Hazreti Muhammed Aleyhissalatü Vesselam’a mahsus kılınan Miraç mucizesinin insanlık alemine getirdiği hediyeler saymakla tükenmez. Sadece beş tanesine değinmeye çalışalım:

Miraç ile imanın önemli hususlarını yani melaikeyi, cenneti, ahireti, hatta Zat-ı Zülcelal olan Allah’ı göz ile müşahede etmiş ve bize bildirmiştir. Bu haber; insanlığa ebedi bir hazine ve hediyedir.  Çünkü kâinatı o vehmedilen perişanlıktan, fâni ve karmakarışıktan kurtarmıştır.

İnsan, Miraç nuru ile yaratılan varlıkların en güzeli olduğunu anlamıştır. Çünkü insanlar, ezeli ve ebedi olan Allah’ın muhatabı ve has kullarıdır. Beşer, sonsuz olan cennete namzet ve aziz misafirlerdir.

İşte bütün bu güzel hususları Hazreti Muhammed (asm) bizzat görmüş ve insanlığa hediye olarak getirmiştir. Böyle bir hediye, insan olan bütün insanlara, nihayetsiz bir sürur, hadsiz bir şevk verir elbette…

İnsanlar ikinci hediye olarak Allah’ın insanlardan ne istediğini Miraç ile idrak etme imkânını bulmuştur. İslâmiyet’in başta namaz olarak esaslarını dahi hediye getirmiştir. Çünkü her insan Allah’ın rızasını kazanmak için O’nun bizden ne istediğini anlamak ister ve bunu bilmekten memnun olur.  Temenni eder ki: “Keşke bir iletişim imkânı olsa da doğrudan doğruya Allah ile konuşsa idim. Benden ne istiyor, anlasa idim. Benden onun hoşuna gideni bilse idim.” der.

İşte Zat-ı Ahmediye (asm) yetmiş bin perde arkasında Allah’ın biz insanlardan istediklerini doğrudan doğruya Miracın bir meyvesi olarak bizzat işiterek getirmiş ve beşere hediye etmiştir.

İnsanlar Ay’daki veya Mars gezegenindeki hali anlamak için milyarlarca dolar masraf yapıp uydu gönderiyor ta ki; bilip öğrensin diye… Halbuki Ay ve gezegenler, Allah’ın mülkünde bize göre bir sinek kadar bile değildir. Güneş Allah’ın yarattığı kâinat içinde bir mum kadar bir değer sahibi ancak olabilir. İşte Hazreti Peygamber (asm), Allah’ın muhteşem sanatını ve sonsuzluk alemindeki rahmet hazinelerini görmüş, insanlara söylemiş ve hediye getirmiştir.

Üçüncü hediyesi ise sonsuz saadetin anahtarını bizlere getirmesidir. Hazreti Muhammed Aleyhissalatü vesselam,  Miraç vasıtasıyla kendi gözüyle cenneti görmüştür. Cennetin sonsuz ve baki görüntüsünü müşahede etmiştir.  Ebedi saadeti bizzat idrak etmiş ve müjdesini insanlara hediye etmiştir.

Bu müjdenin kıymetini anlamak için şöyle bir misal verebiliriz: “Bir adam tam idam edileceği bir anda, Cumhurbaşkanının affını kazanıyor ve ayrıca bir saray veriliyor”. İşte aynı bunun gibi bütün insanlara yok olmaktan ve ebedi bir idamdan kurtuluş müjdesi ve cennet sarayları hediye getirilmiştir.

Dördüncü hediye “Rü’yet-i cemalullah” yani Allah’ı bizzat görebilme imkânıdır. Nasıl ki Miraç ile Hazreti Peygamber (asm) bizzat bu nimete müşerref olmuştur; işte bütün insanların elinde böyle bir imkan vardır. Allah’a ve resulüne iman sayesinde her mümin için Allah’ı görmek ve müşahede etmek mümkündür.

Beşinci hediye ise şudur: İnsan; kâinatın en kıymetli varlığı ve Yaratıcımızın muhatabı ve sevgilisidir. Küçük bir mahlûk, zayıf bir hayvan ve aciz bir varlık olan insan; bu hediye ile o kadar yükselmiştir ki kâinatın en değerli varlığı olmuştur. Bu makam; insanı öyle bir makama çıkarır ki; kâinatın üstünde bir gurur verebilir. Öyle bir sevinç ve sürur veriyor ki tasvir etmek mümkün değildir. Rütbesi onbaşı olan bir askere “mareşal oldun” demek gibi harika bir müjdedir.

İşte daha bunun gibi nice güzel müjdeler, Miraç vasıtası ile insanlığa hediye getirilmiştir. Bu müjdelere muhatap olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. Bediüzzaman Said Nursi’nin Sözler isimli kitabından derleyerek arz ederim, vesselam…