Türkiye Beşiktaş ve Kayseri'deki terör saldırılarından sonra dün Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a yönelik gerçekleştirilen suikastle sarsıldı. Karlov, saldırının ardından ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede vefat ederken, suikastte bulunan 2,5 yıllık polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş ise ölü olarak ele geçirildi. 

Saldırının ardından hem Türkiye hem de Rusya'nın yaptığı açıklamalarda, gerçekleşen suikastin ilişkileri baltalamaya yönelik olduğu ifade edilirken, iki ülke arasındaki ilişkilerde herhangi bir bozulmanın olmayacağı belirtildi. 

Peki, terör kendisine hedef olarak neden Türkiye'yi seçiyor? 

Terörün soğuk savaş sonrası değiştiğine dikkat eçeken Akşam Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, bugunkü köşesinde kaleme aldığı "Terörün jeopolitiği ve Türkiye…" başlıklı yazısında terörün Türkiye'yi hedef almasıyla ilgili "Her şeyden önce Türkiye’nin hedef olmasının iki önemli temel nedeni var.Birincisi; sahip olduğu coğrafyası ve onun coğrafi konumunun emsalsiz stratejik değeri. İkincisi; Türkiye’nin sahip olduğu tarihi ve kültürel miras" diye konuştu. 

İşte Prof. Hacısalihoğlu'nun yazısından satır başları:

Türkiye neden hedef? Türkiye’den ne istiyorlar? Bu soruların cevabını doğru biçimde vermek terör meselesinin gerçek yüzünü ortaya çıkarır.
Terör sadece kriminal içerikli bir kavram ve olgu değildir. Hatta ondan daha çok siyasi, stratejik, jeopolitik ve enerji içerikli kavramdır. Bu nedenle de tek boyutlu ele alınamaz. Her terör saldırısının politik ve stratejik bir mesajı ve amacı vardır. Zira terör asıl amacın aracısıdır. Amacı belirleyen terör örgütlerinden daha çok arkasındaki güç veya güçlerdir. Onlarda daha çok güç mücadelesinin başat aktörü olan devletlerdir. O yüzden de terör ve terör örgütleri konusunda mesele karmaşıklaşır ve maskelilik artar, sahte yüzler ve onların sahte söz ve davranışlarıyla, diplomasi sahici alan olmaktan çıkar ve devletlerin büyüme süreçleriyle, gelişim hedefleriyle, güç çekişmesinin seyriyle kimliklenir.

Terör ve terör örgütlerinin networküne devletlerin dâhil olması demek; meselenin istihbarat ağıyla biçimlenmesi anlamına gelir ki, bu durum terörün önlenmesi konusunda zorlukları büyütür, zorlaştırır. Asıl faillere erişimi ve dolayısıyla asıl sebebin köreltilmesini güçleştirir.

Terörün Soğuk Savaş sonrası değişen doğası, açık olarak ortaya koymaktadır ki, terör asıl olarak mekâna, onun siyasi ve stratejik değerine odaklıdır. Yani coğrafi potansiyellerin stratejik ve siyasi değeri, terör örgütlerinin arkasındaki asıl failler için vazgeçilmez kıymettir. Buna göre terör, jeopolitik unsurların, heveslerin ve kaynakların yörüngesindedir ve esas olan terörün jeopolitiğidir.

O yüzden terörün etkinlik kazandığı coğrafyaların haritasıyla, doğal kaynakların, enerji potansiyellerinin yoğunluk kazandığı haritalar neredeyse taban tabana örtüşür.

Türkiye’nin terör örgütleri eliyle niçin hedef haline geldiğinin cevabı bu gerçeklerde saklıdır.

Her şeyden önce Türkiye’nin hedef olmasının iki önemli temel nedeni var. Birincisi; sahip olduğu coğrafyası ve onun coğrafi konumunun emsalsiz stratejik değeri. Terör örgütlerini üzerimize salanlar bilmektedirler ki; üç kıtanın ve onların tüm alt kıta kimliklerini coğrafi konumu Türkiye’ye hemhal kıldığından buradan güçlenecek bir devlet onlar için alan daraltıcı, çıkarlarını azaltıcı bir etki yapacaktır. Bunun için ve onlar için güçlenen Türkiye’nin önü mutlaka kesilmelidir.

İkincisi ise; Türkiye’nin sahip olduğu tarihi ve kültürel miras. Terör örgütlerini üzerimize salanlar yine bilmektedirler ki; bu coğrafyadan güçlenecek bir devlet, geçmişin tüm tarihi ve kültürel mirasını harekete geçirecek, yeni stratejik denklemlerin oluşumuna yol açacak, mazlum milletlerin ayağa kalkmasına, zalimlerin sömürü düzeninin yok olmasına zemin hazırlayacaktır. Bunun için ve onlar için güçlenen Türkiye’nin önü mutlaka kesilmelidir.

Bu iki temel nedenin yörüngesinde kıvrananlar için, Türkiye’nin attığı her ileri adım, rahatsızlık uyandırıyor. Bunun için; aynı anatominin, aynı bünyenin HDP-PKK-PYP-YPG-TAK adlı organlarına dışsal paydaşlar dizisi olarak eklemlenen FETÖ-DHKP-C-DAEŞ terör örgütleri, aynı amacın araçları olarak Türkiye’yi hedefe koyanların taşeronları olarak rol üstleniyorlar.

Direneceğiz… Sadece savunma pozisyonda olmadan direneceğiz… Milletçe birlik ve beraberliğimizin bozulmasına fırsat vermeden direneceğiz… Türkiye için iç savaş senaryoları yazanlar, tezgahlayanlara karşı Diyarbakır’da, Yüksekova’da ellerde bayraklar, dillerde tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millet şiarıyla halkın yürüyüşündeki şuurla direneceğiz...