TGRT Haber televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin soruları cevaplayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, seçim sürecinin oldukça verimli geçtiğini ve kendisinin gittiği Batı Karadeniz Bölgesi'ndeki illerde havanın çok güzel olduğunu söyledi.

Faize karşı olduklarını belirten Özlü, şöyle devam etti:

"Biz faizin tamamına karşıyız. Oranı ne olursa olsun karşıyız. Bunun en önemli sebebi; sanayicimizi korumak içindir. Sanayicimiz yatırım yapmak istiyor. Sanayicimiz üretim yapmak istiyor ve bunun için sermayeye ihtiyacımız var. Sermaye için bankaya gidiyor, karşısına yüzde 20 gibi bir faiz oranı çıkıyor. Yüzde 20 gibi faiz ödediğiniz bir sermayeden ne kazanacaksınız? Bu yüzden ekonomideki birinci önceliğimiz faizlerin düşürülmesi olmalıdır. Yüksek faiz ortamlarında sanayicimizin büyümesi, sanayicimizin üretim yapması mümkün değildir. Bizim o yüzden birinci öncelik olarak faiz oranlarının düşürülmesi gibi bir çalışmamız olacak."

Dövizdeki dalgalanmayı seçim sürecini kötüye kullanma olarak nitelendiren Özlü, bu sürecin geçici olduğunu ve 25 Haziran'dan sonra her şeyin yerli yerine oturacağını vurguladı.

"Dövizdeki dalgalanma esasen dış kaynaklı bir dalgalanma"

"Döviz stabil bir hale gelecek. Kurlar stabil bir hale gelecek." diyen Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu geçici bir süreç. Dövizdeki dalgalanma esasen dış kaynaklı bir dalgalanma. Türkiye'ye karşı ekonomik bir operasyon gayretleri var. Dış kaynaklı bir süreç. Merkez Bankamız bir dizi tedbirler aldı ve tedbirler almaya da devam edecek. Bir ülkede para politikasının sorumlusu Merkez Bankası'dır. Merkez Bankası'nın bu konuda duyarlı olduğunu düşünüyorum. Ekonomideki faiz, kur, enflasyon birbirlerini tetikleyen unsurlar. Dolayısıyla faizler yükseliyor, enflasyon yükseliyor, kur değişiyor. Kurdaki değişim, Türkiye'nin ithalatı, ihracatı hep kurlar üzerinden olduğu için faiz, kur, enflasyon üçgeni birbirini etkiliyor." 

"Seçimler asla ikinci tura kalmaz"

Bakan Özlü, 24 Haziran seçimlerine değinerek, "25 Haziran sabahı Türkiye inşallah seçimlerin sonuçlandığı, önümüzdeki 5 yılı görebildiğimiz, Meclis'teki çoğunluğu sağladığımız bir süreç olacak. Seçimler asla ikinci tura kalmaz. Muhalefet meydanların dilini okumuyor. Muhalefet kendi köşesinde bir söylem geliştiriyor. Meydanlara baktığımızda halkımızda AK Parti'mize baktığındaki teveccüh, sayın Cumhurbaşkanımıza karşı gösterilen teveccüh, aslında seçim sonuçlarını gösteriyor." şeklinde konuştu. 

"Karakaş, yakın bir gelecekte görevinin başında olacak"

Yerli otomobil projesinin kendisinin bakan olmadan önce başladığını aktaran Özlü, şunları kaydetti:

"Hakkını teslim etmemiz lazım, benden önceki bakanımız Fikri Işık döneminde başlayan bir projedir yerli otomobil projesi. Projenin esas sahibi sayın Cumhurbaşkanımızdır. Yani Cumhurbaşkanımızın bizzat takip ettiği, önem verdiği projedir. Ben göreve başladıktan sonra projenin iş modelinde bir değişiklik yaptık. Özel sektör öncülüğünde, devlet destekli bir model geliştirdik, şu an bunun sonuçlarını aldık. Ara sözleşme ortaklar arasında imzalandı, CEO ataması yapıldı, CEO'yu sayın Cumhurbaşkanımız açıkladılar. Mehmet Gürcan Karakaş, inşallah çok yakın bir gelecekte görevinin başında olacak. Ekim ayından önce görevinin başında olmasını arzu ediyoruz."

Özlü, yerli otomobilde tasarım sürecinin başladığını, teknik ve mali analiz çalışması yaptıklarını, bu çalışmanın tamamlandığını anlattı. 

"Projenin temel parametreleri ortaya çıktı. 3,2 milyar avroluk bir yatırım yapacağız." diyen Bakan Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:

"200 bin araç üretim kapasitesine ulaşacak bir bir tesis olacak. 5 model araç olacak. Araç başından beri düşündüğümüz elektrikli araç olacak. Uzun vadede 50 milyar avroluk gayri safi milli hasılaya katkı sağlayacak bir proje. Bu projede doğrudan 4 bin, dolaylı olarak 20 bin istihdam sağlayacağız. Teknolojinin son ürünü bir proje olacak. Akıllı sürüş sistemleri olacak. Batarya, elektrikli bir proje olacak. Aslında bu proje, Türkiye'deki teknolojik sıçramanın öncü projelerinden birisi olacak."

