Muavenet adlı gemimizin vurulmasının ardından Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağının düşürülmesi ve faali meçhul cinayetler dönemi başladı. Bunların hepsi ABD’nin kirli oyunlarıdır. Eşref Bitlis Paşa’nın öldürülmesi olayında da kaza olmayacak şekilde önemli iddialar vardır. Orada şehit olan bir orgeneraldir. Fakat farklı bir paşadır o. Yoksa şehit edilmezdi.
Eşref Bitlis Paşa şehit edildiğinde medyanın niçin suskun kaldığını ABD’nin üzerlerinde hakim olmasına bağlayabiliriz. Burada bahsettiğimiz konular, kesinlikle komplo teorisiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, Türk dış politika ve askerî politika sahasındaki acı verici, unutulmaz olaylardır.
Sonuçta ortada şehit olan askerler vardır. Birisi Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve biri Muhrip komutanıdır. Maalesef bu insanlar Amerika’nın kirli politikaları sonucu şehit edilmiş insanlardır. Ne yazık ki, bu acı cinayetler, ört bas edilmiştir. İşin kötüsü ABD,  istediği hedeflere ulaşmış kaza sonucu bize eski buharlı gemileri vermiştir.
Daha önce almak istemediğimiz dokuz adet “Knox” sınıfı gemiyi alarak milyonlarca dolar ödedik. Ki bunların teknolojisi eskiydi. Biz dizel tahrikli “Perry” Klas gemilerden almak istiyorduk. İşte ABD silah sanayisinin oyunlarına kurban edilmiştik.
ABD’ye gemi alımıyla ilgili olarak giden Türk heyeti döner dönmez gemimiz vuruldu. Yani “Sen kim oluyorsun. Sen benim verdiğimi ancak alabilirsin. Senin söz hakkın yok” anlamına gelen bir baskı, bir gözdağı olayıdır. Muavenet ve Eşref Bitlis cinayetleri aynı haydutlar tarafından yapılmıştır. Bu konunun üzerindeki örtünün çekilip açılması günümüzde meydana gelen olayları anlayabilmek için bir fırsattır.
Peki, Amerikan hükümeti Muavenet’in vurulması sonrasında sebep gösterilen askerlere ne yaptı?
Olayda yaralanan ve tazminat için mahkemeye başvuran subaylardan bir tanesinin verdiği bilgiye göre mahkemeden, Amerikalı subayların kariyerlerini meslekî yönden etkilemeyen sonuç çıkmıştır. USS Saratoga’nın Komutanı Albay James M. Drager ile saldırıdan sorumlu yedi subay mahkemeye sevk edilmeyerek sadece ‘disiplin cezası’ almıştır. 
Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki “aç canavara sevgi ile yaklaşmak onun iştahını açar”. ABD’ye onurlu ve haysiyetli bir karşı duruş göstermezseniz çok daha kötü sonuçlara zemin hazırlamış olursunuz. Savunma sanayini güçlendirmek ve ABD’ye olan bağımlılıktan kurtulmamız gerekiyor.
Son tahlilde ABD’ye haddini bildirecek tek ülke Türkiye’dir. “Dünya beşten büyüktür diyerek” kafa tutan Cumhurbaşkanımızı bu konuda ayakta alkışlamamız gerekiyor. Tarihten ders alarak ABD ile ilgili politikalarımızı gözden geçirmek zorundayız, vesselam…