Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, kapatılan Kimse Yok Mu Derneğine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında itirafçı olan bir şüpheli, Van'da meydana gelen depremden sonra Pakistan devletinin depremzedelerin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla derneğe yaptığı para yardımıyla FETÖ üyelerinin arsa alıp bina yaptığını, bu binanın da öğrencilerle örgütsel toplantılar yapmak amacıyla kullanıldığını anlattı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca, kapatılan Kimse Yok Mu Derneğine yönelik yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, etkin pişmanlık yasası hükümlerinden yararlanarak bildiklerini anlatan şüpheli Ö.Ç'nin, dernekte ihtiyaç sahiplerine yardım yapmak amacıyla bağış adı altında toplanan yardım paralarıyla ilgili yapılan usulsüzlükleri anlattığı belirtildi.

Kimse Yok Mu Derneğinin Elazığ şubesinde 2013 yılında müdür olarak göreve başladığını aktaran şüpheli Ö.Ç, Güney Doğu Anadolu Bölgesine bağlı şubeler olarak o dönem toplantılar yapıldığını, bu toplantılara da da bölge illerinden şubelerin müdürlerinin katıldığını aktardı.

"Sen yüzde kaç kesiyorsun?"
Elazığ'da müdür olduktan sonraki ilk toplantısında Adana, Kahramanmaraş ve Mersin şube müdürlerinin yaptığı üçlü bir diyaloğa şahit olduğunu aktaran şüpheli Ö.Ç, bu kişilerin yaptıkları konuşmada "Sen yüzde kaç kesiyorsun?" dediklerini duyduğunu kaydetti.

Şüpheli Ö.Ç, bu durumu merak ederek Kahramanmaraş şube müdürü İ.İ'ye sorduğunda ise kendisine "Sen daha yenisin, ileride bunları öğreneceksin" dediğini ve aynı kişinin devamla "Büyük bölgelerden kayıt dışı alınan himmet ve burs adı altında kayıt dışı çekler olduğunu, bu çeklerin tahsilatında büyük bölgelerin çeklerin kayıt dışı olmasından dolayı zorlandığını, büyük bölgeler muhasebecileri aracılığıyla bu çekleri şubelere gönderdiklerini, içlerinden de uygun olanların arkasındaki en son ciro kime aitse o kişinin adına bağış makbuzu düzenlenerek derneğe bağış yapılmış gibi gösterildiğini, daha sonra bu çeklerin tahsilatının da şube ve büyük bölge arasında yapılan anlaşma gereğince yüzde 10'luk bir kesinti yapılarak kalan miktarın da büyük bölgenin belirlediği öğrencilerin hesaplarına yatırılarak iade edildiği" şeklinde anlatımlarda bulunduğunu kaydetti.

Şüpheli Ö.Ç, yapılan bir toplantıda kurban kesimlerinin nerede yapılacağı, illere ne kadar et gönderileceği, ışık evlerine bu etlerden ne kadar verileceği konularının kararlaştırıldığını kaydederek, ışık evlerine illere gönderilen et miktarlarının yüzde 10, yüzde 5 gibi kısımlarının verilmesinin kararlaştırıldığını anlattı.

Van'da 2015 yılında şube müdürlüğü yaptığı döneme ilişkin de bilgiler de veren Ö.Ç, şunları ifade etti:

"Van şube müdürlüğü yaptığım dönemde Van'da meydana gelen depremden sonra Pakistan devleti Kimse Yok Mu Derneği'ne Van'da bulunan depremzedelerin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla para yardımı yapmış. Genel merkez de bu para ile Van girişinde bir arsa satın alınmış ve bu arsa üzerine öğrenci yurduna uygun bina, okuma salonuna uygun olarak yapılmış bir bölüm ve derneği deposu olarak kullanılacak bölüm olmak üzere 3 bin 100 metrekare alana 3 katlı bina yapılmış."

Bu binanın da 2013-2014 yılında Kültür AŞ isimli bir şirkete 3 bin 300 liraya kiralandığını, kendisinin de evrakları kontrol ederken şirketin son 4 aydır kira ödemediğini, bu paranın da yaklaşık 13 bin 200 lira olduğunu gördüğünü aktaran şüpheli Ö.Ç, şöyle devam etti:

"Durumu genel merkezde mali müşavirlere bildirdim. Bana şirketten artık bu parayı alamayacaklarını, 'Dernek bizim, şirket bizim, istesek bile abiler verdirmez. Biz buradan sana kira bedelini açıktan gönderelim. Sen de Kültür AŞ adına bizim hesabımıza yatır' dediler. Kimse Yok Mu Derneğinin kapanması dolayısıyla böyle bir uygulamayı yapmadık. Kültür AŞ, Van'da örgütün 2 veya 3 şirketinden biriydi. Bu kampüsü gayri resmi olarak öğrencilere örgütsel toplantılar yapmak, öğrencileri kampa alarak toplantılar yapmak için kullandıklarını duydum."

