Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada, bugün Türk ekonomisi, sanayisi ve eğitim sistemi adına çığır açan bir projeyi daha gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının iş birliğinde gerçekleştirilen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Projesi'nin, ülkenin temel ihtiyaçlarından birini daha giderdiğini ifade eden Erdoğan, ülkede üretim ve istihdamın lokomotifi haline gelen organize sanayi bölgelerinin bu projeyle eğitim alanında sorumluluk üstlendiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teori ile pratiği başarıyla buluşturan, eğitim-öğretimde kamu-özel dayanışmasını güçlendiren bu güzel projenin, ülke, millet, öğrenciler, öğretmenler ve iş dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, projeye destek veren resmi, özel tüm kuruluşları gönülden tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Millet olarak uzun yıllardır kabuğumuzu kırmanın mücadelesini veriyoruz. Kültür ve medeniyet değerlerimizden kopmadan, özümüze, benliğimize yabancılaşmadan dünyada hak ettiğimiz konuma gelmenin gayretindeyiz. Her ne kadar 2002'den itibaren tarihimizin en büyük ivmesini yakalamış olsak da Türkiye'nin kalkınma, sanayileşme ve üretim kabiliyetini artırma mücadelesi çok daha eskilere dayanır. Osmanlı'nın ilk önce askeri sahada hayata geçirdiği, daha sonra topluma, siyasete, eğitime, ekonomiye teşmil ettiği ıslahat ve reform çalışmalarının temelinde eski ihtişamını yeniden kazanma arayışları vardır. Bu süreçte yaşanan kesintisiz savaşlar sebebiyle çabalarımız sekteye uğrasa da modernleşme, sanayileşme ve kalkınma hamlelerimizi bir şekilde sürdürmeyi başardık."

Erdoğan, muasır medeniyetler seviyesinin, Cumhuriyet'in kurucu kadroları için askeri, beşeri ve üretim boyutu da olan bir ekonomik hedefi ifade ettiğini aktardı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün teşvikiyle toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlara bakıldığında bu hedefi çok net biçimde görebildiklerini anlatan Erdoğan, ancak kongrede alınan kararların tam anlamıyla hayata geçirilemediğini, genç Cumhuriyet'in başlattığı kalkınma atılımlarının da henüz emekleme safhasındayken belli çevrelerin sabotajıyla engellendiğini dile getirdi.

2001 krizi

Avrupa ve Asya ülkeleri başta olmak üzere dünyada sanayileşmenin hız kazandığı bir dönemde, Türkiye'nin iç meselelerle uğraşmaktan fırsatları değerlendiremediğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler sebebiyle Türkiye, demokrasi ve ekonomide çok ağır yaralar aldı, bedeller ödedi. Merhum Özal'ın başlattığı açılım seferberliği ise tam ritmini bulacakken koalisyonların sembolü olduğu siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle maalesef o da yarım kaldı. Türkiye, ekonomide üretim ve sanayileşme alanında içine hapsedildiği cendereyi onca gayretine rağmen kırmayı bir türlü başaramadı. 28 Şubat müdahalesi ve ardından gelen 2001 krizinin toplum hayatında ve ekonomide yol açtığı faturaları ise çok uzun yıllar ödemeye devam ettik. Aslına bakılırsa ülkemizin her alanda olduğu gibi sanayileşme konusunda da geri bırakılması kötü niyetli bir senaryonun eseridir. Sanayimizi geliştirmek için adım atan müteşebbislerimizin önlerinin bürokratik ayak oyunlarıyla kesilmesi, aynı uğurda ömrünü harcayan idealist siyasetçilerimizin alay konusu yapılması gayet bilinçli eylemlerdir."

Erdoğan, Anadolu'nun dört bir yanında ürün geliştirmek, üretmek, pazarlamak isteyenlere yönelik nobranlığa karşı ülkeyi ithal ürün cenneti haline dönüştürenlere verilen sınırsız desteğin asıl niyeti ortaya koymaya yeterli olduğunu ifade etti.

