Dinimiz ise zinâyı kesin bir şekilde yasaklamıştır. Zira Kur’ân-ı Kerim’de, “Zinâya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur” (İsrâ 17/32)  buyrulmaktadır. Sadakat, iffetten ayrı düşünülemeyecek bir kavramdır. Eşlerin birbirine kalbî olarak tam bir bağlılık göstermesi ancak iffet duygusuyla birlikte açıklanabilir.  Allah Teâlâ kadın erkek ayrımı yapmadan hatta ilk hitabı erkeklere yönelterek, iffetli davranmayı emrediyor: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar” (Nûr, 24/30-31) Allah Teâlâ Mü’minun Suresi’nde gerçekten kurtuluşa eren mü’minleri zikrederken, onlardan bir grubun da iffetli olan yani zinâ günahını işlemeyen kulları olduğunu ifade etmektedir. (Mü’minün, 23/5) Sevgide sadakat, ilişkilerde sadakat, muamelelerde sadakat, eşler arasına muhabbet katar, huzur verir, güven tesis eder.  Böylece eşler mutlu olurlar.

5- Sorumluluk

Sağlam bir aile, buraya kadar sıraladıklarımıza ilave olarak, eşlerin sorumluluk duygusunu hissetmeleriyle mümkündür. Sorumluluk ailede eşin önce kendisini yetiştirmesi, koruması, görev bilincinde olması, yükümlülüklerini yerine getirmesi, sonra da eşi, çocukları, büyükleri ve akrabalarına karşı nasıl davranacağını bilip, bunlara karşı yükümlülüklerini yerine getirmesidir. Ailede maddî sorumluluklarımız vardır, mânevî sorumluluklarımız vardır. Birincisi barınma, yeme içme, giydirme, eğitim, meşru ölçüler içerisinde gezme, eğlenme ve dinlenme ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.  Eşler, cinselik konusunda da sorumluklarını yerine getirmelidir. Zira cinsellik insan doğasının bir parçasıdır.  İslâm, bunun en güzel yolunun da evlilik olduğunu göstermiştir. Evliliğin en önemli amaçlarından birisi de cinsel arzuyu meşru yoldan gidermektir. Ailede mutluluğun en önemli unsuru eşler arası cinsel tatmindir.

Mânevî sorumluluk ise eşin ve aile bireylerinin ruhen sağlıklı olmaları, manen gelişmeleri, kültürel açıdan seviye kazanmaları, gönül dünyalarını genişletmeleri kısacası iyi insan, iyi Müslüman olmanın donanım ve birikimini kazanmaları için elden gelen gayreti sarf etmektir. Çocukların ilmî, imanî, fiziksel ve ruhsal gelişimleriyle birlikte ilgilenmeleri, akrabaları da ilgi çemberine almaları (zira aile ocağı yakınlar ve dostlarla da güçlenir), aile onurunu, namusunu ve sırlarını korumaları, aile kazancını çarçur etmemeleri, güzellikleri paylaşmaları, kötülüklerde birbirlerini engellemeleri, cennete giden yolu birlikte kat etmeye çalışmaları eşlerin sorumlulukları altında olan hususlardır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Erkek, aile halkından sorumludur. Kadın, kocasının evi ve çocuklarından sorumludur.”5 “Hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerin de senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver.”6 “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi kişiye günah olarak yeter”7 Bu hadislerde görüldüğü gibi, sorumluluk bilincinin önemine vurgu yapılmaktadır. Müvahhid mü’min sorumluluklarını yerine getirirse dünya ve ahiret sadetine kavuşur!