Türkiye, hem bölgesindeki sorunlara hem de kendi içerisindeki terör örgütlerine karşı ciddi bir mücadele veriyor. Suriye'deki krize Türkiye'yi müdahil etmek istemeyenler terör örgütlerini devreye sokarak amaçlarını gerçekleştirmek istiyorlar.

Bu kapsamda ABD'nin 15 Temmuz ve sonrasında Türkiye'ye terör neticesinde verdiği destek tartışma konusu olmuş. Özelliklede PKK/PYD'ye verilen destek iki ülke arasındaki ilişkileri zayıflatmıştı.

Adı konmamış bir savaş içerisine olduğumuzu belirten Akşam Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, bugünkü köşe yazısında kaleme aldığı "Terör örgütleriyle dans edenler…" başlıklı yazısında terörün devlet desteği olmadan yaşamayacağını ve etkinliğini sürdürmeye devam ettiğini ifade ederek, asıl hedefin  "coğrafyamız ve tarihimiz" olduğunu ifade etti. 

İşte Prof. Hacısalihoğlu'nun yazısından satır başları: 

Bugünkü uluslararası ortamın güç mücadelesine dayalı gerçekliğin zemininde hiçbir terör örgütü devlet desteği almadan yaşayamaz. Bu saptamayı yıllardır yaparız ve tekrarlarız. Bu gerçek maalesef etkinliğini sürdürmeye devam ediyor. Ülke olarak bu durumun dünyadaki en fazla hedefi de biziz. Biziz çünkü yeni dönemin yükselişinin durdurulması gereken aktörüyüz. Esasen coğrafyamız ve tarihimiz hedef.

Herkes tarafından bilinmelidir ki, adı konmamış bir savaşın içindeyiz. Bu savaş terör örgütlerinin arkasındaki devletlerle yaptığımız savaştır. İşin içine devletlerin girdiği her savaş, güç mücadelesidir, güç savaşıdır. Geleceğinden rahatsızlık duyulmayan devlete çok özel bir neden olmadıkça hiç kimse savaş açmaz. Geleceğine sahip çıkmak isteyen Türkiye, koyduğu hedeflerden rahatsızlık duyulduğu için hedeftedir.

Terör örgütleriyle maskelenen devletler, teröre bulaştırdıkları her coğrafya da asıl olarak kaynak savaşlarını icra ediyorlar. Ülkeleri; doğal kaynakları için, kolay kontrol edilebilir pazar haline getirebilmek için terör örgütlerine ihaleler vererek savaş alanına çeviriyorlar.

Irak’ta, Suriye’de ve diğer Ortadoğu ülkelerinde yaşananlar, terör örgütleriyle bu coğrafyaları yaşanamaz hale getirerek, kendi ajandalarındaki kirli ve karanlık hedeflerine ulaşmanın çabasındalar.

Türkiye güvenlik stratejisini kuvvetlendirerek, reaktif olmaktan daha çok proaktif olmanın fazına geçmiş durumda. Fırat Kalkanı Harekatı’yla terör örgütleri eliyle bize yönelen her kirli denklemi kaynağında köreltmenin mücadelesi verilmektedir.

Dikkat ediniz, Türkiye DAEŞ terör örgütüne destek oluyor kirli yalanını ileri sürenler ve içerideki uzantıları, şimdi de Türkiye’nin bugüne değin bu terör örgütüne karşı tek başına en gerçek mücadele eden ülke olmasının rahatsızlığı sergiliyorlar.

Türkiye karanlık aktörlerin kirli oyunlarını bozdukça rahatsızlıkları artıyor. Türkiye Suriye’de oyun kurucu rolüyle sadece ülkemizin güvenliği için değil aynı zamanda özellikle bölgenin tüm mazlum halklarının güvenliği içinde mücadele veriyor. Türkiye açık olarak bilmektedir ki, Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür. DEAŞ’ı, PYD/PKK’yı sahaya sürenlerin amacı, kendi çıkarlarına sorgusuzca itaat edecek, yeni kukla rejimler üretmek, başlarına yeni kuklalar monte etmektir. Türkiye bu oyuna çomak soktukça çıldırıyorlar. Terör örgütlerini her türlü destekle beslemeye devam ediyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi El-Bab operasyonunda koalisyon güçlerinden hiçbiri ortada yok. En temel, en öncelikli işinin terör örgütleriyle en etkin mücadele olması gereken NATO, ortada yok.

Ortada değiller ama sahne arkasındalar. Sahneye sürülen terör örgütleriyle hem hal olmanın meşguliyeti içindeler.

Bugüne değin, gerçekleri algılarla perdeleyenlere karşı, diplomasiyi ezilip büzülmenin aracı haline getirenlere karşı, artık Türkiye’den gür ve kararlı bir ses yükseliyor. Yeter artık yaptıklarınız, maskeleriniz düşmüştür. Terörle oynamaktan vazgeçin. İştihanızı, kibrinizi, oburluğunuzu, nefsinizi terbiye edin. Yeter artık… Sömürgeci damarınızı köreltin. Yazık… insanlık kaybediyor…

Tüm bunlara seyirci kalmayan ve tüm mazlumların sesi olmaya kararlılıkla devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorgulamalarına ve sorularına muhatap olduğunuzda da; alınmayın, tepki duymayın, diktatör diye karalamayın da sadece yüreklice şu sorulara cevap verin; "Düşünebiliyor musunuz, biz NATO'da sizinle beraberiz. NATO'da sizlerle beraber olduğumuz halde siz bu destekleri bize değil, bölücü terör örgütlerine veriyorsunuz. Yoksa NATO'daki ortağınız bölücü terör örgütleri midir? Nasıl oluyor da siz bu bölücü terör örgütleri olarak kabul ettiğiniz bu örgütlere, bu tür destekleri veriyorsunuz? ”

Yeni yılın; ülkemizin ve tüm insanlığın huzur, refah ve barış içinde yaşamasına vesile olması dileğiyle… Hayırlı seneler…