1932 yılının Ramazan ayından itibaren uygulamaya konulan “dinde reform, ibadetin Türkçeleştirilmesi” girişimleriyle birlikte Ocak ayında ilk prova Dolmabahçe Sarayı’nda yapılmıştır. Cumhurbaşkanı’nın emriyle Hafız Yaşar Okur, ilk Türkçe Kuran’ı Yerebatan Camii’nde okumuş ve bunu Fatih Camii’ndeki Türkçe ezan takip etmişti. Bazı kaynaklarda geçtiği şekliyle “Türkçe Hutbe” de 5 Şubat 1932 günü İstanbul Süleymaniye Camii’nde okunmuştu. Sadeddin Kaynak’ın bu konudaki ifadeleri şu şekildedir: “Fatih Camii’nde ilk defa olarak Türkçe Kur’an okudum. Bunu müteakip, Türkçe hutbeye sıra gelmişti. Cumhurbaşkanı: “Haydi bakalım. Türkçe hutbeyi de Süleymaniye Camii’nde mukabele oku! Amma okuyacağını önce tertip et, bir göreyim” dedi. Yazdım verdim. Beğendi. Fakat: “Paşam, bende hitabet kabiliyeti yok. Bu başka iş, hafızlığa benzemez” dedim. “Zarar yok, tecrübe edelim” buyurdu. Bunun üzerine tekrar sordum: “Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım? “Hayır, sarığı bırak… Benim gibi başı açık ve fraklı!” Ne diyeyim inkılâp yapılıyor, peki dedim. O gün hınca hınç dolmuş Süleymaniye Camii’nde cemaat arasına karışmış yüz elli de sivil polis vardı. Bu tedbirin isabetli olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Ben Türkçe hutbeyi okur okumaz, kalabalık arasından bilahare Arap olduğu anlaşılan biri sesini yükselterek: Bu namaz olmadı, diye bağırdı” demiştir. Bu aktarılan bilgiler ve Türkçe Hutbe, Akşam Gazetesi’nin 4788 numaralı ve 6 Ocak 1932 tarihli nüshasında şöyle geçmektedir: “Dün Süleymaniye Camii’nde ilk defa olarak tamamıyla Türkçe hutbe okunmuştur. Süleymaniye Camii Türkçe hutbe dinlemek isteyen binlerce kişi ile dolmuştu. Kalabalıktan camiye girmeğe muvaffak olamayanlar karın altında dışarıda bekleşiyorlardı. On bin kişi kadar alacağı tahmin edilen Süleymaniye Camii’nde dün en aşağı 20 bin kişi vardı, beş bin kişi kadar da dışarıda bekliyordu. İç ve dış ezanlar okunduktan sonra Hafız Sadeddin Bey minbere çıkmış ve: “Ey cemaat! Başlangıcı ile hutbesini okumuştur. Hafız Sadeddin Bey hutbe arasında geçen bütün duaları da gene Türkçe olarak okumuştur. Hutbe esnasında ve hutbe bittikten sonra güzel sesli birçok hafızlar (Türkçe) tekbirler getirmişlerdir.” Satırlarıyla yer almıştı. Bu bilgiler oldukça mübalağalıdır. Ayrıca 1911 ile 1922 yıllarında Türkçe hutbe okunduğu ve 1928 yılında ikinci baskısı yapılan Diyanet İşleri Reisliği’nin hazırladığı “Türkçe Hutbe” isimli kitap göz önüne alınacak olursa bazı kaynaklarda ve özellikle de internette yer aldığı şekliyle “ilk Türkçe hutbenin 5 Şubat 1932’de Süleymaniye Camii’nde okunduğu” bilgisi doğru değildir. Bununla birlikte geçmişteki uygulamaların aksine “Ayet” ,“Hadis-i Şerifl er”, “Allah’ı medh ü sena”, “Peygamber’e salat ü selam” ve “Duaları”nın da yani Rıfat Börekçi’nin ifadesiyle “hutbelerin “Zikrullah”, salat ü selam gibi, erkanı müştemil olan ve lisan-ı dini olan Arabi ile eda edilen erkan-ı hutbe” kısmının da bütün olarak Türkçe okunmuş olması açısından ilk olduğunu söylemek mümkündür. Bu makaleyi yazmaktan maksat neredeyse bütün milletin yanlış bildiği bir hususu düzeltmeye çalışmaktır. İnsanlar eskiden beri hutbenin Türkçe olduğunu zannetmektedirler. Halbuki hutbe Karahanlılar, Selçuklu, Osmanlı devrinde hep Arapça okunmuştur. Fakat siyasi mülahazalarla halkın etkilenmesini sağlamak için Türkçe hutbeler başlamıştır. Türkiye Cumhuriyetinde de 1932’ye kadar hutbe Arapça okunmuştur, vesselam…