Hayata zaman zaman fazlaca anlam yüklüyoruz. Şuna benzetirim bunu çoğu zaman; bir gün batacak gemiye binmek gibi, dünyaya bağlanmak… ‘’Dünya kuşların tuvaletidir.’’ Der Mülazım İshak Bey. Bu tespitini 20. Yüzyılda yapmış. Ama bu söz şimdilerde ve hatta yüzyıllar boyunca geçerliliğini koruyacak. Kuşlar gökyüzünde uçarlarken, dünyanın aslında bir bakıma ‘’değersiz’’liğini tuvaletlerini dünya üzerine yaparak gösterecekler. 

Murat Menteş Ruhi Mücerret kitabında şu güzel sözü vurgulamış; ‘’alemde bir zerreden ibaret olmasaydık belki işler kolaylaşırdı.’’ Katılmamak imkânsız bu söze. Eğer küçücük değil de kocaman ellerimiz, dünyanın her bir yanını saracak beynimiz, bin bir âlemi dolaşma kapasitesine sahip bacaklarımız olsa belki, belki bir miktar bu dünya da şansımız yaver gidebilirdi. Ama gitmiyor. Çünkü ne demişler; ‘’bu dünya rahat yeri değil ey dost.’’ Geldik, gidiyoruz. Bir yolculuğun sessiz müdavimleriyiz. Sessiz sessiz gidiyoruz. En azından gitmeliyiz. Her bir yanı saracak çığırtkanlığımız olmadan, adımlarımızı seyrekleştirerek (ya da sıklaştırarak bilemiyorum) gitmeliyiz…

Durmak yok bu yolda. Ya da düşmek ve yerinden kalkmamak. Yerinden kalkmayı öğrenerek gitmeliyiz… Şarkımızı söyleyerek, evimize dönerek, en önemlisi kalbimize… Çünkü insan kalbi olmadan yaşayamaz. Bir güzel şiir düşerken zihnimize, dilimizde o şiiri mırıldanarak arşınlamalıyız yolları. Çünkü bu yol şiirsiz çekilmez. Ya da güzel bir filmsiz… Mesela ‘’Hayat Güzeldir’’ filmini seyretmeden ölmemeli bir insan. Selvi Boylum Al Yazmalım’da ki gerçek aşka şahitlik etmeden… Asya olmadan ölmemeli insan… Kucaklamadan, sarmadan dünyayı… Ama İlyas gibi ihaneti bilmeden sarmalı…

Bir sloganı olmalı insanın. Şunun gibi mesela: ‘’yaşamak direnmektir.’’ Şu da olabilir ‘’ hayat güzel kuşlar uçuyor.’’ Neden olmasın? Hep hayatın kötü yönlerini görecek değiliz ya. Hayat aslında güzeldir, hayat çok güzeldir. Bir kedinin yumoş tüylerine sarıldığında mesela, muhtaç bir çocuğun kışlık bot ihtiyacını karşıladığında, bir yaşlının elinden tuttuğunda, bir dostun en kötü gününde yanında olduğunda, güzeldir hayat. Ama en önemlisi ne biliyor musun dostum? ‘’ hayat sevdiğinde güzeldir.’’ O kuşlar neden uçuyor gökyüzünde biliyor musun? Bir sevgi uğruna… Sabahları güneş neden açıyor peki her gün her gün usanmadan; sevgi uğruna. Her şey, her zerre sevgi uğruna yaşıyor bu hayatı.

Gökyüzünde bulutlar kalpten desenler çizdiğinde görmüyorsun, göremezsin tabii, çünkü sen gökyüzüne bakmıyorsun ki… Her gün için Allah’a şükretmiyorsun ki. Mesela güzel gözlerin için kaç defa ‘’şükür ya Rabb’’ dedin sahi? Her gün çalan o saatin var ya onun için bile şükretmelisin. O saati duyman için verilmiş kulakların için… Çünkü şükretmezsen gökyüzünde kuşların uçtuğunu göremezsin… 
*Cemal Süreya