"Üstelik bu kirli oyun, bizim insanlarımızın yeni bir şey ortaya koyma konusunda kabiliyetsiz olduğu bühtanıyla örtülmeye çalışıldı" ifadesini kullanan Erdoğan bu "hercümerc" içinde Türkiye'nin 1950'lerdeki, 1970'lerdeki ve 1990'lardaki büyük dönüşümleri hep kaçırdığına dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşağı yukarı aynı şartlarda kalkınma yarışına girdiği ülkeler hızla gelişirken, Türkiye'nin siyasi, sosyal ve ekonomik geri kalmışlığa mahkum edildiğini vurguladı.

Eğitimde katsayı uygulaması

Bu sürecin bir tarafında eğitim ve öğretimin de olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Eğitim-öğretim meselesinde ayağı bu topraklara basan, medeniyet birikimimizle barışık, özgürlükçü bir sistem yerine maalesef formatlayan, dayatmacı, evlatlarımızı belli kalıplara hapseden modeller tercih edildi. Köy enstitüleri gibi denemeler asli amacı dışında milletimizin değerlerine karşı ideoloji yükleme aracı haline getirildiği için hüsranla sonuçlandı. Milletimizin kültürünü ve inancını yaşatma vasıtası olarak gördüğü bunun için de ilk günden itibaren sıkı sıkıya sarıldığı imam hatip okulları da tehdit olarak değerlendirildi. Kendi mecrasında önemli mesafe kateden endüstri meslek ve teknik liseleri ise bu okulların, ülkenin kalkınması ve gelişmesindeki rollerini umursamayanlar tarafından ağır darbelere maruz bırakıldı. Özellikle darbe ve vesayet dönemlerinde eğitim sistemimiz, yapılan antidemokratik müdahalelerle iyice çıkmaza sürüklendi. Evlatlarımıza kendilerini korkusuzca ifade edebilecekleri, ideallerinin peşinden gidebilecekleri, hayallerini özgürce geliştirebilecekleri imkanlar sunulmadı. 28 Şubat zihniyetinin adeta bir hançer gibi eğitim sistemine sapladığı katsayı uygulamasının olumsuz etkilerini bugün bile hissediyoruz."

Erdoğan, göreve geldiklerinde her alanda olduğu gibi eğitimde de sorunlarla boğuşan bir Türkiye manzarasıyla karşılaştıklarını belirtti.

O dönemde ülkenin tepesinde kara bulutların dolaştığını, insanların geleceğe dair umutlarının giderek zayıfladığını kaydeden Erdoğan, "Sanayicimizden, öğretmenlerimize, emeklilerimizden gençlerimize kadar toplumumuzun tüm kesimleri adeta kan ağlıyordu. Hemen kolları sıvadık ve milletimize Türkiye'yi dört ana sütun üzerinde yükseltme sözü verdik. Bunların da eğitim, sağlık, adalet emniyet olduğunu ifade ettik. Milletimize olan diğer taahhütlerimiz gibi hamdolsun bu sözümüze de hep sadık kaldık." sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdeolojik saplantılar veya başka sebeplerle kız çocuklarımız ile okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz." dedi.

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Hangi yaşta olursa olsun bu ülkenin evlatlarının, dinini, diyanetini, kültürünü öğrenmesinin engellenmesine rıza göstermeyiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Açacağımız uluslararası mesleki ve teknik Anadolu liseleriyle hem kendi evlatlarımıza hem de gönül coğrafyamızdan gençlere eğitim imkanı sağlayacağız." diye konuştu.

Erdoğan, "Yıl sonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezlerimize dahil ederek istihdamlarını sağlamayı hedefliyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl hedeflenen 1 milyar liralık üretim kapasitesinin üzerine çıkılarak meslek liseleri açısından tarihi bir rekor kırdık." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Devletimizin mesleki eğitim alanında yürüttüğü, maddi bakımdan yük aldığı projelerde özel sektörümüzün de elini taşın altına koyması şarttır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Mesleki eğitim gören tüm öğrencilerimizin okurken en az asgari ücret kadar gelir elde edebilmelerini sağlamayı amaçlıyoruz."