İnsanoğlunun yeryüzünde ayak izlerinin var olduğu yıldan beri, her yaratılan türlü cefa ve sınavlardan geçmiştir. Ama insandan ama doğadan. İnsandan gelen ölüm oldu. Doğadan gelende ölüm. Bir can cananını vurdu diye öldü öteki göçük altında kaldı da öldü. Yeryüzünde imtihanın en şiddetlisi bir insanın ölümüydü belki de. Sebep sonuç ilişkisinde imtihan aynı sadece müsebbip farklıydı.

Geçen onca zamana rağmen insan aynı, doğa aynı, aynı iç güdüyle doğup büyüyor insan ve aynı iç güdüyle ataları gibi katlediyor insanlığı. Doğrudan olmasa da dolaylı yapmaya başladı artık. Bir ürün ile, bir araç, ölüme neden olmaktan hiç çıkmadı insan; ölümün sebebi olmaktan asla sıyrılmadı.

İşte… Evvelde olduğu gibi bugünde aynı düzlemde ilerliyor insanlık. Aynı düzlükte iki kimlik. Biri insanlığın iyiliği için çalışırken diğeri tökezletmek için çaba sarf ediyor…

Dünya harplerinden sonra belki de en büyük insanlık kıyımının olduğu zaman diliminde yaşıyoruz. COVID-19… Koronavirüs tüm hayatımızı olumsuz etkiledi. Tüm alışkanlıklarımızı, rutin işlerimizi, gelmeler gitmelerimiz… tümüyle değişti.

Ortaya çıkan bu illetin insanlığı derinden silkelemesi akılların başlara gelmesine neden olmuşken kimi zamanda farklı teorilerin ortaya da çıkmasına neden olmuştur.

“Temizlik imanın yarısıdır” sözünü çağlar önceden söyleyene kulak vermeyip, 1500 yıl sonra küçük bir illetin insanlığı nasıl yıktığına şahit olmaktayız. Bedenlere yayılmış dünyadaki bütün virüsü toplasan gram dahi etmeyen illetin insanları ne denli zorluklara sevk ettiğini bir yıla aşkındır izliyoruz. İzliyoruz izlemesine de milyonların canını alıp götürdü bu alemden. Sebep alemindeyiz sonuçta…

Gelişip gelmekte olan bu durumu nasıl yorumlasak bir yanı eksik kalır. Müslüman, her ne olursa olsun umudu tükenen taraftan yana değil umut olan kısımdan olmuştur, olmalıdır. Yaşanan olaylardan geçmişe bakarak ders çıkarmalıyız.

Nasıl ki kış aylarında soğuğun keskin çizgisinden sıyrılıp, o titreten endamından kaçıp sıcak bir ortama kaçışımızı ve yaz aylarında güneşin kavurucu sıcaklığı altında dayanamayıp gölge ucu kadar serinliği aradığımızı unutmamalıyız.

“İki günü eşit olan ziyandadır” düsturuyla canhıraş aramalıyız doğruyu eğriyi, haklıyı haksızı. Her daim hakkın yanından yer alıp, hak söylemeli haklıyı savunmalıyız. Kötü ve çirkin işlerden kendimizi korumalıyız…