Anayasa değişikliğine giden yolda Meclis'ten geçen teklif maddeleri Nisan ayında halkın oylamasına sunulacak. Referanduma 2 ay kala sosyal medyadan hem evet hem de hayır oylamaları yapılmaya başlandı. 

'Hayır' cephesinin profil analizini yapmanın meseleyi derinlenmesine anlamada son derece önemli olduğu belirten Akşam Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, bugünkü köşesinde kaleme aldığı "Referandumda 'Hayır' cephesi" başlıklı yazısında FETÖ, PKK, DHKPC gibi Türkiye düşmanlarının hayırcı cephenin paydaşı olduğunu vurgularken, 'hayır' kampanyasının da en aktif üyeleri durumunda olduklarını ifade etti. 

İşte Prof. Hacısalihoğlu'nun yazısından satır başları:

Referandumda hayır cephesi profilinin bazı yönleri analiz edildikçe, kimi çevreler çok rahatsız oluyorlar. Oysa bu analizi yapmak referandum da oy tercihlerine ilişkin meseleyi derinlemesine anlamak açısından son derece önemli. Esasen bu noktada kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Zira ortada bir gerçek var. Bu gerçek; FETÖ, PKK, DHKPC gibi Türkiye düşmanı, Türkiye’nin ilerlemesini değil, çözülmesini, dağılmasını, parçalanmasını, yok olmasını arzulayanların, bu konuda ellerinden geleni yapmaya çalışanların referandumda hayırcı cephenin paydaşları olduğudur.

Bu gerçek ortadayken, bu durumu hiç dile getirmemeyi, buna ilişkin hiçbir kelam etmemeyi ve bunun nedenlerini sorgulamamayı hiç kimse hiç kimseden isteyemez.

Aksine hayır cephesinin tüm taraflarının enine boyuna irdelenmesi gerekir. Zira öylesine uç şeyler, öylesine ileri yorumlar yapılıyor ve öylesine olmayan varmış gibi, var olanı yokmuş gibi gösterilmeye çalışılıyor ki, karşı çıkışların gerçek sebeplerini anlama çabası zorunluluk haline geliyor.

Öncelikle; kimler, neden Türkiye’nin yeni yönetim sistemine geçişine karşı çıkmaktadır sorusuyla başlamak gerekir. Bu noktada nelere karşı çıkıldığı kadar kimlerin karşı çıktığının bilinmesi gerekir. Bir yandan FETÖ’ nün yurtdışına kaçmış elemanları ve içerdeki kripto unsurları ile örgütün ilişkide olduğu tüm küresel unsurlar ve ağlar, PKK’nın içerde dışarda tüm örgüt elebaşları ve arkalarındaki terör baronları referandum için “hayır “ kampanyasının en aktif üyeleri durumundalar. Bunun yanı sıra; Türkiye’ye geçmişte her zaman ayar vermeye alışkın olan, piyasa araçları gibi çok çeşitli enstrümanlarla terbiye etmeyi görev bilen, içerideki uzantılarını her zaman diri ve canlı olarak devreye sokabilen küresel sömürü baronları, Türkiye’nin ilerleyişinden rahatsızlık duyan uluslararası sistemde mevcut statükolarını korumaya çalışan güçler de hayırcı cephenin bir başka hararetli üyeleri durumundalar.

Tüm bu odakların ortak noktaları, Türkiye karşıtlığını “Erdoğan düşmanlığı” simgesi üzerinden yapıyor olmalarıdır. Ancak bu noktada açıklanmaya muhtaç bir durum var. Özellikle ana muhalefet partisinin tüm sözcüleri, söz birliği ederek, hayır kampanyalarını “Erdoğan düşmanlığı” üzerinden yapmamaya özen göstermelerinin özel bir nedeni var. Artık çok iyi bilmektedirler ki; halk nezdinde “Erdoğan düşmanlığının” gerçek nedenleri çok iyi biliniyor ve bu konuda bilinç düzeyi yükseliyor.

Hele de 15 Temmuz hadisesi, bu gerçekliği çok daha fazla pekiştirmiş ve yaygınlaştırmış durumda. Bunu sonunda kavradıklarından, yani “Erdoğan düşmanlığı” yapılarak halkın nezdinde sonuç almanın imkansızlaştığını gördüklerinden maskeli bir pozisyonun içindeler. Bu pozisyonda olunması, doğal olarak sahici ve samimi olmayan bir üslubun ve davranışların sergilenmesine yol açıyor. Ayrıca 15 Temmuz sonrası Türkiye düşmanlarını çok fazla rahatsız eden birlik ruhunun, bütünleşme atmosferinin yaşanmaya başlamasına rağmen bu zeminin süratle dışına çıkılması, hayırcı cephenin profilinin bazı unsurlarıyla yakınlaşma görüntüsünü veriyor.

Bu gerçeği dile getirmek de, Türkiye sevdalılarına düşüyor…