Bu sırada İspanyollar da yetişti ve karşıya geçmek için bekleyen diğer 20 levendi kuşattılar. Bunlar Oruç Reis’e “Bırakma bizi baba” diye bağırmaya başladılar. Son bir gayretle saldırdılar.

Bu feryat, büyük Türk denizcisini can evinden vurmuştu. Bir an kaçıp, takviye kuvvetlerle geri gelmeyi ve intikam almayı düşündü ise de, taşıdığı “baba” ruhu, onu evlatlarının yanına sürükledi. Yanındaki leventlerle birlikte tekrar karşı sahile geçtiler.

Fakat o zamana kadar leventlerinin tamamına yakını şehit edilmişti. Kendisi ve kalan leventleri son bir gayretle düşmana saldırdılar. Ne çare ki, kollarında kılıç kaldıracak kuvvet bile kalmamıştı. Hepsi birer birer şehit düştüler. Oruç Reis tek koluyla birkaç düşman askerini hakladı ise de bizzat Don Garcia onu bir mızrakla göğsünden vurdu. Sonra da kılıcını kalbine saplayarak şehit etti.

Daha önce savaşta bir kolunu yitiren Oruç Reis bu sefer şehit düşmüştü. İspanyollar mübarek başını keserek İspanya’ya götürmüşlerdir. Fakat Hızır Reis, dağılmaya yüz tutan leventleri yeniden bir araya getirmeyi başardı ve İspanyolları daha büyük bir yenilgiye uğratmaya muvaffak oldu. Onun hikâyesini başka zamana bırakalım. Lakin biz Türklerin askerleri ile birlikte ölene kadar savaşmaları daha yüzlerce örnekle birlikte anlatılabilir.

Umarım bu örnekler başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere kahraman ecdadımızın askerlerini hiçbir zaman terk etmediğini ve ucunda ölüm olsa bile sonuna kadar mücadele ettiğini gayet güzel ifade etmiştir. Onlara ölmeyi emretmek değil; tek bir canın kaybedilmemesi için canını dişine taktıkları, ordunun ön saflarında çarpışarak manevi kuvvet verdiği sır değildir.

Fakat son yıllarda mesleği askerlik olduğu ve en yüksek makamlara kadar ulaştığı halde savaştan kaçan generallere de rastlayabiliyoruz. Komutanlık ve liderliğin en güzel örneklerini vermiş kahraman Türk milleti içinden olsa da Misak-ı Milli topraklarını kurtarmak için dahi gayrete gelmeyen kişiler vardır. Ayağımıza kadar gelen fırsatı kaçıran bu kişilere ve iki önemli olaya dikkat çekelim.

Birinci Körfez Savaşında BM kararıyla Musul ve Kerkük topraklarını kurtarmak fırsatı doğmuştu. Fakat orduyu daima savaşa hazır tutma görevi olan Genelkurmay Başkanı Torumtay, istifa ederek emekliye ayrılmış ve diğer generalleri de etkileyerek savaştan kaçmıştı. Maalesef diğer generaller de Cumhurbaşkanı Özal’ın emirlerine itaatsizlik etmişlerdi.  Bu sebeple Misak-ı Milli topraklarını kurtarma fırsatı heba Edilmişti.

Allah, İkinci Körfez Savaşında bir fırsat daha verdi. Fakat bu sefer CHP ile işbirliği içine giren bazı Ak Parti milletvekilleri ve bir kısım siyasetçiler “1 Mart Teskeresi” adı verilen yasa tasarısının meclisten geçmesine mani oldular. Karar yeter sayısına ulaşılamadığı için teskere reddedildi. Sonuç olarak vatan topraklarımız olan Musul ve Kerkük’ü kurtarma imkânını ikinci kez kaybettik.

Şimdi elhamdülillah askerlerimiz PKK eşkıyasını inlerinde vurarak tek tek temizlemektedir. Lakin milli yeminimize sadık kalmayan ve bu nedenle vatan topraklarını kurtarma ülküsüne sahip olamayan asker ve siyasetçilere de rastlayabiliyoruz. Bu insanlara Peygamber ocağı olan silahlı kuvvetlerimizin en önemli kahramanlarından Celalettin Harzemşah’ı ve Oruç Gazi’yi örnek olarak sunuyorum. Umarım titreyip kendilerine gelirler, vesselam…