Ekonomide yüksek enflasyon ile kendisini gösteren kötü gidiş devam ediyor. Hayat pahalılığının sebebi olarak gösterilen market zincirleri, kabzımallar ve esnaf haksız yere suçlanmaktadır. İşin daha kötüsü ise çözüm önerileri arasında İslami değerlerden hiçbir kimse bahsetmemektedir. Bu nedenle biraz ezber bozmak gerekiyor.

Peki, ekonomide gerçek sorun nedir? İnsanları geçim sıkıntısına düşüren sebepler nelerdir? Kadınları istemedikleri halde zorla çalıştırmak ekonomik problemleri çözer mi? İşte bu ve benzer sorulara karşı kısa cevaplar vererek okuyucularımı hayatın gerçekleri ile yüzleşmeye davet ediyorum.

Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada meydana gelen ekonomik sorunların kaynağı nedir? Çözüm olarak neleri öneriyorsunuz?

İnsanlar arasında savaş ve kavgaları çıkaran en önemli sebep faizdir. Çözüm ise faizin yasaklanması ve zekâtın verilmesidir.

Merkez Bankası faizleri yüzde 18’e düşürdü ve daha da düşüreceğini iddia ediyor. Bu durum gerçekleşirse yani faizler düşürülürse ekonomide düzelme olabilir mi?

Bütün dünyada yürürlükte olan faiz ve tefecilik sistemidir. Faizi ne kadar düşürürseniz düşürün haksız kazanca ve gelir dağılımının düzelmesine yardım edemezsiniz. Bankalar ve tefecilik kurumları zenginlerin daha zengin olmasına ve fakirlerin daha fakir olmasına neden olmaktadır. Mevcut faizci soygun düzeni bozulmadan ekonominin düzelmesine imkân yoktur. Hatta dünyanın en zengin petrol yatakları bulunup işletilse dahi ekonomik iyileşme kısmi düzeyde olur. Çeşitli hileli yollar ile petrol gelirlerinin büyük kısmını sermaye sahipleri ele geçirirler. Fakirler de bundan yararlanır fakat gelir dağılımı düzelmez.  

Yüzyıllardır ekonomik düzen; bankacılık işlemleri ile sağlanabilmektedir. Bankacılık ise faizsiz yapılabilir mi? Yoksa bankaların kaldırılması gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Evet, insanların fakir düşmesinin, gelir dağılımının bozulmasının ve savaşların çıkmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi bankalar ve bunların çevresinde oluşan haksız kazanç sağlayan bankerlerdir. Faizsiz bankacılık; Türkiye’de 1975 yılından beri yapılmaktadır ve başarılı bir şekilde devam etmektedir.

Katılım bankacılığı görünüşte faizsiz de olsa; halkın belirli bir kesiminde aynı bankalar gibi faizle işlem yaptığı ve çalıştığı iddiaları var. Çünkü bankalara yakın bir oranda “kar payı” dağıtıyorlar. Verdikleri krediler de aynı faiz oranlarına yakın bir seviyede değil midir?

Eski adı ile finans kurumları şimdiki adıyla katılım bankalarının faiz alma ve vermeleri Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suçtur. Bu suçu işleyen kurumlar kapatılma da dâhil olmak üzere ciddi cezalar ile karşı karşıyadır. Faiz almaları veya vermeleri cesaret gerektirir. Bu nedenle yatırımcılardan kar veya zarar edebilecekleri bir usulle para almakta ve yatırıma ortak olacak şekilde kredi vermektedirler. Kar ve zarara ortaklık ise girişimciliğin bir parçası olup faiz olarak nitelendirilemez.