Bize, aile ve akrabalarımızdan sonra en yakın insanlar komşularımızdır.  Komşularımızla çok iyi geçinmek İslâm’ın emridir. Allah Teâlâ komşularımıza iyi davranmamızı emretmektedir. “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisâ, 4/36)

Görüldüğü üzere, ayet bir taraftan, ibadetin Allah’a yapılması ve O’na ortak koşulmaması mesajını verirken diğer taraftan da bir mü’minin toplum içinde yerine getirmesi gereken öncelikli görevlerini dile getirmektedir. Allah’a ibadet, O’na ortak koşmamak, çevremizle iyi ilişkiler içerisinde olmak dinimizin temelini oluşturan ana konulardandır.

Yüce Allah, insanı sosyal bir varlık olarak yaratmıştır. Bir toplum içerisinde insanlarla bir arada yaşamak zorundadır. Bu durum, komşuluk ilişkilerini gerekli kılmaktadır. Komşularımız bize en yakın, en sık görüşüp konuştuğumuz, en çok bir arada bulunduğumuz kimselerdir. Başımıza üzücü bir olay veya hastalık geldiğinde ilk önce duyacak, yardımımıza ilk koşacak olan komşularımızdır. Yine sevincimiz ve neşemiz olduğunda da bunu ilk paylaşacağımız komşularımızdır. Bundan dolayı komşularımızla barışık olmak ve iyi ilişkiler kurmak, komşuluk haklarına riayet etmek zorundayız.

Sosyal hayatın aileden sonraki en önemli halkasını, komşular oluşturmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisi şerifte “Komşularına iyi komşuluk et ki gerçek Müslüman olasın.” (İbnî Mace  Zühd 24) buyurmak suretiyle gerçek  Müslüman ile komşuluk ilişkileri arasında bir bağ kurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.) komşuluk hukukuna dikkat çekmek maksadıyla: “Cebrail bana komşu hakları konusunda öyle hükümler getirdi ki, bu gidişle her halde komşu komşuya vâris kılınır diye düşündüm.” demiştir. (Buhârî, Edeb  123)“Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse komşusuna ikramda bulunsun” (Buhârî, Edeb 31) “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir”(Buhârî Edebu’l-Müfred,  Hds. 48)  “Allah katında dostların en iyisi arkadaşına, komşuların en iyisi de komşusuna en iyi davrananıdır.” (Tirmizî, Birr, 28) buyurmuştur. Bütün bu ifadelerde Hz. Peygamber (s.a.s.) komşuya ikram edilmesi ve haklarının korunması, yardımda bulunulması ve iyi davranılması gerektiğini vurguluyor.

Sosyal dayanışma ve yardımlaşma açısından insana aileden sonra en yakın sosyal çevreyi komşular teşkil ettiği içindir ki, gerek Kur’an ve gerekse hadislerde komşuluk ilişkilerine titizlikle değinilmiştir.

Günümüzde, komşuluk ilişkileri her geçen gün biraz daha zayıflamaktadır.

Eski komşuluk ilişkileri, bu gün maalesef kaybolma noktasına gelmiştir, aynı binanın içerisinde bulunan dairelerde oturan insanlar, birbirlerine selam vermez olmuşlardır, yine maalesef, komşular birbirlerine gidiş geliş yapmaz ve misafir olmaz olmuşlardır. Eski güzel komşuluklar yok olmaya başlamıştır. Çok katlı apartmanlarda tanımadığımız komşularımız bile bulunmaktadır. Bu durumu engellemek de yine tamamen bizim elimizde. Eğer bizler komşularımızla yakın ilişkiler kurar onlarla samimi dostluklar inşa edersek toplum yavaş yavaş o eski günlerine geri döner. Bu nedenle yıpranan komşuluk ilişkilerini canlandırmak için elimizden geleni yapmalıyız.  Çünkü  yüce dinimiz, komşu haklarına, komşuluk ilişkilerine çok büyük ehemmiyet vermektedir. Bu yüzdendir ki Hz. Peygamber komşularına çok iyi davranırdı ve onlara gereken yardımı da yapardı “Kim Allah’a ve Rasûlüne iman ediyorsa, komşusuna iyilikte bulunsun…”(Müslim, İman 77)  buyurmuştur. Komşuların birbirlerine ihtiyaçlarının sınırı yoktur. Atalarımızın “Ev alma komşu al”,“Komşu komşunun külüne muhtaçtır”, “Komşuda pişer bize de düşer.” sözleri bu durumu en güzel şekilde ifade eder. Bunun için komşuların birbirlerine iyi davranmaları, yardımlaşmaları gerekir. Bu itibarla iyi komşu bulmak için iyi komşu olmak gerekir. Ne mutlu komşularıyla iyi ilişkiler içinde bulunanlara…