Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İslam’ın yükselişinden rahatsız olanlar, bizzat kendilerinin sebep olduğu krizleri öne sürerek, dinimize saldırmaktadır. İslam ve Müslüman karşıtı söylemler, günümüzde Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek için başvurdukları en kullanışlı aparatlardır. Yakın zamanda gündeme getirilen ‘Fransız İslam’ı’, ‘Avrupa İslam’ı’, ‘Avusturya İslam’ı’ gibi kavramlar, bunun en son örnekleridir.” dedi.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca online olarak düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üye ve Gözlemci Ülkeleri Diyanet İşleri Bakanları/Başkanları/Başmüftüleri İstişare Toplantısı’na video mesaj gönderdi.

Dünyanın tamamını etkileyen koronavirüs salgını sebebiyle bu sene toplantıların dijital platformlar vasıtasıyla gerçekleştirildiğine değinen Erdoğan, “Bu vesileyle salgında hayatını kaybeden kardeşlerime Allah’tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Mevla’dan bizi ve tüm insanlığı bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum.” ifadelerine yer verdi.

“İSTİŞARELERLE SIKINTILARIMIZI ÇÖZEBİLİRİZ”

Erdoğan, videokonferans yoluyla da olsa İslam dünyasının alimleriyle bir araya gelmekten bahtiyarlık duyduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu anlamlı toplantının icrasında görev alan herkese teşekkür ediyor, istişarelerimizin ülkelerimiz, İslam ümmeti ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Rabb’imiz, hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de, ‘Onların işleri aralarında şura iledir.’ buyuruyor. Peygamber Efendimiz ise bir Hadis-i Şeriflerinde, ‘Allah istişareyi ümmetim için bir rahmet kıldı.’ diyor. İçinden geçtiğimiz bu sancılı ve imtihanlarla dolu dönemde, Müslümanlar olarak birbirimizi daha fazla dinlememiz, daha sık fikir alışverişinde bulunmamız gerektiğine inanıyorum. Bu tarz toplantılar, birbirimizi daha iyi anlamamıza imkan vermenin yanı sıra meselelerimizi özgürce konuştuğumuz çok kıymetli platformlardır. Bilhassa inancımızda ‘Peygamberlerin varisleri’ olarak tavsif edilen siz alimlerimizin bir araya gelmesi, görüş teatisinde bulunması çok önemlidir. Görüş ayrılıklarımızı bir yana bırakıp, çeşitli zeminlerde istişare kültürünü yaygınlaştırdığımız ölçüde sıkıntılarımıza çözüm üretebiliriz.”

“SAFLARI SIKLAŞTIRALIM”

Farklılıklardan ziyade ortak noktalara, ortak meselelere yoğunlaşıldığı müddetçe sorunların üstesinden gelinebileceğini belirten Erdoğan, katılımcılara şöyle seslendi:

“‘Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.’ ikazına uygun şekilde saflarımızı sıklaştırdığımız, birbirimize kenetlendiğimiz sürece dünya ve ahiret saadetine kavuşabiliriz. Buradaki her bir kardeşimin tecrübesinin, tavsiye, tespit ve eleştirilerinin, şahsım başta olmak üzere Türkiye’deki tüm dostlarınız için çok değerli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Sizlerden omuzlarınızda taşıdığınız yükün ağırlığıyla mütenasip olarak, yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatan, cihanşümul kardeşliğimizi güçlendiren kararlara imza atmanızı istirham ediyorum.”

“İSLAM BELDELERİNDEN FERYATLAR YÜKSELİYOR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanların terörden açlığa, cehaletten gelir adaletsizliğine, iç kavgalardan tefrikaya pek çok çetrefil sorunla yüzleştiğine işaret ederek, şunları söyledi:

“Yemen’den Suriye’ye, Afganistan’dan Libya’ya gönül coğrafyamızın birçok bölgesinde maalesef kan, gözyaşı ve istikrarsızlık kol geziyor. Asırlar boyunca insanlığa ışık tutan ilim, hikmet ve barışla anılan kadim İslam beldelerinden, bugün ne yazık ki feryatlar yükseliyor. Dünya genelinde her gün ortalama bin Müslüman kardeşimizi teröre veya şiddete kurban veriyoruz. Bilhassa ırkçılık, kavmiyetçilik, mezhepçilik ve terör fitnesi, İslam alemini içeriden çökerten sorunlar haline gelmiştir. Ölenin de öldürenin de ‘Allah-u Ekber’ dediği bir tabloyu bizim kabul etmemiz, içimize sindirmemiz asla mümkün değildir. ‘Haksız yere bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek’ olarak kabul eden bir dinin mensupları katliam yapmaz, yapamaz. Peygamber Efendimiz bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini tanımlarken ‘Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden selamette olduğu kişidir’ diyerek, gayet net sınırlar çizmiştir.