Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanlarından Fatih Gürsul, FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alındı. 

Gürsul'un gözaltına alındığı sıralarda Diyarbakır'da olan Kılıçdaroğlu, "Fatih Bey danışmanımdı. İyi bir iletişimci, iyi bir hoca. Danışmanlığı sırasında bizim mitinglerde, hangi konular üzerinde duralım diye araştırma yapardı. Kendisinin suçu var mıdır, yok mudur bilmiyoruz tabii. Adil yargılama olursa bizim için sorun olmaz. Herkes gidecek ifadesini verecek, ne gerekiyosa yapılacak" ifadelerini kullandı. 

Akşam Gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, bügünkü köşesinde kaleme aldığı "Kemal Bey de ByLock’a danışmış" başlıklı yazısında  "FETÖ’nün kaset darbesiyle genel başkanını belirlediği, dizayn ettiği CHP’deki sorun bir ByLockçu bulunmasından elbette fazladır. Bu nedenle Kemal Bey’in yanına yöresine ByLockçu birinin sızması diye bir sorun olamaz" dedi. 

İşte Tayiz'in yazısından satır başları: 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “FETÖ, CHP’ye sızamaz” gibi iddialı açıklamalarından sonra başdanışmanının ByLokçu çıkması bir kara mizah örneği...

“AK Parti’de ByLockçu milletvekili ve bakanlar var” diye yeri göğü inleten, demeç üzerine demeç patlatan Kemal Bey’in, başdanışmanının ByLockçu çıkmasını dünyanın en doğal olayı gibi karşılaması da ayrıca bir pişkinlik örneği.

Kemal Kılıçdaroğlu, dün katıldığı bir televizyon programında konuyla ilgili soruları “Partimizin istihbarat örgütü yok ki, nereden bilelim kimin paralelci olup olmadığını” diyerek yanıtladı.

Evet, olabilir; Cumhurbaşkanı’nın yanında, yöresinde bile FETÖ elemanları tespit edilmemiş miydi?

Fakat burada sorun Kemal Bey’in başdanışmanının ByLockçu çıkması değil, buna kendisi de dâhil aslında kimsenin şaşırmaması. Yüzlerden okunan “başka ne bekliyordunuz ki” ifadesi.

Evet Kemal Bey’in repliklerini FETÖ’nün hazırladığı zaten sır değil; kaldı ki Kemal Bey ile FETÖ arasında gizli saklı bir ilişki de yok; Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına FETÖ’nün sızması da söz konusu olamaz.

Kemal Bey, bir kaset darbesiyle genel başkanlık görevine getirildiği günden beri zaten FETÖ, CHP’yi paravan olarak kullanıyor. Bu yüzden de Kemal Bey’in yanındakilerin ByLockçu mu, yoksa paralelci mi olduğunun hiç bir önemi yok.

Hatırlayalım; CHP, parti olarak 17-25 Aralık Yargı darbesinin siyasi şubesi haline gelmişti. Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün hazırladığı kumpas dosyalarını Meclis kürsüsünden okuyarak, Yargı darbe girişiminin siyasi ayağını tamamlamaya çalışıyordu. 17-25 Aralık’ta savcı ve polislerden kurulu çetenin darbe girişimine siyasi ve toplumsal meşruiyet kazandırmaya çalışan aynı CHP’ydi.

FETÖ’nün kaset darbesiyle genel başkanını belirlediği, dizayn ettiği CHP’deki sorun bir ByLockçu bulunmasından elbette fazladır. Bu nedenle Kemal Bey’in yanına yöresine ByLockçu birinin sızması diye bir sorun olamaz; gerçekte CHP yönetimi boğazına kadar FETÖ’ye batmış durumda.

FETÖ’yü kullanan güç, deşifre olan bu yapının etkin olduğu bütün alanlarda bir yüz değişimine gitmekte. Eski yüzler sahneden çekilirken yeni yüzler görülmeye başlanacak. Kemal Bey’in de yüzü fazlasıyla eskidi; kendisini biraz daha kullanıp yerine yeni bir yüzü geçireceklerdir.

CHP’de de bir süredir çanlar Kemal Bey için çalıyor.