"2021'de de satışa sunmak istiyoruz"

Özlü, otomobilin orta, üst sınıfa hitap edeceğini belirterek, "Ne çok lüks ne çok alt gruba hitap edecek. Daha çok B ve C segmentinde bir araç düşünüyoruz. Emsallerinden en az yüzde 5 daha ucuz olacak. Emsallerinden daha kaliteli bir araç yapmayı hedefliyoruz. Öncelikle maliyetleri aşağıya çekmeyi isteriz, yani düşük maliyetli üretim yapmak isteriz. Böyle olsun ki rekabet gücümüz yüksek olsun. Bu vergisel konular, aracın piyasaya çıkma zamanı geldiğinde Maliye Bakanlığı'mızla oturup konuşacağımız konulardır. Bizim aracımız emsallerinden B ve C segmentindeki araçlardan en az yüzde 5 ucuz ve kaliteli olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Fabrika kurulumu için 22 ilden talebin geldiğini belirten Özlü, ortak girişim grubu olan girişimciler ve CEO'nun bu konuyu mali etkinlik yönüyle değerlendireceğini ve kendilerine alternatif sunacaklarını söyledi.

Bakan Özlü, müştereken buna karar vereceklerini kaydederek, "Bu devletin tek başına vereceği bir karar değil. Fizibilitesini yapacağız, analizlerini yapacağız ve bunun sonuçlarına göre karar vereceğiz. Şu an yeri belli değil. Amacımız 2019'da yerli otomobilin prototipini ortaya çıkartmak. 2021'de de satışa sunmak istiyoruz. Yerli ve milli otomobil 2021'de yollarda olacak, ilk müşterisi de sayın Cumhurbaşkanımız olacak." ifadelerini kullandı.

'Muharrem bey karnından konuşuyor'

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin yerli otomobile ilişkin açıklamalarını değerlendiren Özlü, şunları söyledi:

"Biz akıllı sürüş sistemleri ve elektrikli bir otomobil yapıyoruz, yapmak için gayret sarf ediyoruz. Bu, 30 yıl öncesinin teknolojisi değil, 30 yıl sonrasının teknolojisidir. Yerli marka otomobil, Türkiye'nin teknoloji dönüşüm projesidir. Dolayısıyla Muharrem bey, hem dersine çalışmıyor hem de sormuyor. Bize 'Nasıl bir şey yapıyorsunuz?' diye sorsa ya da bize güvenmiyorsa 5 ana yüklenici adayı var, onlardan herhangi birine sorsa bunun bir kaporta işi olmadığını, bunun yüzde 70'lere varan oranlarda bir elektronik donanım ve yazılım ürünü olduğunu bilir. Muharrem bey karnından konuşuyor, kusura bakmasın. Okumuyor, sormuyor, incelemiyor." ifadelerini kullandı. 

Antarktika'ya bilim üssü kurulması

Türkiye'nin sadece güvenlik konusunda operasyonlar yürütmediğini, Antarktika'da da bilim üssü kurulması için operasyon yürüttüğüne işaret eden Özlü, şunları kaydetti: 

"30 kişilik bir heyet Antarktika'ya gitti. Gayet başarılı bir operasyon gerçekleştirdik. Türkiye'nin, Antarktika'da üs kuracağı bölgeyi aşağı yukarı kesinleştirdik. Bizim dönemimizde Türkiye küresel bir oyuncu oldu. Dünyanın muhtelif bölgelerinde meydana gelen sorunlarda, çalışmalarda Türkiye aktif rol oynuyor. Antarktika üzerinde söz sahibi 29 ülke var, bunlara danışman ülkeler diyoruz. Bir de gözlemci ülkeler var. Türkiye, 24 gözlemci ülkeden birisidir. Biz danışman ülke statüsüne geçmek istiyoruz. Bu gayretlerimizin ana amacı; Türkiye'nin danışman ülke statüsüne geçmesidir. Gelecek yıl Antarktika'da üs kurulacak, orada bir bilim üssümüz olacak. Kendi üssümüzde konaklayacağız. Çok güzel bir proje, sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde yürüyor. İki yıldır bu projeyi çalışıyoruz, çok güzel sonuçlar elde ettik." 

İnsansı robot çalışmaları

İnsansı robot çalışmalarına da değinen Özlü, "Robot asker kısmı biraz Müsteşarlığın görev alanına giriyor. TÜBİTAK bünyesinde bir insansı robot yapma çalışması başlattık. Yeni başkanımızla birlikte buna başladık. ASİMO'dan daha iyi bir robot olacak. Buradaki amacımız şu; teknoloji gösteriminden ziyade teknoloji kazanımında birikim sağlamak. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde insansı robotlar vardır. Bunlar hem teknolojik gösterim hem teknolojik kazanımı derinleştirmek ve yaymak maksadıyla yapılır. Çalışmalara yeni başladık, sonraki dönemde daha geniş bilgi aktaracağım." ifadelerini kullandı.