Kur’ân-ı Kerim, insanları Peygamberimize (asm) yöneltir ve “Onun getirdiğini alın, onun yasakladıklarından kaçının” emrini verir. Kısaca Kuran’dan sonra en önemli ikinci kaynak hadis-i şeriflerdir. Bu hususa dair ayetler çoktur. Ayetlerde devamlı şekilde Peygamberimiz (asm)nazara verilmektedir. İşte Kuran’ı esas almak lazım diyerek hadisleri inkâr edenler bu noktada çaresiz kalmaktadır. Demek ki gerçek maksatları Allah’ın rızası değildir. Belki de emir aldıkları üst akıl her kim ise ona hizmet ediyorlar. Allah, ıslah etsin, başka ne söylenebilir ki? Bir Sahabe diyor ki: “Ben Resulullah’tan (asm) her duyduğumu yazardım. Bana dediler ki, “Resulullah da bir insandır. Bazen öfkeli halde konuşur, bazen sükûn halinde konuşur. Her şeyini yazmak doğru değildir”. Bunun üzerine vazgeçtim. Ama duyduklarım aklımda kalmaz hale geldi. Onun için yine gidip durumu Fahr-i Kâinat Muhammed’e (asm) anlattım. “Ya Resulullah, senden güzel şeyler işitiyor ve bunları yazıyordum. Fakat Ensar böyle böyle söyledi. Bunun üzerine vazgeçtim. Ama şimdi yazmayınca da rahatsızım, ne yapayım?’ dedim. Resulullah (asm)mübarek ağzını göstererek “Bundan haktan başka birşey çıkmaz, yaz” buyurdu.” Enes (r.a.) çok hadis rivayet edenlerin arasında yer alır ve Müksirûn (Çok teksir eden çoğaltan) denilen yedi kişiden biridir. Müstedrek’te bir hadiste Hz. Enes diyor ki: “Ben Resulullah’tan gündüzleri hadis yazar, geceleri tashih etmesi için ona okurdum.” Yani, Peygamberimiz onun yazdıklarını düzeltiveriyor. Ondan sonra hadis ilminde talebelerin öğrendiği hadisleri hocalara götürüp okuması, arz etmesi söz konusu olmuştur. Talebe yazdığını, ezberlediğini hocanın önünde okur, hoca onu tashih ederdi ve öyle icazet alınırdı. İşte bu nedenle bütün hadislere bir manada Kur’ân tefsiridir diyebiliriz. Evet. Peygamberimiz (a.s.m.) yaşayışı ile Kur’ân-ı Kerimi uygulamaya dökmüş fiilen yaşamıştır. Kuran’ın insanlardan istediği ideal hayat tarzı ve şekli Peygamberimiz ’de (asm) kendini göstermektedir. Bunu eğer kulluk noktasından ele alırsak, Allah’a karşı kulluğumuzun nasıl olması gerektiğini en mükemmel şekilde Peygamberimiz göstermiştir. Keza ibadetlerin hepsini Peygamberimiz (asm) en mükemmel şekilde yerine getirmiştir. Peygamberimizin kulluğu, Kur’ân-ı Kerimin bizden istediği kulluğun en mükemmel şeklidir, İnsanlarla ve komşularıyla olan münasebetlerimizden tutun eşler arasındaki ilişkilere kadar bütün hususları hadis-i şeriflerden öğrenebiliyoruz. Çocuk terbiyesini, çocuklara karşı nasıl davranılması gerektiğini dahi O’ndan öğrenebiliriz. . Demek ki Peygamberimiz (a.s.m.) bütün hayatının her safhasında, her kesitinde, her karesinde en güzel örnek olarak Kur’ân-ı Kerimin idealini temsil etmiştir, yaşamıştır, göstermiştir. Müslümanlar bunu imkânları nispetinde hadis ilmi sayesinde anlayarak öğrenebilirler. İnkâr edenler ise nasipsiz kalacaktır. Ee sizde bunları ciddiye almayın, vesselam… Hz. Ayşe, Peygamberimizin ahlakını “Onun ahlâkı Kur’ân ahlâkıydı” diye ifade etmiştir. Peygamberimiz ahlâk yönüyle de Kur’ân-ı Kerimin ahlâkını şerh etmiştir, fiile dökmüştür. Onun her sözü, her fiili ve her davranışı, Kur’ân-ı Kerimin ruhunu yansıtmaktadır, vesselam…