Ö.Ç, 2013'te Nevşehir Kozaklı ilçesinde 5 yıldızlı bir otelde derneğin tüm şube müdürlerinin aileleriyle birlikte katıldığı bir günlük seminer düzenlendiğini de ifade ederek, "Programın ilk gününe terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in bam teli sohbetini izleyerek başladık. Seminerde iki konu üzerinde duruldu. Birincisi Kimse Yok Mu Derneğine gönül vermiş o zamanki adıyla Gülen cemaatinden olmayan şahısların örgüte kazandırılmasıydı. Diğer konu ise derneğe yardım yapmış olanların kadın ve erkek ayrı günlerde derneğe davet edilerek çay ve yemek eşliğinde derneğin belirlediği kişiler tarafından sohbet ortamı oluşturularak örgüte sempati kazandırılması yönünde bilgi verildi." ifadelerini kullandı.

"Coco" programı kullanılması talimatı
Ö.Ç, 17-25 Aralık olayından sonra örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank Asya'ya para yatıran, hesap açan ve hesabındaki paraları çekmeyen şahıslara Bank Asya şube müdürlerinin o dönemde tek tek gidip plaket verdiğini söyledi.

Yapılan toplantılarda bürolarında bulunan laptopların üzerindeki kameraları örgütten biri geldiğinde kağıt ve benzeri bir şeyle kapatmalarını söylediklerini aktaran şüpheli Ö.Ç, "2016 yılının ilk 3-4 ayı 'coco' isimli programın kullanılması talimatı geldi. Bir müddet bu programı kullandık. Ancak bu programdan verim alınamadığı için 'kakao' isimli programa geçildi. 'Coco' isimli programı Playstore'dan indirdik ve rehberde bulunan kişilerle konuşabiliyorduk. 'Kakao' programı haziran 2016 sonuna kadar kullanıldı." diye konuştu.

Yine rüya motifi kullanılmış
Şüpheli Ö.Ç, derneğe yapılan operasyon kapsamında gözaltına alındığında, nezarethanede beraber gözaltında bulunduğu kişilerden C.Ş'nin Fetullah Gülen'i kastederek gördüğü bir rüyayı anlattığını ifade ederek, "Bu kişi, 'Büyüğümüz nezarethaneye geldi. Bana neden kafanda takke yok diye sordu, karşılık olarak hocam buraya nasıl getirildiğimizi biriyorsunuz dedikten sonra kendi takkesini çıkartıp bana verdi, rahat olun' diye bir ifadede bulundu. Rüyanın anlatılması üzerine gözaltında bulunanlardan A.B, herkese hitapla 'Görüyorsunuz hocamız yanımızda. Başınızı dik tutun. Gün gelecek devran dönecek, bu yapılanların hesabı hukuk nezdinden sorulacak' diyerek orada bulunan insanları rahatlatıyordu. Bu kişiler kesinlikle etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılmaması gerektiğini, yararlanıldığı takdirde ileride bu suçtan kurtuluşun olmadığını, bunun kurulmuş bir tuzak olduğunu söylüyorlardı."

"Et bulmuşsunuz dağıtın işte, nasıl yapacaksanız yapın'
Kimse Yok Mu Derneğinin bir konu üzerinde hiç bir zaman tek başına karar alamadığını, o konuyla ilgili toplantılar yapılıp o bölgenin imamının olurunun alındığını ifade eden Ö.Ç, şöyle devam etti:

"2014 yılında Kimse Yok Mu Derneği genel merkezinden büyük baş kurban için yurtiçi 600 lira, yurt dışı 350 lira değerinde fiyat belirlediklerini ve bu şekilde kurban için para toplanılması talimatı geldi. Biz topladığımız hisselerin tamamını büyük baş olarak topladık. Bu toplanan paralar genel merkezin hesabına yatırılırdı. Diyarbakır kesim tesislerinden bize kurban bayramının ikinci günü 160 paket et geldi. Torbaları açtığımızda etlerin küçük baş hayvanlara ait olduğunu, sağlıksız ortamda poşetlerin içine konulmuş, hijyenik olmadığını gördük. Etlerin yaklaşık 120 torbasını dağıttık. Ancak hijyenik olmayan ortamda torbalanmış ve dondurulmamış şekilde geldiğinden yaklaşık 40 torba kokmaya başladı. Biz de etlerin bozulmasından dolayı Elazığ ili dışında bir yerde yaklaşık 40 torba küçükbaş hayvan etini yaktık. Daha sonra kurban kesilmesiyle alakalı genel merkez sorumlusu D.K'yı telefonla aradım ve durumu anlattım. Bana 'kardeşim et bulmuşsunuz dağıtın işte, nasıl yapacaksanız yapın' dedi."

Gelen 1 ton etin 200-250 kilosunu bozuk olması nedeniyle yakıp, ihtiyaç sahiplerine et yerine stoktaki unu dağıttıklarını aktaran Ö.Ç, olayı anlattığı bölge sorumlusu F.Ç'nin, "Gelen et 1 ton olduğu için çıkışın da 1 ton olması gerekir. Dağıtılanı fazla gösterip açığı kapat" talimatı üzerine, dağıtılan et miktarını evrak üzerinde 1 ton gösterdiklerine ifadesinde yer verdi.