Türkiye, İdlib’de Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonuna hazırlanıyor. Daha önce Kore ve Kıbrıs’ta bu kadar çok sayıda askeri birlik kullanmamıştık. Allah, kahraman ordumuzu muzaffer eylesin…
İdlib de Esed Rejimi askeri görüntüsünde çok sayıda Şii milis bölge halkına hala zulmediyor. Kasım Süleymani ve yardımcısı katiller aracılığı ile çoğu kadın, yaşlı ve çocuk yüzbinlerce masum sivil öldürüldü. Rusya’nın hava desteği verdiği bu katliamlara, ne yazık ki Türkiye’den başka doğru dürüst hiçbir ülke karşı çıkmadı. Fakat artık bu kötü gidişin bir sonu gelmiş gibi görünüyor.
Bugüne kadar Suriye’de rejim adına savaşan onun üstünde İran’lı general ve binlerce İran askeri öldürüldü. Bunu İran televizyonlarında yapılan törenlerden anlayabiliyoruz. Fakat öyle bir yönetim var ki; kimsenin “Bizim Suriye’de ne işimiz var?” diye bir soru sormasına dahi müsaade edilmiyor.
ABD’nin baskılarının yoğunlaştığı bir dönemde bile masum sivillere karşı yürütülen saldırılar durmadı. ABD’nin açıkça Süleymani ve diğer İranlı generalleri suikastla öldürdüğü bir ortamda dahi tek bir ABD askerini dahi öldürmekten korkan İran yönetimi ile karşı karşıya kalmış durumdayız.
Yıllardan beri İran ile ABD arasında bir tiyatro oynanmış ve halen de devam etmektedir. İran güya ABD üssüne füze saldırısı gerçekleştirmişti. Fakat saldırıyı haber verdikleri için tek bir ABD askerini dahi öldüremediler. Halbuki “öç alacağız” diye Süleymani’nin cesedini ülkenin dört bir yanında dolaştırdılar. Yapılan tören ve yeminlerin içi boş propaganda olduğu çok açık bir şekilde ortaya çıktı. İran’ın takkesi düştü ve keli göründü artık.
Türkiye, daima ABD, İran ve Rusya’nın iki yüzlü tutumuna karşı, kartlarını açık oynadı. “Bir gece ansızın gelebilirim” diyerek göstere göstere tokadı indireceğini söyledi ve gereken icraatı yaptı. Önce Fırat Kalkanı operasyonu ile DAEŞ’in beli kırıldı ve Suriye’de tamamen ortadan kaldırıldı.
 ABD’ye rağmen “Zeytin Dalı” ve “Barış Pınarı” operasyonlarını yaparak PKK/YPG’ye ağır darbeler indirdi. Şimdi sıra İran ve Rusya’nın şımartması ile gittikçe azgınlaşan Şii milislere geldi. İşte Cumhuriyet tarihinin en büyük yığınağı İdlib’de bu operasyon için yapılıyor. İran, Rusya ve Rejim için en iyi senaryo; Türkiye’nin istediği gibi “Çatışmasızlık Bölgesi” adı verilen ve 12 Gözlem noktası oluşturduğumuz bölge sınırlarına geri çekilmek olsa gerektir. Fakat tam aksine her geçen gün bu bölgede birkaç köyü ele geçiren Şii milisler, bırakın sınırların gerisine çekilmeyi; ilerlemeye devam ediyorlar. Haliyle “arayan belasını da bulur mevlasını da…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Şubat sonuna kadar verdiği süreyi önceki gün geriye çekti. “Bu işi Şubat ayı bitmeden bitireceğiz” dedi. Belli ki hazırlıkların sonuna gelmiş durumdayız. Şimdi sadece diplomatik kanallar işletilerek operasyon için gerekli çalışmalar yapılıyor.
Hatırlamakta yarar var. Önceki üç operasyon şu şekilde yapılmıştı:
1. Önce operasyonun yapılacağı bizzat Cumhurbaşkanı’ndan yani en yetkili ağızdan dile getirilmişti.
2. Meclisten gerekli teskere kararı çıkarılmıştı.
3. Operasyon sınırlarına gerekli yığınak yapılmıştı.
4. Rusya ve ABD’ye operasyon yapılacağı ve bölgeden askerlerini geri çekmesi istenmişti.
5. Son olarak da Özgür Suriye Ordusu yani şimdiki adıyla Milli Suriye Ordusu unsurları bölgeye getirilmişti.
İşte bu beş aşamadan sonra harekâtın başlama zamanı gizli olmak şartı ile her an Türk askerinin saldırıya geçeceği beklenmeye başlamıştı. Bu geçen süre, ordumuzun önünde “boynunun kesileceğini bekleyen koyunlara” benzeyen düşman unsurlarının psikolojisini iyice bozmuş ve operasyonun başarı ile sonuçlanmasını görmüştük.
Şimdi de benzer bir süreç devam ediyor. Muhtemelen 24 Şubat 2020 tarihine kadar diplomatik çabalar gösterilirken düşmanın psikolojisini bozacak eylemler devam edecek. Nitekim Şubat ayının ikinci haftasında iki adet rejim helikopteri güdümlü mermiler ile vurularak düşürüldü. Bu arada 40 kilometre menzili bulunan Fırtına obüsleri ile rejim unsurları devamlı ateş altında tutulmaya devam ediyor.
Operasyonun başlama saatini Milli Suriye Ordusu unsurlarının bölgeye gelmesi ile birlikte hep birlikte göreceğiz. Belki de çoktan yerlerini almışlardır. O halde “zafer çok yakındır”.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Afrin operasyonun başlaması ile birlikte sabah ile yatsı namazı öncesinde Fetih Suresi okunarak ordumuza dua edilmesini istemişti. Bu çok güzel usulün yeniden  gerçekleşmesi ümidi ile Fetih Suresinin ilk üç ayetinin meallerini vermek istiyorum:
“Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder”, vesselam…