2011 Mart'ında Suriye'de başlayan iç savaş ülkeyi, özelliklede çatışmaların yoğunlaştığı Halep kenti ve insanlarını olumsuz etkiledi. Stratejik öneme sahip kent yoğun çatışma ve bombardımanların hedefi olurken, binlerce insan vefat ederken, binlerce insanda evlerini, yurtlarını kaybederek başka ülkelerin yolunu tuttu.
Rusya'nın desteğiyle Esad rejimi son zamanlarda Halep'e yönelik saldırılarını artırarak, kentin kontrolünü yeniden sağladı. Bu süreçten sonra Şii gruplarla birlikte hareket eden rejim, sivillere yönelik katliamlara başladı.
Star Gazetesi yazarı Prof. Dr. Beril Dedoğlu, bugünkü köşesinde kaleme aldığı "Şimdi Halep kurtarılmış mı oluyor?" başlıklı yazısında 5 yıldan beri Halep'te insanların öldüğünü ifade ederken "Geçici ateşkeslerle insanların tahliye edilmesi için açılan koridorlar da, insanların öldürülmelerini kolaylaştıracak stratejik boğazlar olarak görülüyor" dedi.
İşte Prof. Dedeoğlu'nun yazısından satır başları:
Yaklaşık beş yıldır Halep’te insanlar ölüyor. Başlangıçta çatışma olarak adlandırılabilecek olaylar, epeydir katliam biçiminde tanımlanacak hale gelmiş durumda. Yine başlangıçta, muhalif güçler-iktidar güçleri arasındaki bir mücadele olarak başlamıştı. Daha sonra meseleye DEAŞ dahil olmuş, bu da Esad güçlerinin muhalifler karşısında desteklenmesinin en meşru gerekçesini oluşturmuştu. Suriye’nin bütünü için geçerli ne varsa, Halep’te görmek mümkün. Esad rejimi, toplumun sesini dinleme eşiğini kaçırdıktan ve kendisine yönelik muhalefeti bir tür mezhep savaşı içinden gördükten itibaren, “DEAŞ’a karşı” başlığı altında yürüttüğü faaliyetleri tüm muhaliflere yöneltti. Bu çerçevede Halep’in, çok kültürlü-çok etnili ve çok mezhepli yapıdan kurtarılması esas hedef haline geldi. Gayet tabi resmi tutum, Suriye’nin DEAŞ kast edilerek “terör”den temizlenmesi oldu, bu arada başka terör örgütleri ise mücadele kapsamına değil, müttefik kapsamına alındı.
Halep’te sivil halk, önceleri biri DEAŞ diğeri Esad ve ordusuyla organik bağlar kuran Şii milis güçler olmak üzere iki ateş arasında kaldı. Bu arada Suriye konusunun bütününde belirleyici oyuncu haline gelen Rusya, Esad’ın elini güçlendirecek her türlü yardımı yaptı; ABD’nin elinde sadece silahlı Kürt gruplar kaldı ve Türkiye de sahaya indi.
Esad’ın rejim başarısı için imza atmaya hevesli olduğu Halep, muhtemelen “insanlığa karşı suç” kapsamında başını yiyecek yer olacak. Ancak Esad’ın Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanması, Suriye’deki kaptanlığın İran’a geçeceği gerçeğini değiştirmeyecek. Üstelik, Türkiye ile Rusya, Halep’teki ateşkes için uğraşa dursun, tıpkı Balkanlardaki insanlık dramında olduğu gibi, her ateşkes rejime ve Şii milislere yarayacak. Bu arada rejim, terörle mücadele ettiğini ileri sürüyor; ancak tüm dünya basını Esad güçleri ile muhalifler arasında bir mücadele olduğunu kaleme alıyor. Demek ki Esad giderek DEAŞ’la mücadele edildiği konusundaki ikna yeteneğini kaybediyor. O halde üzerine gidilmesi gereken konu bu.