Ne varsa eski dostlarda var, son zamanlarda hep duyduğum. Korkar olduk hayatımıza yeni insanlar almaya, kimseye güvenemez olduk. Ta baştan birbirimizi tanımak için uğraşmak ne kadar zorlaştı. Hoş görümüzü mü yitirdik, samimiyetimizi mi yoksa sadece kendimizi düşünen bencil bir insan mı olduk. Kafamda deli sorular... Paylaşmayı unuttuk aslında özellikle de mutluluğumuzu, sevincimizi. Hayatımızın her dakikası şikayet, hep vah hep ah. Şükür edecek çok şey var aslında. Birimiz eşinden şikayetçi, birimiz çocuğundan, birimiz annesinden, babasından, birimiz komşusundan. Var da var, çok zor değil ki şikayet edecek bir şeyler bulmak. Gözünün üstünde neden kaşın var diye sudan sebeplerle birbirimizi kırmaya bayılıyoruz. Hep kazık yeriz, hiç kazık atmayız hep doğruyu söyleriz, hiç yalanımız yok. Hep kalbimiz temiz, içimizde zerre kadar kötülük yok. En fedakar biziz en anlayışlı biz. Bulamadım ben kim haksız, hatasını kabul eden bir Allah’ın kulu yok. Beşerim şaşarım diyeni, yanlış yaptım ama yanlışımı düzeltmek için çabalayacağım diyeni getirin alnınızdan öpeceğim. Hep eleştiriyoruz aslında şu an benim de yaptığım gibi. Çuvaldız diye bir şey vardı bir zamanlar. Büyüklerimizin en büyük nasihatıydı, önce kendimize batıralım da görelim bakalım neler olacak. Elimizdekilerlerle yetinebilmeyi unuttuk artık. Şükretmenin ruhumuza ne kadar iyi geleceğinin farkında değiliz. Şükredebilsek hakkıyla ekmeğimiz, paramız, dostlarımız, huzurumuz ne kadar çoğalacak. Saygımızı yitirdik dostlarım, kendimize olan saygımızı sosyal medyada bir sürü paylaşımlara rastlıyorum. Nasihat içerikli; insanları sevme, iyi insan olabilme, yardım severlik, dostluk, iyi aile nasıl olunur, güzel ahlak, iyi güzel de hangisinden ders alıyoruz. Hangi duyduğumuz güzel bir sözü hayatımıza geçiriyoruz sadece paylaşıyoruz ve uyguluyormuş gibi yapıyoruz haksız mıyım sizce de öyle değil mi? Yalancı oyunlarla pejmürde bir yaşam sürüyoruz. Kişiliğimizi öz benliğimizi birilerinin yok etme çabasında olduğunu göremiyoruz. Bir de bencil olma sanatı var, benim deyimimle, çok da meşhur bu aralar kendinizi sevin en değerli sizsiniz. Hayır demeyi öğrenin lütfen, öncelik sizsiniz, o zaman başımızı alıp gidelim ne gerek var eş dost akrabaya yalnız başımıza kendi kendimizi seve seve yaşayalım. Duvarlara mı bakıyoruz, denize mi artık bilemem. Öylece elimizi kolumuzu sallaya sallaya gezelim yaşamamızın anlamı kalır mı sizce. Sadece kendimizi severek ne kadar yaşayabiliriz. Birilerinin elini tutmadan, fıtratımızda olan fedakarlığı yapmadan nasıl insan olabiliriz ki. Ben yok ki bizim inancımızda biz var. Biz olursak ancak mutlu olabiliriz. Kafamız oldukça karıştı, birileri doğru insan nasıl oluru konuşurken diğerleri de bencil insan nasıl oluru anlatıp hayatımıza geçirmemiz için telkinler veriyor. Biz de çok şaşkınız ya ne olacağımıza bir türlü karar veremedik. Doğru bir tanedir unutmayalım. En iyisi biz sevgi dolu yardım sever, dürüst, her yaşadığının bir öğüt her şükrün, her sabrın mükafat olduğunu düşünenlerden olalım. Kalbimizi iyilikle besleyip hatalarımızdan ders alanlardan, acımasız eleştirilerden uzak duranlardan olalım. Bizim çok nesil görmüş büyüklerimiz var önümüzde. Saygıyla eğilip öpüyorum hepsinin ellerinden teker teker. Yaşam sadece tecrübedir gerisi teferruat, bazen kitaplarda okunanlar da yetmez sadece, örnekleri gören gözlerin olması lazım. Kalbin de zerre kadar kötülük olmadığına inandır beni üslubunla, edebinle saygınla fedakarlığınla. Hazreti Muhammed görmüş Hazreti Musa da konuşmuş görmekle konuşmak bir midir...