Ahir zamanda yani kıyametten önce meydana geleceği rivayet edilen hadislerle ilgili olarak sık sık seviyesizce yazılar yazılmaktadır. Hadis ilminden ve dini bilgilerden haberi olmayan şahıslar; saygı sınırını aşarak hadis-i şerifler hakkında olumsuz sözler sarf etmekten çekinmemektedir.

Bir kısım yazarlar ise hadisleri düşünmek ve tefekkür etmek yerine derhal “hadis inkarcılığına” soyunarak ahir zaman ile ilgili hadisleri yok saymaktadır. Bunların önemli bir bölümü Kur’an-ı Kerim’de bu hadislerin yer almadığını iddia etmektedirler. Hâlbuki Kur’an’dan sonra İslam’ın en önemli kaynaklarından bir tanesi olan hadislerdir. Daha sonra sırası ile “İcma-i Ümmet” ve “Kıyas-ı Fukaha” gelir. Bir konu hakkında fikir yürütürken bu sıralamaya dikkat edilmelidir.

“Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık Kur’ân’da bulunmasın! (En’am Suresi 59)” ayeti, insanların ihtiyaç duyduğu her bilginin Kur’an’da yer aldığını ifade etmektedir. Ahir zamanda zuhur edecek önemli şahısların ve olayların da Kur’an’da yer aldığında şüphe yoktur. Çünkü ayetlerin zahir yani açık manalarından başka dal ve budakları sayılan başka anlamları da vardır. İslam âlimlerinin kitapları, bu ayetlerin zahir manasından başka ikinci üçüncü derecede başka manalarını da izah etmeye çalışmışlardır.

Bu nedenle Kur’an’ın büyük bir hazine olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hadislerde geçen olay ve şahısların Kur’an’da yer almadığını iddia etmek kabul edilemez bir sözdür. Elbette herkes tamamını değil ancak kendi ilim ve bilgi seviyesine göre Kur’an’ı anlayabilir.

Eğer kişinin bilgi ve irfanı buna yeterli değil ise hadisler inkâr edilmez. Özellikle sahih ve kuvvetli hadisler konusunda asla inkarcılık yoluna gidilmemelidir. Bir Rafızı yani İslam’ın dışına çıkmış kimsenin hadisi reddetmeleri yüzünden hadisleri inkar etmek; Müslüman’a yakışmaz.

Diğer bir mesele ise günümüzde hadislerin değerlendirilip hayatımıza tatbik edilmesi yerine adeta bunları konuşmanın ayıp sayılması gibi garip ve tuhaf bir durumun ortaya çıkmasıdır. Özellikle ahir zamanda zuhur edeceği sahih hadislerle apaçık bir şekilde belli olan Deccal, Mehdi gibi konuları konuşmaktan utanan nice kişilere de rastlayabiliyoruz.   

Hâlbuki hadisi şerifleri ele alıp düşünmekten kim, ne zarar görebilir ki? Bu nedenle Deccal ve Mehdî gibi ahir zamanın önemli kişilerini konuşmak ve düşünmek gerekiyor. Bu konuları konuşulmalı hatta ortaya çıkmış olayları değerlendirirken hadislerin ışığında tefekkür etmemiz lazımdır. Zira Deccal gibi önemli şahısların zuhur ettiği İslam’ın emir ve yasaklarını ortadan kaldırdığı bir zaman dilimini kolaylıkla görebiliriz. O halde zuhur ettikten sonra hadislerde geçen dehşetli şahıslara karşı uyanık kalmak ve tuzaklarına düşmemek için ayrı bir gayret göstermemizin lüzumu ortaya çıkmaktadır.

Çünkü 1443 yıl sonra Peygamber Efendimizin (ASM) hadisleri ile ifade edilen bir mucizesi ortaya çıktığı zaman Müslümanlar telaş etmez bilakis imanları artarak güçlenir. İşte bu nedenle basınımızda neredeyse hiç yazılıp konuşulmamış bazı ahir zaman hadislerinde geçen Kahtani ve Cehcah isimli şahıslardan bahsetmek istiyorum.