Demek ki iyi bir Müslüman’ın eliyle, diliyle veya herhangi bir şekilde müslümanlara zararı dokunmaması gerekir. Müslüman kişi, insanlara zararlı değil; faydalı olmalıdır. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuş­tur: “Hiçbiriniz kendisi için arzu ettiğini (mü’min) kardeşi için de arzu etmedikçe (kemâliyle) iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İman 6) Mü’min kişi, kendi için istediği iyi şeyleri mü’min kardeşi için de istemelidir.  

Kur’an-ı Kerim’de “Muhakkak ki iman edip salih amel işleyenler, yaratılanların en hayırlısıdırlar.” (Beyyine, 98/7) “Ayet-i kerimede faydalı işler yapan kişiler övülmüştür. İman sahibi mü’minler imanın gereği olan sâlih ameli işler ve onu bir davranış biçimi olarak ortaya koyar. Zaten insanın yaratılış gayesi kimin daha iyi amel işleyeceğinin ortaya çıkması içindir. “Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” (Mülk, 67/2) “Kim sâlih amel (iyi işler) yaparsa kendi lehine, kim de kötü amel işlerse kendi aleyhinedir (zararınadır).”( Fussilet, 41/46)

“Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” (Nur, 24/52)  Her kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’ın kitabına ve Resulünün sünnetine tabi olur, ve Allah’tan korkarsa işte asıl bunlar kurtuluşa ve mutluluğa erenlerdir. Kur’an-ı Kerim’de, iman edip sâlih amel işleyenleri güzel bir gelecek ve mutluluğun beklediği ifade edilerek şöyle buyrulmaktadır: “İman  eden ve sâlih amel işleyenler için güzel bir gelecek ve mutluluk  vardır.” (Ra’d, 13/29) Ayette ifade edilen güzel bir gelecek ve mutluluğun, iman edip sâlih amel işleyenlerin olacağı belirtilmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de ister kadın, isterse erkek olsun, mü’min olarak sâlih amel işleyene güzel bir hayat vadedilmekte ve şöyle buyrulmaktadır: “İman etmiş olarak, kadın – erkek kim sâlih amel işlerse ona güzel bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (Nahl, 16/97)

İbn Kesir, tefsirinde bu âyeti şöyle açıklamaktadır: “Bu, güzel amel işleyenlere Allah’ın bir Va’didir. Salih amel, kadın olsun, erkek olsun kalbi Allah ve Rasulüne iman etmiş kişilerden sadır olan, Allah’ın kitabı’na ve Peygamberin sünneti’ne uygun düşen ameldir. Bu amel emrolunmuş, Allah katında meşru kılınmış bir ameldir. İşte Allah Teâlâ bu güzel amelleri işleyenlere dünyada iken hoş  (mutlu) bir hayat yaşatacağını, ahiret yurdunda iken işlemiş olduklarından daha güzeli ile onları mükâfatlandıracağını va’dediyor. Hoş/güzel bir hayat hangi yönden olursa olsun her türlü rahat ve huzuru (mutluluğu) içine almaktadır.

Sâlih amelin, kişiyi mutlu ettiği; kötü amelin de huzursuz ettiği, onu karamsarlığa sürüklediği açıktır.   Gerçek mutluluk yeri cennettir. Oraya da iman ve Salih amelle girilir.  İman ve salih amel olmaksızın kurtuluş ve mutluluk mümkün değildir. “Asra yemin olsun ki, insan gerçekten husran (ziyan) içindedir. Bundan, ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (103/Asr, 1-3) Bir müslümanın, imanını salih amellerle ibadet anlayışı içerisinde bütünleştirerek bütün davranışlarını güzelleştirmesi, iyi ahlak sahibi olması gerekir. Ne mutlu iman edip salih amel işlemek suretiyle, dünya ve ahirette huzura,  mutluluğa kavuşanlara!