Yıllardır Türk Milletinin aklı ile alay edip 6-7 tane esrarkeşin vatanımızı bölüp parçalamaya çalıştığını iddia ediyorlar. Bunun ne derece yalan ve gerçekleri çarpıtmak için yapıldığını neredeyse her yıl “Menemen Olaylarının” yıldönümlerinde dile getiriyor asıl maksadın çok partili hayata geçişi engellemek olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İşte bu yazıda da özellikle Genelkurmay Başkanlığının raporlarına dayanarak tek partili otoriter yönetim özentisi içindeki zavallıların halkımızı nasıl aldattıklarını dile getireceğim. Evet, asıl mesele “Serbest Fırka’nın” Türkiye’nin ilk çok partili seçiminde elde ettiği başarıdır. Her ne kadar yerel yönetim seçimleri dahi olsa Serbest Fırka girdiği her şehirde olağanüstü başarılar kazanmıştır. Bu durum CHP yönetimini telaşlandırmış “eyvah iktidar elden gidiyor!” telaşı ile önce Serbest Fırka kapatılmıştır. Daha sonra Menemen Olayları gibi çirkin tezgâhlar kurulmuş bir askerimiz şehit edilmiştir. Bunun üzerine derhal askeri mahkemeler kurularak Menemen halkı cezalandırılmıştır. Olayın içyüzü bu kadar açık ve net olmasına rağmen utanmadan yalan söylemeye devam eden bazı siyasi kurumlar ve tarihçilere cevap vermek maksadıyla Genelkurmay arşivlerinde yayınlana raporları arz etmek suretiyle Menemen olaylarının iç yüzünü bir kere daha anlatayım… “Yakın tarih” yazı ve araştırmaları ne yazık ki hala ciddi bir şekilde yapılmamaktadır. Yalanlarla dolu resmi tarih projeleri ile adeta halkımızın aklı ile alay edilmeye devam edilmektedir. Medyada ve üniversitelerde olaylar çarpıtarak anlatılırken zerre kadar utanma ve haya bulunmamaktadır. Bu fena insanları iyi tanımak gerekiyor. Çünkü gerçek suçlular temize çıkarılırken masum insanlar töhmet altında bırakılmaktadır. Suçsuz yere İstiklal Mahkemeleri ile idam edilen çoğu şeyh, hoca ve din görevlisi insanları savunması gereken kurumlar, pişkin pişkin olayları seyredip bir iki kelam etmeye dahi gayret etmiyorlar. O halde “evet, doğrusu budur” denilene kadar yazmaktan yorulmamak gerekiyor. Bazen tehditlerle yıldıracaklarını ve korkutacaklarını zannediyorlar. “Ölümüm denizden olsun, neticede geniş bir kabirdir” diyen insanlardanız. Gerçekleri söylemek, hakkın ve doğrunun peşinden gitmek boynumuzun borcudur. Resmi tarih yalanlarının ortaya çıkmasını istemeyenler, yakın tarihimizin anlaşılmaması için çok çaba sarf etmişler hatta olduğunun tam aksi ile anlatmışlardır. İşte Menemen olayı da böylesine acı ve insanı kahreden bir meseledir. Zabıt ve kararları açıklanan ve tarihçilerin istifadesine sunulan bu dokümanlar içerisinde Genelkurmay Başkanlığı’nın önemli bir rolü var. Bundan sonra kimsenin bilgim belgem yok demeye hakkı yoktur bu mazeretleri tamamen ortadan kalkmıştır. Bu yazılar ve belgeler sonrasında birçok akademisyen ve tarihçi, yakın tarihimizle ilgili belgeleri daha bir başka bakış açısıyla incelemeli, resmi tarihin dışına çıkarak gerçekler üzerinde yoğunlaşmalıdır. İşte tarihin karanlıklarına hapsedilen Menemen’de yaşanan olaylar ile ilgili olarak 24 Aralık 2006 tarihinde önemli belgeler yayımlamış o dönemde Büyük Erkân-ı Harbiye Riyaseti olarak adlandırılan Genelkurmay Başkanlığı’na ait 26 Aralık 1930 tarihli belgeler işin içyüzünü net bir şekilde ortaya koymaktadır. Hükümet tarafından yapılan ihmallere dikkat çekilen bu belgelerde; Genelkurmay Başkanlığı tarafından Menemen’e gönderilen üst düzey bir rütbelinin hadiseden üç gün sonra Ankara’ya ilettiği raporda Kubilay’ı öldüren Derviş Mehmet’in şüpheli hareketlerinin yetkili mercilerce bilindiği ifade edilmişti.