Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen tarafından Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen "Millete Vefa Yolunda 20. Yıl" programında yaptığı konuşmada, Memur-Sen'in kurucusu merhum Akif İnan'ı rahmetle anarak, sendikanın bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Kula kul olmayacaklarını, sadece Hakka kul olacaklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: 

"Bize on yıllar boyunca küfürbazları sanatçı diye yutturmak istediler, bize tek sesli, tek renkli diktatörlerin karşısında el pençe divan duran medyayı, 'gazete budur, televizyon budur' diye yutturmak istediler. Bize birtakım örgütleri 'sivil budur, sivil toplum örgütü budur' diye yutturmak istediler. Bize sahtekarları, şaklabanları, şarlatanları, insanların hem inançlarını hem de alın terlerini sömürenleri 'din alimi budur, hoca budur' diye yutturmak istediler. Kardeşlerim, geçen de açıkladım. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanları bize bu şekilde anlattılar. İşte biz en başta bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların çorak olmadığını, bu toprakların tam tersine son derece bereketli olduğunu hem Türkiye'ye hem dünyaya gösterdik. Göstermeye de devam edeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece kendileri için veya belli bir kesim için değil, 78 milyonun her bir ferdi için özgürlükleri genişlettiklerini belirterek, onların Canlı Bahis dayattığı sanatçılar karşısında "Kendi sanatçılarımızı dayatalım" yerine, "Bu ülkede gerçek manada sanatçı yetişsin" dediklerini anlattı. 

"Aynı dili kullanıyorlar"

Her gün gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından, siyaset kürsülerinden hiç utanmadan, sıkılmadan, haya etmeden bu yalanların söylenildiğini ifade eden Erdoğan, "Her gün askerimize, polisimize kahpece kurşun sıkıyorlar, ertesi gün bakıyorsunuz, PKK medyası, Pensilvanya medyası, Doğan medyası, diğerleri ve maalesef siyasi partiler, çıkıp utanmadan 'Bunu saray yaptı, bunu devlet yaptı' diyebiliyorlar. Aynı dili kullanıyorlar. Çünkü aynı merkezden talimat alıp, ittifak halinde konuşuyorlar" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"İstanbul'un bir yerinde bu yapılar bir araya geliyor ve Amerika'dan gelen bir kampanya organizatörü bunlarla beraber bir araya oturup onlara istikamet veriyor. Diyor ki, 'Yalan söylemekten çekinmeyeceksiniz. Doğruyu bile defalarca yalan makinesi gibi kullanacaksınız, kullanacaksınız ve ondan sonra o aynen doğru olarak kabul edilir' diyor. Kampanyayı da bunun üzerine bindiriyorlar. Bak son zamanlarda ne demeye başladı malum bir tanesi, 'Bizim PKK ile alakamız yok, PKK'nın da bizimle alakası yok.' Buna bu millet inandı mı? İnanıyor mu? Ama bak bunu söylemenin sebebi, evet kampanya yürütücüsünün verdiği talimattır. 

Bunlara göre sadece terör örgütü masum, onun dışında herkes suçlu. Bu ülkeyi içeride ve dışarıda DAEŞ terör örgütüne destek veren ülke gibi gösterecek kadar hainler, o kadar alçaklar, o kadar yalancılar. Bakın burada açık açık ifade ediyorum, bizim edebimize güvenip hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın. Biz yalan söylemeyiz, biz iftira üretmeyiz, biz mahreme, aileye, kutsallara dil uzatmayız. Ama kusura bakmasınlar bu edepsizliğe ve bu edepsizlere de meydanı bırakmayız."
AA