İnsan bilmelidir ki fazlası olan şey sonu zararla sonuçlanmaktadır. Her şeyde gereğinden dazla olanı kötüdür. Bu sadece maddi olan harcamalarla değil. Bilakis ibadette de böyledir. Ölçüyü iyi bilip gözetmek gerekir. Bu Müslümanın boynunun borcudur. Ölçüde yerini bilmek aşırılığın önüne geçmesi gibi insanın denge alanın nasıl hareket etmesi ve de farklı zorluklarla karşılaşmaması konusunda da önemli bir yere sahiptir. Bir gün bir bedevi peygamber efendimize nasıl abdest alacağını sormuştu.

Allah’ın elçisi abdest organlarını üçer defa yıkamak suretiyle ona abdest almayı öğretti. Sonra üçten fazla yıkamanın ölçüsüzlük ve kötü bir davranış olduğunu söyledi. Yukarıda ifade edilen hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav) bize şu mesajı vermektedir.

Paranın israfa düşmeden ve kibre kapılmadan, yemeye, içmeye, giymeye ve hayra harcanabileceğini bizlere bildirmiştir. Böylelikle bir Müslümanın iktisatlı davranıp, israftan uzak durmasıyla birlikte kimseye muhtaç olmayacağını haber vermiştir. Müslüman en hayırlı insandır. Bunu iyi bilip bu şuurla hareket etmelidir. Kendini aşağıya sürüklemekle birlikte hal ve hareketleriyle en aşağı tabakalara da kendini ve çevresini itmemelidir.

Her yaptığı işte bilinçli ve akıllı davranmalıdır. Herkese iyi, doğru ve güzeli yapmayı teşvik etmelidir. Pek tabi bu kötü ve çirkin işlerden insanlı uzaklaştırma eğiliminden kendini de uzak tutmalıdır. Diliyle söylediklerini kendisine uygulamalıdır. Aksi takdirde yalancı durumuna da düşmüş olur. Peygamber Efendimizin (sav) yaşamı boyunca sergilediği mükemmel duruşun ve hadislerinde ibadetlerden yeme içmeye kadar hayatın her alanında dengeli, ölçülü olmaya önem verilmiş, genel olarak duyguların, tutum ve davranışların normal ve dengeli olması istenmiştir.

Ölçü ve denge, kâinatın nizamı için ne kadar önemliyse, insan için de o kadar önemlidir. Her alanda olduğu gibi davranışlardaki denge; zihnî, duygusal ve davranışsal uyum neticesi kazanılan istikrarı ifade etmektedir. İnsanın fizikî ve duygusal açıdan kendine göre bir dengesi vardır.

Ayakta durabilmek için dengeye ihtiyaç olduğu gibi, ruhi istikrara kavuşabilmek içinde ruhi dengeye ihtiyaç vardır. Bu hususta son sözü Peygamber Efendimizin (sav) bir Hadis-i Şerifiyle bitirmek uygun olacaktır. Peygamberimizin mihmandarı ve İstanbul’un Sultanı Ebû Eyyûb el-Ensarî’nin anlattığına göre, bir adam Resûlullâh’a gelerek, kendisine kısa bir şeyler öğretmesini istemişti.

Efendimiz (sav) ona şu kısa ve anlamlı öğütte bulundu: “Namaz kıldığın zaman son namazınmış gibi kıl. Özür dilemeni gerektirecek bir sözü söyleme ve insanların ellerindeki dünyalıklara umut bağlama!”