın da gözden geçirilmesini istedi.

En büyük hayali "Uluslararası İslam Üniversitesi"

Bağdat, Şam, Kahire gibi Müslümanların ilim tahsil ettiği şehirlerin son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde "ilim merkezi" özelliğini yitirmesi üzerine bir ihtiyaç ortaya çıktı.

Diyanet İşleri Başkanlığı da bu ihtiyacı gidermek adına "Uluslararası İslam Üniversitesi" kurmayı planlıyor. İstanbul'da kurulması planlanan üniversite için yoğun çalışma yürüten Görmez, çalışmanın altyapısının hazır olduğunu ve kısa zaman içerisinde hayata geçirileceğini açıkladı. 

"Paralel yapı" ile mücadele

"Paralel yapı"nın dini anlayış ve yöntemleri hakkında bilimsel zeminde mücadele eden Diyanet İşleri Başkanlığını itibarsızlaştırmak amacıyla makam aracı bahane edilerek 7 Haziran seçimlerinden önce yoğun bir kampanya yürütüldü. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Diyanet İşleri Başkanı Görmez'e yapılan nezaketsizliğe karşılık makam aracı tahsis etti.

G20 Liderlerine açık mektup

Görmez, "G20 Zirvesi" için Türkiye'de bulunan ülke liderlerine açık mektup gönderdi. Görmez'in mektubundaki şu ifadeler dikkat çekti:

"Bildiğiniz gibi ülkem iki milyonu aşkın mülteciyi barındırıyor. Bulunduğunuz otellerin pencerelerinden seyr-u temaşa ettiğiniz Akdeniz, nice mülteciye mezar oldu. Nice bebek cesetleri insanlığın vicdan ve merhametiyle beraber kıyıya vurdu. Akdeniz sahillerine vuran çocuk cesetlerinin, bombalardan kaçarken dalgaların boğup sahile attığı bedenlerin vicdanlarımızı harekete geçireceğine ve yoğun gündeminizin ilk maddelerinden biri olacağına yürekten inanmaktayım."

Çocuklarına şefkatli bir öğretmen

Önemli isimlerin ilim hayatını anlattığı Görmez'in aile hayatında nasıl bir baba olduğunu ise kızları Müberra Görmez Emin ve Hümeyra Görmez Temren şöyle anlattı: 

"Babamızı tarif eden en önemli kavramlar iman, ilim, merhamet ve sabır kavramlarıdır. Onun hayatının her alanı olduğu gibi babalığı da bu kavramlar üzerine inşa edilmiştir diyebiliriz. O bize öncelikle doğumumuzdan bugünümüze kadar çok şefkatli bir öğretmen oldu. Kur'an’ı, sünneti, okumayı, okumanın önemini, ahlakı, edebi, sevgiyi, saygıyı, kul hakkını, mütevazılığı, sabrı bize o öğretti, daha önemlisi bunları kendi hayatına da taşımaya özen gösterdiği için bize her zaman örnek oldu."

Görmez'in kızları, "Babamızın da tabiri ile üzerinde taşıdığı ateşten gömlek değil, ateşten cübbe. Bunun ağırlığını taşımak gerçekten çok zor" değerlendirmesinde bulundu.